VELİ DER'DEN ŞURA ÇIKIŞI

Veli-Der, Milli Eğitim Bakanlığı’nın yapacağı 20. Eğitim şurasının, toplanmadan önce meşrutiyetini yitirdiğini dile getirdi.

VELİ DER'DEN ŞURA ÇIKIŞI

Veli-Der, Milli Eğitim Bakanlığı’nın yapacağı 20. Eğitim şurasının, toplanmadan önce meşrutiyetini yitirdiğini dile getirdi.

Emre SEDEF
Emre SEDEF
02 Aralık 2021 Perşembe 06:34
VELİ DER'DEN ŞURA ÇIKIŞI

Veli Der Edirne Şubesi Yönetimi adına Şube sekreteri Kezban Demir, yaptığı yazılı açıklamada, Öğrenci Veli Derneği olarak eğitimin gerçek sorunları için 23-24 Kasım tarihlerinde öğretmenlerin, akademisyenlerin, velilerin, basın emekçilerinin katılımı ile alanın gerçek özneleriyle “Halkın Eğitim Şurası’nı gerçekleştirdiklerini ifade etti.

20. Eğitim Şurası’nın karar alma şeklinin, hazırlanışının ve hazırlık için geçen sürenin dikkate alındığında bundan önceki Şuralardan farklı olduğunun açık bir şekilde görüldüğünü dile getiren Demir, açıklamasında şunlara yer verdi:

“Şura’nın gündemlerinin var olan güncel eğitim sorunlarını tartışmak ve çözüm üretmek hedefinden ziyade siyasi iktidarın beklentileri ve hedefleri ile uyumlu şekilde belirlenmiş olması bu Şura’nın üreteceği sonuçlar açısından meşruiyetini baştan yitirmesine neden olmaktadır.

20. Eğitim Şurası’nda da tüm başlıklarda ve özellikle iki başlıkta benzer bir çabanın ve arayışın olacağı görülmektedir.

OKUL ÖNCESİNDE DİN EĞİTİMİNİN ZORUNLU OLMASI GÜNDEMDE

Bunlardan birincisi okul öncesi din eğitiminin kalıcı hale getirilmesi yaygınlaştırılması ve zorunlu eğitim kapsamına alınmasıdır.

Diyanet İşleri Başkanlığı’nın açıklamalarına, Cumhurbaşkanlığı Yıllık Planı’nda yer alan maddelere ve siyasi iktidara yakın çevrelerin Şura için illerden verdiği önergelere, yaptıkları açıklamalara baktığımızda 4-6 yaş arası çocuklarımız için okul öncesinde Kuran kurslarının zorunlu eğitim kapsamına alınması amaçlanmaktadır.

Okul öncesi eğitim her çocuğumuz için tartışılmaz en temel haktır. Ancak çocuklarımızın ihtiyacı olan çocuğun üstün yararını esas alan; 4-6 yaş arası çocuklara soyut bilgiyi dayatan pedagojik ve bilimsel olmayan bir eğitim süreci değil eşit, ücretsiz, kamusal ve bilimsel niteliğin esas alındığı okul öncesi eğitimdir.

İkinci başlık ise siyasi iktidarın uzun süredir yapmaya çalıştığı öğretmenlik mesleği ile ilgili kimi kararların alınması ve en önemlisi kapalı kapılar arkasında hazırlanan Öğretmenlik Meslek Kanunu’na yönelik bir toplumsal rıza ve kabul oluşturma arayışıdır.

Şu soruyu hep birlikte sormak ve yanıt aramak durumundayız. Siyasi iktidarın ve iktidarların aslında öğretmenlik mesleği ile ilgili sürekli tartışma sürdürmek ve her siyasi iktidar döneminde siyasi iktidarla uyumlu bir öğretmen profili oluşturma çabasının arkasında yatan neden nedir?

Bu nedeni anlamak için öğretmenlik mesleğinin yapısal özelliklerine ve öğretmenlik mesleğinin toplumsal işlevine ayrıca öğretmenlerin niceliksel büyüklüğüne ve örgütlenmeye yatkınlığına dikkat çekmek gerekmektedir.

Yukarıda saydığımız özelliklere bakıldığında öğretmenlik mesleğinin siyasi iktidar tarafından yeniden yapılandırılarak siyasi iktidarın hedefleri ile uyumlu bir öğretmen profili oluşturulmaya çalışıldığı görülmektedir.

YAŞANAN EŞİTSİZLİK PERDELENMEK İSTENİYOR

Üçüncü temel başlık ise “Eğitimde Fırsat Eşitliği” başlığı ile eğitimde yaşanılan eşitsizliğin  perdelenmeye çalışılması, eğitimin piyasalaştırılmasının hızlandırılmasıdır. Aynı zamanda eğitimdeki eşitsizliğin de itirafıdır.

Eğitimde fırsat eşitliği kavramı adı altında eğitimin piyasalaştırılması, çocuklarımızı eleyen, rekabete zorlayan sınav merkezli eğitimin ısrarla sürdürülmesi, sınıfsal farklılıkların eğitime yansımasının olağanlaştırılması, yoksul ailelerin çocuklarının ve dezavantajlı tüm çocukların tüm çocuklarımızın evrensel ve anayasal en temel hakkı olan kamusal eğitim hakkının ellerinden tamamen alınması amaçlanmaktadır.

ÇOCUK İŞÇİNİN YAYGINLAŞTIRILMASI AMAÇLANMAKTA

Dördüncü temel başlık ise mesleki eğitim başlığı ile amaçlanandır.  MEB’in yaptığı son açıklamalar, eğitim ile piyasa arasında kurulan ilişki, Organize Sanayi Bölgelerine yeni okulların açılacağının müjde olarak duyurulması, çocuklarımızın eğitim hakkının nasıl ihlal edildiğini ve edileceğini bize göstermektedir. Şura ile meslek liselerinin okul özelliğinin tamamen kaldırılması, okulların çıraklık eğitim merkezlerine dönüştürülmesi, sınıfsal olarak en yoksul ailelerin çocuklarının okuduğu meslek liselerindeki öğrencilerin ucuz iş gücü olarak görülmesi ve çocuk işçiliğinin yaygınlaştırılması amaçlanmaktadır.

20. Milli Eğitim Şurası’nın gündeminde dahi olmayan bizim için en önemli başlık ise salgın ve eğitimdir.

Salgında yüz yüze eğitimde ders sürelerinin azaltılması, sınıfların seyreltilmesi, yeterli öğretmen atamasının yapılması, gerekli yardımcı personel istihdamını sağlanması, maske, hijyen malzemelerinin eksiksiz temin edilmesi, havalandırma sistemlerinin kurulması ve tüm önlemlerin gerçekleştirilmesi için eğitime yeterli bütçe ayrılması tartışmasız temel gereklilikler iken salgın hiç yaşanmamış gibi okullar açıldı ve salgın yaşanmıyor algısı yaratılmaya çalışılarak yüz yüze eğitim sürdürülmek isteniyor.

İşte tüm bu çabalar içerisinde 1-3 Aralık tarihlerinde 20. Eğitim Şurası gerçekleştirilecek, ancak alınan kararlar toplumun tüm kesimleri tarafından kabul görmeyecek ve meşru olmayacaktır.

Öğrenci Veli Derneği olarak çok iyi biliyor ve inanıyoruz ki çocuklarımızın eğitim hakkı, eğitim ve bilim emekçilerinin hakları için verdiğimiz emek, çaba, mücadele memleketimizin bugünü ve yarınları içindir.”

Yavuz Göktaş

Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.