Yağmur altında, andık

26 Mart Balkan Şehitleri’ni Anma Günü dolayısıyla Şükrüpaşa Anıtı’nda tören düzenlendi.

Yağmur altında, andık

26 Mart Balkan Şehitleri’ni Anma Günü dolayısıyla Şükrüpaşa Anıtı’nda tören düzenlendi.

Emre SEDEF
Emre SEDEF
26 Mart 2018 Pazartesi 21:17
Yağmur altında, andık

Tören Sarayiçi Balkan Şehitliği'nde yapılması planlanırken, Tunca Nehri'ndeki taşkın sebebiyle Şükrüpaşa Anıtı'nda, sağanak altında gerçekleşti.

Saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın okunmasıyla başlayan törende askerler tarafından saygı atışı yapıldı. Edirne Valisi Günay Özdemir, 54. Mekanize Piyade Tugay Komutanı Tuğgeneral Salim Afgün, Belediye Başkanı Recep Gürkan ile Şehit Aileleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı Faruk Çiftçi'nin anıta çelenk sunumunun ardından Edirne Müftü Yardımcısı Hüseyin Okuş, şehitler için dua okudu.

Törene, Edirne Cumhuriyet Başsavcısı Muhammet Savran, Edirne Emniyet Müdürü Ali Kemal Kurt, kurum müdürleri, siyasi parti ve sivil toplum kuruluşu temsilcileri katıldı.

Sağanak yağış nedeniyle balkan şehitliği gezilmeden sona eren tören Halk Eğitim Merkezi’ndeki etkinliklerle devam etti.

Halk Eğitim Merkezindeki etkinlikte günün anlam ve önemini belirten konuşmayı yapan Edirne İl Milli Eğitim Müdürü Hakan Cırıt “Tarihimizin en ibret alınması gereken olaylarından olan Balkan Savaşlarının yıl dönümündeyiz. 105 yıl önce bugün, acı ve şanlı hatıraların en güçlü tanığı olan Balkan coğrafyasında, tarihin en unutulmaz destanlarından biri yaşanmıştır. İmkânsızlıklar içinde çırpınarak vatanı hakkıyla savunan yiğitlerimizin adı ölümsüzlük anıtına yazılmıştır. Bu anıtlar, yaşadığımız tüm savaş ve işgallere rağmen tek askerimiz kalıncaya kadar mücadele etmeyi gelenek haline getirmiş yüce Türk askerimizin ve milletimizin direnme öyküsünü anlatır bize.

1361 yılında Türk yurdu olan Edirne, 1912´de Balkan devletlerinin Osmanlı İmparatorluğu´na karşı giriştiği Balkan Savaşı´nda, Şükrü Paşa´nm kumandasında 155 gün destek alınmadan kahramanca savunulmasına karşın 26 Mart 1913’de teslim olmak zorunda kalmıştır. Böylece Edime için kara günler başlamış, işgalle birlikte Sarayiçi mevkiinde esir tutulan binlerce vatan evladı, günlerce hayatta kalma mücadelesi vermiş, ancak açlık ve salgın hastalık nedeniyle şehit düşmüştür.

Osmanlı İmparatorluğu’na başkentlik yapmış, sultanlar şehri Edime, 50 günlük bir müdafaa planına göre tedarik edilmiş erzak ve cephaneye rağmen 155 gün boyunca düşmana direnmiştir. Direnme sırasında süpürge tohumundan ekmek yaparak ordumuza her türlü desteği veren Edime halkının, bu basandaki rolü elbette takdire şayandır. Ordumuz kuşatmada yalnızca düşmanla mücadele etmemiş, aynı zamanda baş gösteren hastalıklar ve açlık ile de çok büyük bir felaket yaşamıştır. Sarayiçinde esir tutulan halkımız ağaç kabuklan yemek zorunda kalmıştır.” Dedi.

EDİRNE’DE SAVUNULAN SADECE GEÇMİŞ DEĞİL GELECEKTİ

Sadece düşmanla değil, halkın içinde bulunduğu hastalık ve açlıkla da savaşıldığını belirten Hakan Cırıt, “bu durumda kendisinden kat kat güçlü düşman ordusunu 155 gün tutarak tarihe ismini altın harflerle yazdıran ve "Düşman hatları geçtikten sonra ölürsem kendimi şehit olarak kabul etmiyorum. Beni mezara koymayın. Etimi itler ve kuşlar çeke çeke yesinler. Fakat müdafaa hattımız bozulmadan şehit olursam kefenim, lifim, sabunum çantamdadır. Beni bu mahalle gömeceksiniz ve gelen nesiller üzerime bir abide dikeceklerdir." şeklinde yürek burkan bir vasiyetin sahibi, Şükrü Paşa "Kahraman" sıfatını her harfiyle hak eden bir Türk askeridir.

Edirne’de savunulan sadece geçmiş değil gelecekti. Ve eğer Edirne’de bu savunmayı Şükrü Paşa, o aziz şehitlerimizle birlikte yapmamış olsaydı, belki biz bugün bu topraklarda tutunamaz olacaktık. Onun için aziz şehitlerimize ne kadar minnet duysak azdır. Onlar her türlü baskıya, her türlü açlığa, ıstıraba, çileye boyun eğmeyerek, direnerek var olma mücadelesi verdi. Edirne, yaşadığı işgallerin derin izlerini silse de vefa duygusunu hiçbir zaman yitirmeyecektir.

Ben evlad-ı fatihanım! Meskun olduğum topraklardan sürüleli 105 yıl oldu.

105 yıldır yüzüm gülmez kardeşim. Hüznümü tarif edemem sana. Bebeğimi yol üstünde bir çalının ardında bıraktım. Sesi 105 yıldır yankılanır durur. Razgat’tan, Prizren’den, Kosova’dan duyulur. Ah! Ohri, Gostivar, Üsküp... Alaca Camii! Nakşında bir desen olaydım. Desenler içinde kaybolaydım.

Ben evlad-ı fatihanım! Selanik’te arşa çıkan çığlıkların sesiyim. Kırcali’den esen rüzgarın nefesiyim. Şimdi nerde ovalarım dağlarım! 105 yıl olmuş görmemişim bahçelerim bağlarım. Ben evlad-ı fatihanım! Meğer ben doğmadan yazılmış fermanım! 105 yıldır acıyı yar eylemiş bana. 500 yıllık kullarımı serdâr eylemiş bana. Bu ne hazin sahnedir ya Rab! Kime kalmış meydan! Bir hainin kılıcında Youwin can veriyor cânân.

Ben evlad-ı fatihanım! Yanık şarkılar söylemiş dilim, minaresinden kan damlayınca mâbedimin; girmeden Murad Paşa Câmii’ne, Kurşunlu Han’da yıkanmış ellerim. Ben evlad-ı fatihanım! Ağıtlarım, ağlatır; dillerim söyletir benim.

Ben evlad-ı fatihanım! 105 yıldır Başçarşı’da gezmekte ayaklarım. Gövdem Taş Köprü’de asılı durur. Saat Kulesi’nde Üsküp’ü sayıklarım. Ben evlad-ı fatihanım! Tek minareli bir diyardanım.

Ben evlad-ı fatihanım! Akıncı cedlerimin bıraktığı ildenim. Üsküp dağlarında filiz veren gül benim. Her karış toprağımın çizgisi var alnımda. Vardar’ın sularında yıkanmıştır tenim.

Bu vesileyle sadece bir şehri değil, bir milletin izzetini ve insanlığın onurunu savunarak canlarını feda eden aziz şehitlerimizi rahmet, minnet ve şükranla yâd ediyorum.” İfadelinde bulundu.

Hakan Cırıt’in konuşmasından sonra Balkan Şehitleri’ni anlatan bir belgesel izlendi ve ardından Edirne Sosyal Bilimler Lisesi’nin hazırladığı “Balkan Savaşlarında Edirne ve Şükrüpaşa” isimli tiyatro gösterisi sergilendi. Halk Eğitim Merkezi’ndeki etkinliklerden sonra Mimar Sinan Spor Salonu’nda da Türk Silahı kuvvetleri Mehteran Birliği’nin bir konseri oldu.

Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.