Anadolu illerinde ve çevre illerimizde binlerce işçinin çalıştığı işyerlerini görünce Edirneli olarak kıskanmamak elde değil.

       Bir bölgede açılan istihdam yaratacak işyerleri o yörenin kalkınmasında ekonomik bakımından gelişmesinde en önemli etkendir.

      Bunun en güzel örneğini biz daha önceki yıllarda yaşadık. Edirne’de fabrikaların açılması için sağlanan kolaylıklar sonucu kentimizde Kapıkule yolu çevresi ve Havsa yolu kenarında binlerce işçinin çalışacağı işyerleri açılmıştı.

      O dönemde işyerlerinde çalışanlarla birlikte ailelerinin, esnafların da yüzleri gülüyordu. İşyerlerinde çalışan gençler kendi imkanlarıyla ailelerine gelir sağladıkları gibi kız, erkek bekar gençler birbiri ile tanışarak yuva kuruyorlardı. Fabrika arkadaşlığı ile evlenen yüzlerce gencimiz oldu.

       O dönemde insanlarımızın yüzleri gülüyordu fabrikalardan elde ettikleri gelirle geçimlerini sağlıyorlardı. Sendikaların aktif olması nedeniyle çalışanlar haklarını alabiliyorlardı. O yıllarda başka illere göç yoktu. O bir yana başka il ve ilçelerden Edirne göç alıyordu.

 Bugün o yıllarda fabrikada çalışıp bugün emekliliği yaşayan binlerce insanımız var.

       Ne yazık ki o sanayi kuruluşlarımızın bir bölümü bugün yok, var olanlar ise düşük kapasite ile çalışıyor. Çalışanların büyük bölümü asgari ücrete talim ediyor. Edirne’de nüfusun da artmasıyla Edirne’de iş bulamayan gençlerimiz iş bulma vadi ile sanayi bölgelerine göç ettiler.

        Kentimizde küçük işyerlerinde görev yapanların büyük bölümünün sosyal güvenceleri işveren “ işine son verdim” dediğinde hiçbir hak iddia etmeksizin işinden ayrılıyor.

      Kentimizin en büyük sorunu istihdam sorunudur. İş bu zamana kadar aslanın ağzında deniyordu, şimdi ise ağzından boğazına gitti. İş bulabilmek çok zor.

        Bölgemizde yanlış politika yüzünden tarımda geçimin zorlaşması tarım alanlarının miras yoluyla bölünmeleri nedeniyle tarımda geçim zora girdi.

       Bu durum tarımda geçinemeyen gençleri göçe zorluyor.  Bazı gençler köylerinde evlenme imkânı bulamadıkları için fabrikalara gidiyor, oralarda evlenip yuva kuruyorlar.

    Köylerden gençlerin göç etmesi köyleri ıssız hale getirdi. Köylere gittiğinizde sadece yaşlıları görüyorsunuz. Kahvelerde onlar birbiri ile dertleşiyor.

     Ancak, dini bayram günlerinde gençler köye gelip yaşlıların elini öpüyor.  Yaşı ilerlemiş köylüler bir cenaze olduğunda kaldıracak ve mezarı kazacak insan bulunamadığından yakındılar. Gençler olmadığı için tarlalar sürülüp ekilemiyor ya da icara veriliyor.

   Köylerde gençler olmayınca neşesi kalmıyor. Bakıyoruz göç nedeniyle evler harabe haline gelmiş bağ ve bahçeler bakımsız.

      Onun için başta siyasilerimiz olmak üzere bölgemize istihdam yaratmak için gayret göstermeli. Fabrika bacası olmayan yerlerde kalkınmanın olamayacağı bilinci ile hareket ederek ilimize istihdam yaratacak girişimlerde bulunmalı bunu el birliği ile yapmalı.

     Buna tüm kitle örgütleri odalar da destek vermeli. Eğer bu sağlanamazsa  bölgemizde tarlaların  satılması sürecek Bu arada siyasilerin bölgedeki etkinlikleri de  son bulacak  haberleri ola….

AĞIZDA GEVELEMEDEN SÖYLENMELİ

     Bakıyoruz çevremizde halkın bir bölümü bir yerlerden şikâyetçi kimisi mahalli yöneticilerden bazıları resmi kurumlardan, odalardan şikayetçi. Bunların birçoğu dayanağı olmayan kulaktan duyma suçlardan türeyen yakınmalar.

 Aslında, bölgemizde şikâyet edilmesi gereken konuların olduğu muhakkak.

       Bunlar her zaman ilgili yerlere belgeleri ve gerekçeleri gösterilerek yapılması en doru yol olduğu halde halkımız bunu birbirine dedikodu şeklinde duyurmayı uygun görüyor. Bu şikâyetlerde gerçeklerin saptırılması sorunların çözümünü de zora sokuyor.

   Bir şikâyetin nasıl yapılacağı nasıl sağlıklı sonuç alınacağı konusunda izlenmesi gereken yollara gerek duymayıp bunları sokak ağzı ve dedikodu şeklinde duyurmayı daha emin yol olarak görüyoruz.

   Bu durum sorunların çözümünü daha da zora sokuyor.  Bu tutarsızlık ilimizdeki küçük sorunların yanında Ankara’ya iletilecek sorunların çözümünü açmaza sokuyor.

   Sonra da ilimize hizmetlerin az olmasından yakınıyoruz. Bunda yerel basının da suçu yok diyemeyiz.

   Bizler demokratik kitle örgütlerinin desteğini alarak Edirne’ye gerekli bir hizmet üzerinde odaklanıp bunu üst makamlara taşısak o sorunun çözümü daha kolay olmaz mı?

      Biz bu birlikteliği bir türlü sağlayamıyoruz. Sonunda da işlerin olmadığından yakınıyoruz. Biz önce iğneyi kendimize sonra çuvaldızı başkasına batıralım.  

ÖZLÜ SÖZ

Nefreti nefretle yok etmek değil, nefreti saygıyla yok etmek hüredir

  YUGOSLAV  ATASÖZÜ

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.