Sabahları minibüsle seyahat ettiğimde üniversiteye giden gençlerin uykulu gözlerle ders notlarını gözden geçirdiklerine tanık oluyorum.
Her biri derslerinde başarılı olup sınavları geçip diplomalarını alma uğraşısında. Geleceklerini o diplomada olduğu inancındalar.
Mezun olanlar o gün mutluluktan uçuyor.
Daha sonra iş bulmaya geldiğinde iş bulamadıkları zaman hayal kırıklığı yaşıyorlar.
Maalesef ne kadar başarılı olursa olsun gençlere diplomaları iş bulmada yeterli olmuyor.
Bazıları arkalarında güçlü kişiler olduğu için işe girebiliyor.
Bazıları ise, yazılı sınavlarda en üst derecede başarılı olsalar da mülakat kurbanı oluyor.
Ülkemizde hak arama yolları kısıtlı. İş bulabilme ise arkada destek aramaktan geçiyor.
Hal böyle olunca da ne yazık ki , Türkiye’de her dört gencimizden biri işsiz, geleceğe endişe ile bakıyor.
Delikanlılık çağında, bu yaşının on beş yıldan fazlasını okul sıralarında geçiren bir gencin iş bulamayıp harçlık için ailesinin gözüne bakması ne demek. Onu ancak başına gelenler bilir.
Bu durumda olan işsiz güçsüz gençlerimiz iş bulamadığı için nasıl yuva kuracak. Geçim için babasının eline mi bakacak.
Ülkemizin en önemli sorunlarının başında bu geliyor.
Gençlerine istihdam yaratamayan, genç nüfusu işsiz olan bir ülke nasıl kalkınacak.
--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
ÇAREYİ YURT DIŞINDA ARIYORLAR
Ülkemizde okullarını bitiren gençlere soruyorlar:
“ Yurt içinde iş bulamadın ne yapacaksın?” Cevapları şu oluyor:” Yurt dışına gidip ekmeğimi orada arayacağım”
Bu bizim gibi ülkeler için acı bir gerçek.
Eğitimli bir gencin İş imkanı sağlandığında ülkesine hizmet sunaca bir dönemde okuyup yetiştiği ülkesinde iş bulamayıp çareyi yurt dışında araması, bir çoğunun da uzun süre orada yuva kurup kalması ne acı değil mi?
Sözün kısası, beyin göçü genç nüfusun geçimini yurt dışında araması ülkemiz açısından büyük bir kayıp olmuyor mu?
Gençler minibüslerin sıkışık ortamında dahi sınavda başarılı olması için, sorulması muhtemel notları gözden geçirmesi, başarıya susamaları beni duygulandırdı. Bunun yanında bana bu gençlere görevimizi yeterince yapmadığımızı, onları ihmal ettiğimizi hatırlattı.
Aslında ülke yönetiminde olanlar birbiri ile dalaşacağına geleceğimizin güvencesi olan gençlerimizin sorunlarına eğilmeli.
Bizler göçüp gideceğiz, ülke yönetiminde onlar söz sahibi olacak.
Bu konuda gereken yapılmazsa onlar bizim için acaba ne düşünürler.
EĞİTİM YAZ BOZ TAHTASI OLMAKTAN KURTULACAKMIŞ
Bu işin uzmanları iddia ediyor.Bizim ülkemizde olduğu gibi eğitimle oynanan bir başka ülke yok denecek kadar azmış.
Buna Afrika ülkeleri de dahilmiş.
Şöyle bir hatırlayalım. Bu iktidar zamanında sanırım 6 Milli Eğitim Bakanı değişti.Her bir Bakan göreve geldiğinde kendi eğitim sistemini uygulamak istedi.
Bazıları 4+4+4 diye ne olduğu belirsiz bir sistemi hayata geçirmek istedi, olmadı. Bir diğeri öğrencilerin sınav sistemlerine el attı.
Son zamanda da yine eğitim sistemi gündemde.
Aslına bakılırsa her bakan değiştiğinde eğiktim sistemimiz sil baştan oluyor, yaz boz sistemi uygulanıyor.
Gelişmiş ülkelerde adli yasalar gibi çok az değişen yasaların başında eğitim ile ilgili yasalar geliyormuş.
Bizdeki gibi her bakanın kendine göre eğitim sistemi uygulama yöntemi yokmuş.
Peki ülkemizde bu eğitimdeki belirsizlik sonucunda neyi getirdi?
Ülkemizde öğrencilerin başarılarının uluslararası düzeyde en alt sıralara inmesine neden oldu.
İstatistikler bunu gösteriyor. Bir ülke eğitimde başarılı olmazsa , kaliteli elemanlar yetişmezse, o ülke nasıl kalkınıp gelişmiş ülkelerle yarışacak. Biu mümkün müdür?
Edirne de bu başarısızlık gidişinden nasibini aldı.
Daha önceki yıllarda sınavlarda başarı alanında ilk sıralarda olan Edirne son yıllarda alt sıralara indi.
Trakyalı insanımız nafakasından keser çocuğunu okutmak ister.
Bu yol da güvenli değilse eğitim sistemi yaz boz tahtasına dönmüşse, aileler nasıl gönül rahatlığı ile çocuklarını okutacak meslek sahibi olmalarını sağlayacak.
Bir de son yapılan düzenlemede matematik gibi derslerin seçmeli olması konusunda çalışmalarının yapıldığı söyleniyor.
Eğitimde başarının yolunun matematik gibi öğrencilerde başarı düzeyini artıran derslere bağlı olduğunu, bu alanda başarı gösteremeyen öğrencilerin başarı şanslarının az olacağını sayın yöneticilerimiz bilmiyorlar mı?
Kısaca söylemek gerekirse, eğitimle oynayanlar aslında ülkemizin geleceğiyle oynuyorlar. Bu kimseye yarar sağlamaz.
FIKRA
PAROLA
Kışlanın nizamiye kapısında nöbet tutan askere komutanı emreder:
“Söyle bakalım parola ne?”
“ Cengaver, komutanım” der
“ Aferin parolayı bilmeyen askeri kesinlikle içeri almayacaksın, sakın bu sözümü unutma”
Aradan bir süre geçer, komutan karargahın içinde dolaşan sivilleri görür. Nizamiyede nöbet tutan askerin yanına giderek ,hiddetle sorar:
“ Ben sana parola bilmeyenleri içeri almak yasak diye söylemedim mi? Ne diye bu insanları karargaha soktun”
“ Onlar asker değil komutanım,sivil parolayı sorsam da bilmezler ki” der.
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------
ÖZLÜ SÖZ
İnsanların kötüsü iyiliği kötülükle, insanların en iyisi kötülüğü iyilikle karşılar/ ARAP ATASÖZÜ