Bir gencin, İstanbul Belediye Başkanlığını kazanıp daha sonra mazbatası iptal edilen Ekrem İmamoğlu’na seçim otobüsünün yanından haykırarak söylediği “ Her şey daha güzel olacak” sözleri sosyal medyada en çok kullanılan sözcükler haline geldi.
İmamoğlu’nun” Herkes konuşmalı ” çağrısından sonra bugüne kadar suskun olan sanatçılar bu sözcüklerle seslerini duyuruyor.
Bu ilgi insanların güzellik dostluk, demokrasiye duydukları özleminden geliyor .
Tarih boyunca insanlar her zaman özellikle demokratik kuralların yeterce uygulanmadığı dönemlerde iyiyi güzeli eşitliği özlemişler ona ulaşma mücadelesi vermişlerdir. Bu sözler de da onun yansımasıdır.
Güzelliği sadece insanların güzelliğine indirgememek gerekir.
Ünlü şairimiz Nazım da güzellik özlemini” Güzel günler göreceğiz çocuklar, Güzel ve güneşli günler göreceğiz yelkenleri karanlıklara süreceğiz” sizleriyle ne güzel tarif etmiş.
Güzellik bir anlamda doğruluğun adaletin mutlu olmanı da tarifidir. “sen bunu güzelce paylaştır” deriz.
Böylece eşitlik doğruluk özlemini tarif ederiz.
Gencin, İmamoğlu’na söylediği “Her şey daha güzel olacak” sözlerine herkes kafa yormalı.
Bu genç çevrede biriken kalabalığın arasından sıyrılarak o sözü söylemeye neden gerek duydu.
Öyle anlaşılıyor ki toplum özellikle gençlerimiz özledikleri güzelliklerden, huzurdan, mutluluktan uzak bir yaşam sürüyor.
Gençlerimizin gelecek güvenceleri belirsiz.
Binlerce gencimiz ülke içinde yaşama imkânı iş bulamadıkları için geçimini yurt dışında bağlamak istiyor.
Ülkemizde gençler arasında beyin göçü var. Bu ülkemiz açısından utanılacak bir durum.
Avrupa’da en çok genç nüfusa sahip olan ülkemiz bu dinamik güçten yeterince yararlanamıyor.
Gençlerin özlem duydukları mırıldandıkları şarkı ve türkülerde dahi güzellik ve gelecek özlemi var.
Ülkemiz siyasetinde birbirine çalım atmak isteyenler, birbiri ile dalaşanlar, gençlerimizin sorunlarını yok sayıyor, onlara yeterli değeri vermiyor.
Her dört gençten birinin işsiz olması ne demek.
Bir delikanlının işi olmadığı için harçlık parası için ailesine muhtaç olmasının ezikliğini ancak o durumda olanlar bilirler.
Bugüne kadar gençlerimize “ sen sus aklın ermez, her şeyi ben bilirim” denildi . Onların talepleri dikkate alınmadı. Böyle çok bilmişlik sonucu ülkenin geldiği durum ortada.
Gençlerimizin geleceğimiz olduğunu onların her konuda yaşlılardan, fosilleşen siyaset cambazlarından ülkesini daha çok düşündüklerini dikkate almadığımız sürece bu ülke çalkantılardan huzursuzluktan kurtulamayacak.
-------------------------------------------------------------------------------------------
İSMAİL GÜNER ORTAOKULU
Edirne’nin eski yerleşim alanımızda Talatpaşa Mahallesi Uzunkaldırım Caddesi’nde mütevazi bir okul İsmail Güner Ortaokulu.
Bazı velilerin şehrin kenar mahallesinde olduğu için öğrencilerini vermek istemediği bu okul öğrencileri DART Sporunda Türkiye Şampiyonu oldu.
Kıt imkânlarla kazandılar bu başarıyı.
Müsabakalarda kullandıkları araçları dahi kendi imkanları ile alıyorlar. Kıytırık başarıları abartarak topluma duyuranlar Bu fedakâr sporcularımızdan haberleri var mı?
Hiç sanmıyorum.
Sporcularla bire bir görüştüğümüzde ilgisizlikten yakınıyorlar. Bazı hayırsever işyeri sahipleri bu başarıyı kutlamak amacıyla sporculara yemek veriyor.
Bu güzel de, bu gençlerin başarıları için başka ödüller gerekmiyor mu?
Bu çocuklar takım halinde Edirne’ye bu başarıyı sağlamışlar, Edirne’nin sesini ülke genelinde duyurmuşlar, bunların taltif edilmeleri,ödüllendirilmeleri gerekmez mi?
Böyle başarılarda devreye girmesi gereken anlı şanlı kurumlarımız özel ve resmi yetkililer bu fedakâr gençlerin başarılarından haberiniz var mı?
Eğer bu tür başarılar toplumdan gerekli ilgiyi görmezse o gençlerden nasıl başarı talep edilir.
Buradan bir kez daha hatırlatmak isterim.
Bu gençlerimize gereken destek ve yardım yapılmalı.
Onların başarısı hepimizi başarısıdır. Onlar Adana’da Türkiye şampiyonu olarak Edirne’nin sesi oldular .
Haberiniz var mı?
FIKRA
AYNAYA BAKINCA NE GÖRMÜŞ
Temel bir iş için kasabaya inmiş dönüşte karısı Fadime’ye hediye olarak bir ayna almış.
Eve geldiğinde,daha önceleri hiç ayna görmeyen Fadime’ye hediye aldığı aynayı vermiş. Fadime aynaya bakınca ağlayarak annesine koşmuş- “ Anne bak Temel’in yaptığına . bunca yıldan sonra üzerime kuma getirmiş”
Annesi aynaya bakmış;
-“ Tüü gözün kör olmasın damat. Kuma aldığın karı hem yaşlı hem de çirkin” demiş.
--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
İLK KÖMÜRÜ UZUN MEHMET BULDU.
Ülkemiz topraklarında ilk kömür yatağı 1829 yılında ortaya çıkarıldı. Osmanlı Sultanı 2. Mahmut devrinde Uzun Hasan adındaki bir deniz erinin bulduğu bu kömür yatağı Samsun iline bağlı Havza’dadır.
Karadeniz Ereğli’sinden İnebolu’ya doğru uzanır. 180 kilometre uzunluk ve 50 kilometre derinlikteki bir alanı kaplar. Ülkemizde çıkarılan ilk kömürlerden donanma yararlandı. Bölgede yeni işletmeler açılarak üretimin çoğaltılmasına 1893 yılında başlandı.
Türkiye’de kömür üretiminin %80’i Türkiye Kömür işletmelerini denetimindedir. Yapılan araştırmalara göre ülkemizde elli altı ilimizde zengin linyit yatakları bulunmaktadır. Antalya, Diyarbakır, Kastamonu ve Zonguldak’ta ayrıca taşkömürü yatakları vardır
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
PANTOLONUMU VERİN
Zengin bir adam ölüm döşeğindeydi.
Üç oğlu yatağının başında cenaze masraflarını tartışmaya başlamışlardı. Önce en büyük oğlu söz aldı:- “Fazla masrafa lüzum yok. 8-10 araba kiralarız olur biter”
“Kendimiz için de iki araba kiralamayalım konu komşudan isteyenler araba kiralayıp gelsinler”
En küçük oğlu:
“ Bir steyşın araba kiralayalım, cenazeyi de oraya koyar kendimiz de şoför mahallinde gideriz…Onun için hiç masrafa gerek yok.”
Bu konuşmaları duyan ölüm halindeki ihtiyar baba oğullarının konuşmalarını duymuştu. Bu arada güçlükle yatağından doğruldu:
-“ Evlatlarım siz hiç merak etmeyin… hele şu pantolonumu getirin ben mezarlığa kadar yürürüm bu konuda size yük olmak istemem.
