Toplumların genelinde değerli olup da bu  değeri yeterince kavranamayan konular, sorunlar  bir süre sonra  ona ihtiyacın doruk noktaya geldiği zaman önemi daha iyi anlaşılır.

Değeri yeterince anlaşılmayan konula arısında yer alan Atatürk sevgisinin önemi de bunların başında geliyor.

 Atatürk sevgisiyle yoğrulanlar uzun yıllar “ Atamıza kimse dil uzatamaz o insanlarımızın ortak sevgisidir, bunun üzerinde durmaya gerek yok”  diyerek Ata’nın bize önerileri ülkeye sahip olma sorununu   unutularak sadece onun sevgisini lafla, şeklen yaşatmaya çalıştılar. Onun devrimlerinin yok edilmesine karşı duyarlı davranılmadı.

Bu sevgiyi sadece onun şiirlerini okuma  belli zamanlarda ismini anma , araçlarının arkasına ve vücuduna  Ata’nın adını yazma ile yetinildi.

------------------

KARŞI OLANLAR BOŞ DURMADI

 Buna karşın Atatürk sevgisine ve onun bu ülkeye yaptığı hizmete karşı olanlar  Bu süre zarfından boş durmadılar.

Taraftarları, yayın organları ile güçlendiler. Ülke idaresinde söz sahibi olup medya’da da etkili oldular.

Halkın kutsal duygularını ön plana çıkarıp  Atatürk’e karşı husumetlerini  her geçen gün artırdılar.

Bu husumet yıllardır adım adım artarak bugüne gelindi.

Buna karşın Atatürk ve  onun devrimlerinden yana olanlar kulaklarının üzerine yatıp gelişmeleri  seyrettiler .

Ata’ya  duyulan sevgiyi  sadece hamasi nutuklarda  lafta kalan sevgiyle olacağını düşündüler.

Son yıllarda Cumhuriyet karşıtlarının cüretlerini artırmaları ile onu savunanların ayakları suya ermiş görünüyor.

Sadece onun adını anarak Atatürkçü olunamayacağına iyice  inandılar

Son yıllarda ulusal bayramlarda ve Atatürk’le ilgili toplantılara halkın ilgisinin artmasının  altında yatan neden onu kaybetme ,toplumun Cumhuriyet ilkelerinden uzaklaşma endişesi.

Bakıyoruz, daha önceki yıllarda çok sönük geçen, sadece resmi çerçevede  dar kapsamda kutlanan ulusal bayram  kutlama günleri  bugün halkın katılımı ile sokaklara  sığmaz duruma geldi.

Bu sevginin ülkenin dört bir yanına yayılması aslında Cumhuriyetimizin geleceği açısından olumlu sinyaller veriyor.

Aslında bu sahiplenmeyi artarak devam ettirmek gerekir.

Bu konuda  İhmalin, nemelazımcılığın  ülkeyi nerelere getireceğini unutmamak  lazım.

Yasalar çerçevesinde gerçekleşen, giderek artan  bu sevgi ülkemizde cumhuriyetin halk tarafından iyice özümsendiğinin işaretidir.

Ülkenin birliği ve geleceği için halkın sesini duyurması,  bugüne kadar yeterince sağlanamadı. Bu uyanış  Atatürk ilkeleri  karşıtlar için de uyarıcı olmalıdır.

-----------------------------------------------------------------------------------------------

FIKRA

AYNEN MUKABELE

Aksi huylu, öğrencileri tarafından sevilmeyen bir profesör karısıyla akşam gezintisine çıkar.

Sokakta sık sık rastladığı öğrencileri kendisine selam verirler.

Profesör öğrencilerin her selam vermelerine karşılık olarak,” ben de sizin….” der.

 Bunu gören karısı dayanamayıp sorar:

“Niçin devamlı “ben de sizin diyorsun?”

 Profesör cevap verir:

“Ben de öğrencilik yaptım. Bana selam verirken benim gibi aksi hocalara ne dediklerini çok iyi biliyorum, onun için aynen mukabele ediyorum ”der.

--------------------

DİMYATA PİRİNCE GİDERKEN EVİNDE BULGURDAN OLMAK

Çok kazanmak isterken elde avucunda ne varsa kaybedenler için söylenen bir deyimde.”Dimyat’a pirince giderken evindeki  bulgurdan  oldu” denir. Bunun hikayesi ise şöyle:

Dimyat Mısır’da Süveyş Kanalı girişinde bir limanın adıdır.

 Mısır’ın pirinci, eskiden hasırlardan örülmüş torbalar içinde  Anadolu’ya gelirmiş.

Dimyat’a  pirinç almak için giden bir Türk tüccarının  gemisi Akdeniz’de  korsanlar tarafından  soyulmuş. Soyguncular adamın bütün paralarını almışlar.

Bin bir zorluk içinde İstanbul’a dönen pirinç tüccarı o yıl iflas bayrağını çekmiş. İşyerini kapatıp İstanbul’dan ayrılmış. Daha önce memleketi olan Karaman’a gitmiş. O yıl tarlalarından elde ettiği buğdayları borçlarını kapatmak için bulgur tüccarlarına sattığından  kendi de ev halkı da  o sene sadece pirinçsiz  değil bir de bulgursuz kalmış.

--------------------

 FİDAN DİKME SEFERBERLİĞİ OLUMLU BİR HİZMET

11 ay, 11. Gün saat 11 de ülke genelinden başlayan fidan dikme seferberliğinin Lalapaşa  merasında yapılan fidan dikme törenine katıldım.

O güne kadar bom boş olan  meraya   halkın katılımı ile fidan dikimi yapılıyor. Bir süre sonra Lalapaşa’nın bir zamanlar Karaorman olarak tanınan daha sonra ağaçları kesilmesiyle  karaçalı ormanlığını ve taşlığa dönüşen çorak yerler fidan dikilerek eski güzelliklerine kavuşacak.

Fidan dikiler yerler ne kadar çam için uygun o tartışma konusu.

Halk buraların ve çevresinin  meşe ormanlığı olduğunu,  meşe fidelerinin  ekilmesi halinde kısa sürede  büyüyen meşe ağaçlarıyla eski güzelliğini kavuşabileceği iddiasındalar.

Buralarda çam dikimi yapılan yerlerdeki çamların kasa sürede  kuruduğunu  söyleyerek bu emeğin boşa gitmemesi için  çam yerine geniş yapraklı çabuk büyüyen meşe ve benzeri ağaçların  ekilmesinin daha doğru olacağını  söylediler. Her şeye rağmen  bölgede fidan dikme seferberliğinin çok yararlı olacağını belirttiler.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.