Uzunca bir bir süredir, doğduğum, büyüdüğüm, ve halen nüfusuna kayıtlı olduğum yere, yani Vize’ye gidememiştim.

Bu kez, yani haziranın sonlarına doğru uğrayabildik.

Tam da ıhlamurların çiçeklendiği zaman.

İlçeye daha girerken, ıhlamur kokuları her yanı sarıp sarmalamıştı.

Bilindiği gibi ıhlamur uzun ömürlü, gölgesi ve cüssesiyle şifalı çiçekleriyle bilinen ve tanınan bir ağaç. Vize toprağını da ne hikmetse pek seviyor.

Ihlamurun çiçeğinin şifalı olduğu ve çay gibi kaynatılarak içildiği ve özellikle nezle ve gribe iyi geldiği yaygındır. Soğuk algınlığında da tüketilir kurutulmuş çiçekleri.Her evde kış için bir miktar da olsa bulundurulur. Çiçekleriyle bir şifalı bitkidir ıhlamur. Çayı kahvelerde, çiçeği bakkal ve marketlerde satılır. Aktarlarda ki yeri de ayrı ve önemli bir yerde bulunur.

Vize ıhlamurunun ayrı bir yeri ve önemi vardır. Bilen bilir, duyan duymuştur. Havasından mı, suyundan mı, toprağından mı, İkliminden mi Kaynaklanır bu ayrıcalık; onu da uzmanlar bilir…

Bu son gittiğimizde ıhlamurlar çiçek çiçekti. Görüntüsü ve kokusu nedeniyle albeniye dönüşmüştü her biri. Çünkü Vize’nin caddeleri , bahçeleri ve sokakları ıhlamur ağaçlarıyla donatılmıştır. Bu günler ilçenin en güzel ve alımlı zamanlarındandır.. Ihlamur kokulu günler Vize’nin “Özel” i sayılır.

12-13 bin nüfusuyla yaşayan ve sürekli göç veren ilçemiz iş hacmi ve tarım yönüyle de pek varsıl sayılmaz. Hayvancılık iyiceydi; yine öyle mi bilmiyorum. Peyniriyle ünlenmiş bu kent ne Yzık ki adını yeterince duyuramamıştır.Pırasayı da unutmamalı…

En varsıl yönü de tarihten gelen varsıllığıdır. Gezilecek, görülecek değerler yumağı sanki. Küçük Ayasofya,Dupnisa Mağarası, Cehennem Şelaleleri, Anfi Tiyatro, kaleler, surlar, ala balık çiftlikleri bunlardan bazılarıdır.

Çakıllı Belde’sinde bulunan 800 küsur yaşındaki çınarı, Kıyıköy ve Kastro’yu (Çamlıkoy) da unutmamak gerekir.

Vize’nin havası yayla havasıdır. Bir zamanlar “Yeşil Vize” diye anılırdı Gerçekten de yemyeşil bir yerleşim birikmiş. Aşırı sıcaktan hoşlanmayanların, arayıp da bulamayacağı bir “sakin kent”.

Üstelik ülkemizin yedinci, Trakya’nın ilk sakin kenti olarak uluslar arası boyutlarda tescillenmiştir.

Bir adı da “müze kent” olan ilçenin tarihi bulgularının bir müzede korunması sanırım yakışacaktır. Çünkü bilebildiğim kadarıyla ilçemizin bu varsıllığının en azından bir bölümü Kırklareli müzesindedir. Belediye binasının önünde duran mermerler gördüm. Neyin nesidirler, neden oradalar belli değil. Onlarda bir müzede korunmayı bekliyorlar sanıyorum.

Vizeli ya da Vize’nin yetiştirdiği sanatçılar ve değerler yok mu? Var elbet Belediye’nin Vize’yi tanıtma

programında bu isimler yer almış … olmasına rağmen sahip çıkılmaması hoş mu?

Karagöz Evliya çelebi’nin yapıtında Vize’nin Sofyoz köyünde doğduğu yazılı. Kaç Vizelinin bundan haberi var? Kırklareli ise heykelini bile dikmiş.

Artık uyuyan bir Vize istemiyoruz. Desem ayıp olur mu bilemiyorum.

Aklıma gelmişken şunu da vurgulamalıyım. 50 yakın yapıt bırakan eğitimci Selim Sabit Efendi de Vize’nin Düzova köyündenmiş… Suat Vural’ın kitabı var, Vize’yi anlatan…

Bu değerlerin adları bir okula bir caddeye, bir sokağa verilemez mi?

Yineliyorum: Artık uyuyan bir Vize istenmiyoruz!...

Bu ıhlamur kokulu, yalnız ama sessiz kentimizi daha güzel konuma getirmenin yolları aranmalı ve bulunmalı, bence…

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.