Haksız olarak kurallar çiğnenerek yapıldığında insanlar bu yasaklara karşı tepki duyuyor. Buna çarpıcı bir örnek vermek gerekirse İstanbul Büyükşehir Belediyesi kuruluşlarınca dağıtımı yapılan Hamidiye Suyunun belediye seçimlerini CHP adayının kazanmasından sonra İktidar yanlısı bazı kurumlarca buradan su alımının durdurulmasından sonra buna tepki olarak Hamidiye su satışlarında büyük artış görüldü.
Bu suyu Edirne’de pazarlayan firma yetkilisi “su alımlarının bazı firmalarca engellenmesinden sonra Edirne’de birçok kişi ve kuruluş Hamidiye Suyu talebinde bulundu. Satışlarımızda büyük artış oldu” dedi
Günümüzde her zaman bu tür olaylarla karşılaşırız. Böyle halkın iradesi dışında ve onun aleyhine zoraki yapılan uygulamalara halkın.tepkisi ters oluyor. Bu uygulama da halk tarafından böyle bir tepki olarak değerlendiriliyor.
Her ne kadar bazı kurumlar birilerinden gelen yasaklama talebine “ derhal uyguluyoruz efendim” demiş olsalar da bu karara tepki duyan bunu içine sindiremeyen kişi ve kurumlar bugüne kadar Hamidiye suyu almamalarına karşın bundan sonra bu suyu alma kararı aldı.
Böyle bir yasak olmasa, çoğu kişinin böyle bir su satışından belki haberi dahi olmayacaktı.
Yasaklar bazen böyle yasaklanan ürüne halkın ilgisini arttırıyor.
Hamidiye suyu da bunlardan biri.
SOSYAL DEMOKRAT BELEDİYELERİN DAYANIŞMASI EDİRNE’YE YARAR SAĞLAR
Edirne Belediye Başkanı Recep Gürkan İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile görüşmesi ve Türkiye’deki sosyal demokrat belediyeler arasında dayanışmanın olmasından en çok yararlanacak il Edirne’nin olmasını umut ediyorum.
Zira bu alanda en imkânları kısıtlı olan il Edirne’miz oldu. Kentimizce yapılacak altyapı ve diğer hizmetlerde ekonomik durumu üst düzeyde olan İstanbul gibi belediyelerin Edirne Belediyesine sağlayacağı katkı ile kentin birçok sorunu çözümlenmiş olacaktır.
Gürkan’ın İstanbul’da yaptığı temaslarında bu tür dayanışmanın gündeme geldiğini sanıyorum.
Bunun sağlanmasıyla bir turizm kenti olan Edirne’nin kısa zamanda çehresi değişecek terk edilmiş bir il görünümünden kurtulmuş olacaktır.
Her zaman bu türde mahalli idareler arasında yapılan birlik beraberlik kente yapılacak hizmetlerin daha çabuk yapılmasını sağlar.
Bugüne kadar sosyal demokrat belediyeler devletten gerekli desteği bir türlü sağlayamıyorlar. CHP’li belediyeler birbiri ile dayanışma içinde olarak bu hizmet eksikliklerini aralarında giderme imkanı yaratabilirler .Bu hizmet akışları belediye başkanlarına da halkın güveni sağlamış olacaktır.
Dilerim bu dayanışmaya sekte olmak isteyenler bulunmaz.
Zira buraya gelecek hizmetlerden tüm Edirne halkı yararlanmış olacaktır.
YAPILAN HİZMETİ KORUMAK BİZİM GÖREVİMİZ
Devletimiz ve belediyemiz halkın yararına önemli hizmetler yapıyor. Çevremizi baktığımızda bunu görüyoruz. Bunlar eksik olabilir.
Yapılan hizmetlerin eksikliğini eleştirmek herkesin hakkı.
Özellikle belediyenin hizmeti olan yerlerde bazı sorumsuz kişiler hoyratça davranıyor. Çöp atma araçlarına zarar veriyor. Halka hizmet amacıyla yapılan tesislerin duvarlarına yazılar yazılıyor, halkın oturacağı banklar kırılıyor. İnşaat atıkları yol kenarına atılıyor, ve bunun gibi belediyenin hizmetini kötü göstermek isteyen zarar veren girişimler eksik olmuyor.
Bu çirkin görüntülere sebep olanlar Edirne gibi çağdaş bir kente yakışmıyor.
Bu konular şehir yaşamı için önemli olduğu için sık sık gündeme getiriyorum.
Kentte yaşamanın bir bedeli ve sorumluluğu vardır.
Özellikle Edirne gibi turizm kenti olma iddiası olan bir ilde bu sorumluluk daha üst boyuttadır.
Hepimiz bunun bilincinde olmalıyız.
Geldiğimiz yerlerin alışkanlıklarını, sorumsuzluklarını bu güzel kente taşıyamayız, Onlar orada kalmalı.
Bunu sağlamadığımız sürece Edirne’ye dirlik düzen çağdaş görüntü gelemez.
Kamu malı olan hizmetimize yapılan sunulan çalışmalar hepimizin ortak malıdır.
Onları, her zaman kendi malımız gibi korumalıyız.Bu tür hizmet yerlerine zarar vermek isteyenlere her kim olursa tepki göstermeli” bana ne “ dememeliyiz.
Bazıları bu talebimizi “ sana ne gözüyle” değerlendirebilir.Bundan çekinmemeliyiz, tavrımızı koymalıyız.
Bu güzel ilde dirlik düzen olması için her ferdimize bu konuda görev ve sorumluluk düşüyor.
Bu kenti daha düzenli hale getireceksek, herkese vatandaşlık sorumluğunu, şehirde yaşamanı bedeli olduğunu hatırlatmak zorundayız.
FIKRA
FAİZİNİ DE İSTERİM
Salamon tatilini geçirmek için gittiği köyün civarında dolaşırken cüzdanını düşürmüştü.
Cüzdanında beş bin lira para olduğu için Salamon adeta deliye dönmüştü.
İki ay sonra namuslu bir köylü cüzdanı bulduğunu mektupla haber verince Salamon köye elip cüzdanını aldı.
Banknotları sayarken Salamon’un kaşlarının çatıldığını gören köylü merakla,”Cüzdanındaki para beş bin liradan fazla mıydı?” diye Salamon’a sordu.
Salamon “ hayır değildi” dedi. “Ben parayı kaybedeli iki ay olduğuna göre kaybettiğim faizimi bana kim ödeyecek, ben bunu kimden alacağım?
BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ,?
İLK SANAT OKULU NİŞ’TE AÇILDI
Tarihimizde ilk sana okulu 1861 yılında açıldı.
Şimdi sınırlarımız dışında açılar bu ilk sanat okulu, Orada valilik yapan Mithat Paşa’nın kişisel çabalarıyla gerçekleşmiştir.
Bunu 1865 yılında Rusçuk’ta açılan sanat okulu izledi.
Daha sonraki yıllarda Edirne İstanbul, Diyarbakır, İzmir Kastamonu, Konya,Trablusgarp illerinde bu amaçla açılan adına “Islahhane” denilen öğretim kuruluşları devrin ileri gelenleri çabalarıyla öğretime başlamışlardı.
BENİM NE İÇİP İÇMEDİĞİMİ SORMAZSINIZ
Nasrettin hoca bir köyde vaaz veriyormuş:
Vaazda konuşması sırasında Hazreti İsa’nın göğün dördüncü katında olduğunu söylemiş. Vaazın ardından bir kadın hocaya yaklaşmış, üzgün bir şekilde:
“Hazreti İsa orada ne yer ne içer?” demiş.
Bu soru karşısında hocanın tepesi atmış:
“ Be hey hatun köyünüze geleli şu kadar zaman oldu, benim he yiyip içtiğimi sormazsın da Allah’ın peygamberini mi merak edersin” der
ÖZLÜ SÖZ
Yalan öyle bir oktur ki, bazen hedefini değil atanı yaralar.