Millet olarak kadere çok inanan bir toplumuz. Gerçekleşmesi mümkün olmasa da "inşallah" diyerek beklentimiz belirtiriz.

Milletimiz fedakar bir yapıya sahiptir. Çok küçük, toplum olarak asalak halinde yaşayan, her fırsatı kendi lehine çevirmeye çalışan,hayata "benden sonra tufan" anlayışı ile yaklaşan, ülkemizdeki bu asalakların

dışındaki geniş kitleler elinde olduğu ile yetinip hakkından fazlasını talep ertmeyen yapıdadır.

Sabırlıdır. Çok çabuk gaza gelmez. Olanları soğukkanlılıkla değerlendirir. Bu arada kendine yapılan haksızlığı da unutmaz yeri geldiğinde hesabını sormasını bilir.

Halkın bu yapısı ülkeyi yönetenler için bulunmaz bir fırsattır. Geçmiş yıllarda toplumun bu uyumlu tavrını tahlil eden yöneticiler güçlükle karşılaşmadan ülkeyi rahatlıkla yönetmişlerdir.

Şu an iktidarda olan AK Partinin kurulup, iktidar olan, kısa sürede ülkenin içinde bulunduğu kaos ortamından kurtulmak için halka umut verdiği zamanı hatırlayalım.

Kimse bu partinin iktidarına karşı durmadı. Bu arada ülkede belirsizlik ortamına sebep olan partiler boyunun ölçüsünü alıp parlamento dışı kalmışlardı.

Şu gün ülkemizde o günkü huzurlu ortamın olduğunu söyleyebilir miyiz?

Bugün halkımız huzura kavuşmak için yeni arayış içine girdi.

Siyasi parti yetkililerinin söylemleri halkı kutuplaştırıcı tavırlarıyla toplumda güven yaratmıyor.

Bu ayan beyan ortada.Huzurlu ortam nasıl gerçekleşir bu henüz net değil. Halkın kutuplaşmasının önüne geçmek lazım. Bu toplumun şu anki genel görüşü bu. Milletimiz ırkı, görüşü ne olursa olsun asırlar boyu dostluk işinde yaşamını sürdürmüş. Hiç bir ayrım gözetmeksizin dostça yaşamış, yeri geldiğinde nafakasını muhtaç olan komşusu ile paylaşmayı bilmiş. Toplumumuzun asırlardır hür yaşamasının altında bu hoşgörülü yapısı vardır. Kurtuluş Savaşı yıllarını hatırlayalım. Zamanın ülke yöneticilerinin "hangi ülkenin himayesine girelim" pazarlığı yaptığı, halkın yoksulluk içinde kıvrandığı bir zamanda arkasına halkın desteğini alan Kurtuluş önderleri bugün huzur içinde yaşadığımız yurdumuzun kurtuluşunu sağlamışlardır. Bu topraklar üzerinde yaşayan herkesin o günleri çok iyi hatırlaması bu ülkenin kıymetini bilmesi gerekir.

------------------

KARTLAR YENİDEN KATILMALI.

Ülkemizin ortak değerlerinin birbiri ardına özelleştirme adına satılması, satıldığı zamanda sağdan da soldan da devletin mülküne karşı olanlar, bu düzenlemenin ülke yararına olduğunu devletin bu tür işletmelere karışmaması görüşünü savundular. Toplum da bu görüşte olanlara destek verdi. Şimdi gelinen noktada o devlet kurumlarının toplumda ne kadar önemli olduğunu daha iyi anlıyoruz. Özelleştirmeye alkış tutanlar da bunun yanlış olduğunu bugün savunur hale geldi. Tabii iş işten geçti. Özelleşen tesislerin yerini. bugün beton binalar aldı. Her biri istihdam merkezi olan kamu kurumlarının yok olması, Ülkede işsizliği çoğalttı. Her koşullarda kazanmayı amaçlayan sermaye halkın sorunlarını geçim derdini dikkate almadı. Bugün ülkede huzur ve güvenin azalmasının altında yatan gerçek, halkın geçim şartlarının azalmasıdır. İş alanları açmadan devasa binalar, yollar yaparak işssizliğin önüne geçilmiyor. Dileriz ülke yöneticileri bu konuda gerekli dersi alır. Halkın geçim sorununun her sorunun fevkinde olduğunu kabul ederek bu alanda çalışmalar yapar.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.