Edirne’de toplu taşımada görevli minibüs şoförlerimiz Edirne’nin aynası konumunda, kentimizin tanıtımında önemli görev üstleniyorlar.
Minibüs sürücülerimizin büyük bölümü bunun bilincinde. Araca binen yolcuları gerekli saygıyı gösteriyor. Bu özelikle başka illerden gelen yolcuları mutlu ediyor.
Ben bu konuda güzel örneği kendim gördüm. Bir minibüs şoförümüz yolculara o kadar yardımcı oluyor ki hayret edersiniz. Yolcuların sorulan sorularına medenice cevap veriyor, tepki göstermiyor.O anda yanımda oturan Trakya Üniversitesi’nde okuyan kızını ziyarete gelen Balıkesirli bir vatandaş bunu görünce hayretini gizlemedi.
Edirne insanının çok medeni olduğunu bunu minibüs sürücülerinde de gördüğünü söyledi.
Bu tavrı beni mutlu etti. Bir turizm kenti olan Edirne’de herkesin yaptığı işte halkın genel menfaatini düşünmek Edirne’nin farklı bir kent olduğunu kanıtlamak zorunda.
Bu tür iyi intibalar Edirne’ye daha çok turistin gelmesini sağlar.
--------------------------------------------------------------------------------------------------------------
MADALYANIN DİĞER YÜZÜ
23 Aralık Pazar günü Pazartesi pazarından kalkıp Binevler Baca istikametine hareket eden 3-E minibüsüne saat 15.20 sularında Şükrüpaşa Muhtarlığı önünden bir mevlitten gelen yaşlı kadınlar grubu biniyor.
Kadınlarımız kartlarını basıyorlar.bunların arasında 70 yaşında öğretmen emeklisi bir bayana aracın sürücüsü kartını bastığı sırada “ Bu kart senin değil kimliğini çıkar” diyor.
Hoca, sessizce kimliğini çıkarıyor.
Sonra beyefendi bir şey söylemeden kimliği inceleyip “doğru seninmiş” diyor.
Emekli öğretmen bunu bana ağlayarak anlattı.
Arkadaşları arasında utandığını mahbup olduğunu söyledi.
Şimdi buradan ETUS yetkililerine soruyorum; her halinden yaşlı olduğu belli olan bir bayana bu yapılan hareket doğru mudur?
Yoksa, minibüs şoförlerine kimlik kontrol görevi de mi verildi?
O anda minibüste yasancı yolcular da varmış.
Bu duruma hayret etmişler.
Sayın yöneticiler;sürücünün bu tavrı sizce ne anlama geliyor? Minibüs sürücülerinin bu tür sekter Edirne insanımıza yakışmayacak tavırlarından bazı yakınmalar var.
Yazımın birinci bölümünde ifade ettiğim güzel örnek Edirne’mizi ne kadar medeni olduğunu gösteriyorsa, bu hareketleri yapan kişiler de ilimiz açısından o denli kötü örnek oluyor.
Onun için direksiyon başına geçenlerin muhakkak eğitimden geçmeleri lazım.
Bu eğitimin yetersiz olduğunu görüyoruz.
Bu hareketleri yapanlara gerekli uyarılar ve gerekirse cezalar verilmeli.
Ne demek bir yaşlı bir bayana hem de herkesin duyacağı şekilde yüksek sesle “ Bu bastığın kart senin değil, kimliğini çıkar” denmesi. Edirnelilerin bir başkasının kartını kullanmaya tenezzül etmezler.
Edirne’ye bu tür insan tipleri yakışmıyor. bana,uyarısını da sanki polis kontrolü yapar gibi yüksek sesle yapıyor. Beni yanına çağırıp kimliğimi istese neyse, yüksek sesle uyarması çok gücüme gitti.”dedi
Kendisine merak etme hocam her meslekte bu tür uyumsuz kendini bilmez tipler vardın.
Onlar da zamanla temizlenecek diye teselli ettim.
Gözyaşlarını silerek yanımdan ayrıldı.
Buradan bu mesleğine layık olmayan kişiyi kınıyorum. Hocamız da ayrıca dilekçe ile şikayette bulunacağını söyledi.
Herkes Edirne’nin medeni çağdaş bir kent olduğunu idrak etmeli.Bu kentin turizmle kalkınacağını kabul edip ona göre ağzından çıkanı kulağı duymalı.
Burası dağ başı değil, tarihi kent Edirne
------------------------------------------------------------------------
EDİRNELİLERİN ATATÜRK SEVGİSİ AZALMIYOR, ARTIYOR
Mustafa Kemal Atatürk son Edirne ziyaretini 1930 yılında Trakya turu yaparak yaptı.Atamız tren yoluyla önce Kırklareli’ne geldi oradan da Edirne’ye köyleri dolaşarak Edirne7ye geldi..Edirne’ye gelmekten çok mutluydu.
Edirne halkı burada kaldığı sürede kendisini bağrına bastı yanından hiç ayrılmadı.Ülkemiz de o günlerde yeni kurulan parti nedeniyle sorunlu günler yaşıyordu.
Edirnelilerin sıcak yaklaşımı Atamızı sevindirdi.Bu süre zarfında halkla sohbet etti, sorunlarını dinledi.Tarihi eserleri ziyareti de ihmal etmedi.
Depremden zarar gören Selimiye camisinin onarımı için talimat verdi . Bu arada Edirne’de bir müzenin kurulmasını istedi.
Askerlik hatıralarını anlattı.Atamızın kendine benzeyen aynı bölgenin insanlarına kanı kaynadı.
Bu güzellikler içinde belki daha birkaç gün Edirne’de kalmak istiyordu.
O sırada Menemen’de meydana gelen iltica olayı.Kubilay’ın yobazlar tarafından katledilmesi Atatürk’ün moralini bozdu. Edirne’den o üzüntü ile ayrıldı.
Bugün Edirne belediyesi çevresindeki duvarlarda asılı resimlere bakanlar Edirne halkının Atatürk’e ne kadar candan yaklaştığını görürler.
Yanından hiç bir koruma olmadığı halde halkın arasına girmesi onlarla kucaklaşması onun nasıl bir lider olduğunu gösteriyor.
O günden bu yana halkımızın Atasına duyduğu sevgi ve bağlılık artarak devam ediyor.
Onun karalamak, yok saymak isteyenler boşuna çaba harcamasın.
Bu sevgi sonsuza kadar devam edecek.
Özellikle yöre halkımız bu konuda önderlik edecek.
------------------------
FIKRA
TEMEL KENDİNİ BELİNDEN ASMIŞ
Dursun evinden çıktığında bir bakar ki komşusu Temel kendini belinden aşağı asmış halde duruyor. Hemen gidip ipi ağaçtan çözer. Komşusunu ağaçtan indirdikten sonra merakla sorar:
-“ Ha sen ne yapayudun öyle”
-“ kendimi asayudum”
-“ Ula uşağum,benim bilduğuma göre insan poynundan asıliyi”
Temel üzgün ve çaresiz bir şekilde Dursuna bakarak cevap verir:
-“ Ben de öyle yapmış idum, haçan ipi boynima bağladuğum vakit bir türlü nefes alamiyurum da”
-------------------
FIKRA
YARI YARIYA İŞ
Otelde iş arayan kız gazetelerden birine şöyle bir ilan vermişti:
-Otel hizmetçiliği için iş arıyorum.
Balayı geçiren çiftlerin gittiği özel otel tercih edilir”
Kızın bu ilanını gören bir otel müdürü onu çağırmış fakat sormadan edememiş.-“ Neden özellikle balayı geçiren çiftlerin kaldığı otellerde iş arıyorsun,”
-“ Bunu bilmeyecek ne var?
Bu tip otellerdeki iki kişilik odalarda sadece bir tek odayı düzeltmek zorundayım da ondan”