Hani hasta olursunuzda bir yeriniz ağrır o anda gözünüz hiçbir şeyi görmez. Ağrı bütün uzuvlarınıza dağılır.yaşam insan için zehir olur.

 Hastalığınız ve ağrılarınız geçtiğinde ise dünyalar bizim olur.

Adeta yeniden doğmuş gibi olur mutluluğa kavuşuruz. Yaşamımız süresince bu tür sorunlarla  defalarca karşılaşmışızdır.

Ta ki yaşam noktalanıncaya kadar bu devam eder orada her şey son bulur.

Ülkemizde son ekonomik kriz ülkemizin her yanını sardı. Geleceğimizden endişe etmeye başladık. Bu gelişmeler tıpkı  vücudumuza bir ağrı yayılmıştı.. Kimse bu olanlara “ bana ne” diyemezdi.

Böyle durumlarda çıkar hesapları karşı düşünceler bir yana bırakılır. Ülke çıkarları ön plana geçer.

 Her ne kazar bu bunalımın sorumlusu ülkeyi yönetenler olsa da  sonuçta bundan tüm halkımız zarar görüyor, yaşamımız güçleşiyorsa hayat palalılaşıyorsa  bu duruma kimse ilgisiz kalamaz.

  Nitekim halkın soruna yaklaşımı çok olumlu  oldu, kimse duyarsız kalmadı.

Tüm insanlarımız  ulusal çıkarlar etrafında kilitlendi.

Bakıyoruz şimdi geçici de olsa  sorun atlatılmış gibi görülüyor. Bugün tıpkı  bir hastalıktan, acıdan, sızıdan kurtulmuş gibiyiz.

Yine de  korkumuz ve endişemiz var.

Acaba bu konu yeni bir bunalım farkla kanallardan yine tezgahlanır, ülkemiz ekonomisi zora girer mi diye korkmamak elde değil.

Dileriz bu son olur. Bir daha  öyle bir ekonomik  bulanım  yaşamayız.

Bu badireden ülke yönetiminde söz sahibi olanlar ders çıkarmalı. Ülkemiz yine dışarıdan gelecek krediler sıcak para  dikkate alınarak  düzenlenir, bu paralar gereksiz yatırımlara harcanırsa   bir süre sonra  bunalım yine kaçınılmaz hale gelir.

Ülkemizde istihdam yaratacak üretime yönelik tesisler artmalı insanlarımız buralarda ülke ekonomisine katkı yapmalı.Türkiye’de  artı değer yaratmadan hazır para ile geçinmek çok zor .

Biz bugüne kadar bunun ceremesini çok çektik.

Demek ki bu olanlardan akıllanmadık.

 Dileğimiz o ki bu son ekonomik açamaz bizlerin aklını başına getirir.

Ülkemizin ekonomisini üretime yönelik  seviyeye getirmek zorundayız.

Yoksa  bu tür bunalımlar hasta vücudumuzda olduğu gibi ağrı sızılar bitmez.

Bu arada dövizin yükselmesinden faydalanıp kesesini dolduranlar olmuştur.

İnşallah bu fırsat düşkünleri bir gün ortaya çıkarılır.Kimlerin bu ekonomik açmazdan  nemalandığı belirlenmiş olur.

HIZ GÖSTEREN UYARI LEVHALARINI DİKKATE ALAN YOK

Ülkemizde ve dünyanın her yerinde şehir içi yollarda araçların hız sınırları bellidir.

 Konut alanı olan yerlerde  50 kilometrenin üzerinde hız yapılması suçtur.

Trafik kuralları böyle diyor.

 Peki Edirne’de  bu kurallara uyan var mı?

 Sayın yetkililerimiz ana caddelerde şöyle kısa bir süre geçen araçların hızlarını kontrol etsinler acaba kaçta kaçı bu hız sınırına uyuyor.

O zaman sormak gerekir.

Bu trafik levhaları  süs için mi asılmış.

Eğer hız ölçüsü bu değil herkes otobanda gider gibi  hızla gidiyor bunun sonunda  trafik kazaları meydana geliyorsa, bundan araç sürücüsü kadar bu olanlara göz yumanlar da sorumlu olmaz mı?

BU KURALA UYMAK ZORNDAYIZ

Bugüne kadar çeşitli kez uyarıldı, yazıldı çizildi sürücülerimizin  yaya geçitlerinde yayaların geçişine öncelik tanınması konusunda toplantılar yapıldı.

Bu kurala oyum sağlayan sürücülerimizin sayısında artış olduğunu görmek sevindirici.

Yalnız hala eski alışkanlıklarını devam ettirmek isteyen yaya geçitlerinde yayaların geçmesine izin vermeyen sürücülerimizin olması özellikle başka illerden ve ülkelerden gelen turistler tarafından tepki ile karşılanıyor.

Eski Cami yanındaki yaya geçidinde onlarca insan karşıya geçmek için bekliyor.

Avrupa plakalı bir araç  sürücüsü kurallara uyup aracını durdurup yayaların geçmesi için izin veriyor. Bu arada  arkadan gelen bir taksici esnafımız “neden durdun” diye el kol hareketi yapılıyor, korna çalıyor. Bu  görüntüler Edirne’mize yakışmıyor.

Bir yandan Avrupa kenti olma çabasında olacaksın.

Öte yandan bu ülkelerde olmazsa olmaz olan  sıradan bir trafik kuralına uymamayı adet haline getireceksin.

Bu aymazlığa kural uymazlığa çözüm bulunmalı.

Bu arada yayalarımızın da kurallara riayet ettiğini söyleyemeyiz. Yaya geçitlerinden geçme zorunluluğu olduğu halde istediği yerden yolun karşısına geçmek isteyenler veya yaya geçitlerinin geçişine izin veren ışığın yanmasını beklemeden araçların arasından geçmek isteyip hayatını tehlikeye atanlar da sorun olmaya devam ediyor.

Trafikte bu kurallar uzun deneyim sonucu hazırlandı. Onlara uymak mal ve can güvenliği açısından uyulması zorunda olduğunuz kurallardır.  

GÜNEŞ YALNIZ DİRİLERİ ISITIR

Yazımı, büyük usta Oktay Rıfat’tan insanlarda umutları yeşerten, yüzleri güldüren,  insanlara yaşama sevinci aşılayan şiiri ile  noktalamak istedim

“ Boğazından lıkır,  lıkır geçen,

Şu suyun kıymetini bil.

 Nedir bu mavilik deme,

Pencereden görebildiğin kadar

Göğün kıymetini bil.

 Kıymetini bil çiçek açmış bademin,

Güneşli odanın, çamurlu sokağın,

Beyazın, siyahın, yeşilin,

Pembenin kıymetini bil.

Dirilik öyle bir şey yürekte,

Sevinçle, çırpınır,

Kavak yelleri eser insanın başında,

İnsanoğlu kızar, öfkelenir, savaşır,

 Halk için girişilen savaşta,

O korkulu sevincin,

Öfkenin kıymetini bil.

Bi ki bu budur işte.!

Güneş yalnız dirileri ısıtır

Güneşin kıymetini bil…”

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.