Bir düğün nedeniyle İstanbul…TEM’in ıssız ve sessiz ama dört geliş, dönüş asfaltı ve Kocaköy.

Öyle bir semte gittik ki İstanbul’la hiç ilgisi yok. dere yataklarına dikilen eğri büğrü apartmanlar, daracık yollar.Bozuk, kırık, dökük, her taraf pislik…Poşetler, inşaat atıkları, akan sular ve örtülü ödenek yaşam. İstanbul benzeri yerlerde İstanbul değil artık İs/tombul.

Tombullaşmış, hantallaşmış semtlerde çocuklarda sokak aralarında, inşaatlarda pisliğin göbek taşında, oyun aramakta.

Bir izbede bir yazı “Sahat tamiri” bir başka izbede (ayakkabı yapımcısı ya da onarımcısı olacak) bir başka yazı: “Yeni eski yapılır”

Gel de “neredeyiz” diye şaşırma.

Kılık kıyafete hiç değinmiyorum.Hani derdi ya “gözlerime bakın, anlarsınız” aynen öyle diyorum. Oraya az kalmış!.. Bir sokak karşımızda bir yeşil mozaikli(türbe yeşili ama) apartman. İlk katın duvarlarında iri puntolu bir yazı: “Mülk Allah’ındır.”

Biraz ötesinde, yine aynı irilikte Arapça yazılar… Hiç bir Allah’ın kulu da yerden bir çöp alıp, uygun yere bırakmıyor.

Yani oralarda İstanbul yok, is ve tombullaşma var. İs belki bir ölçüde doğalgazla azaldı ama tombullaşma giderek artan bir hızla hantallaşıp şişmanlıyor, bağ bozumu telaşıyla.

Ee,Türkiye’nin altıda biri orada nefesleniyor. “Ah güzel İstanbul/ Benim sevgili yârim…” oralarda içinden gele gele söylenebilirmi? Başka yerlerde belki ama benzerlerinde asla.

Haa…unutmadan…Sözünü ettiğim apartmanın duvarında, seçim çoktan olup bitmesine karşın, hala malum partinin belediye başkan adayının fotoğrafları asılı.

Edirne’yi,Trakya’yı ve benzer Anadolu insanlarını aradım oralarda yoktu. Sanki bir Arap kentinde gibi duyumsadım kendimi.

Yahya Kemal’i düşündüm.Tevfik Fikret ve Aşiyan geldi aklıma.

Acı acı gülümsedim, irili ufaklı, karman çorman.

***

Döner dönmezMeriç’e attımkapağı.Yatağı temizlenmiş,kumları kıyıya çekilmiş Meriç görünce sevindim.Ürpererek sevindim hemde.

Bosna sapağında onarılan eski bir bina, insanın içini açar bir güzelliğe dönüşmüş. O yerler çiçeklenmiş bir kazanım olmuştu. Bir kez daha sevindim. Sevincime gurubu ekledim hemen.

Bir bakımlı Meriç’e doğru gidişin esintilerine bıraktım kendimi.

Her şey güzeldi de Meriç’in mavisi yoktu. Kirlenme Meriç Mavisini de uçurmuştu. Geri gelir mi?

“Bakarsan bağ…”

Elini öptüğüm Trakya rüzgarı!.. Sen hep es emi?..Gündöndüleri kavurmadan, çeltikleri savurmadan es.

Her yer en azından böyle olsun emi!

İs-tombul, İstanbul yerine; incecik bakımlı, insanca yaşamasını bilen kentler.

Çünkü “nerede çoluk çokluk, orada yokluk.” Derler, sonra.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.