Yaz aylarından sonbahar aylarına girdik.Yaz sıcağında birçok alanda olduğu gibi siyasi çalışmalar da havanın sıcaklığından olacak rehavet dönemi yaşadı. Şimdi sonbahara aylarındayız. Bakalım siyasette bir hareketlilik olacak mı? Bu arada CHP ile İYİ Parti ilişmelerinin kapması için körükleyenler olacağı muhakkak İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in Kurtuluş Resepsiyonda Cumhurbaşkanı ile sergilediği samimi görüntüler. İster istemez bu sorunu gündeme getiriyor.
Her ne kadar ulusal önemi olan bir günde siyasi partilerin böyle sıcak görüntü sergileseler de bu i partilerin arasında ilişki kurulduğu anlamına gelmez
Aldığımız duyumlara göre ;CHP’nin seçimlerde ortak hareket eden ve kendine destek veren İYİ Partiyi yeterince dikkate almaması, verilen sözlerin yerine getirilmemesi İYİ Partililerin bu konuda yakınmaları var “CHP bizi yok sayıyor. Seçim öncesi bizlere bazı vaatleri vardı onu yerine getirmediler. Bu durum partililerimiz arasında huzursuzluk yaratıyor”
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun çeşitli kez uyarısına rağmen CHP yöneticilerinin böyle sekter tavırları oluyorsa bu en çok CHP’ye zarar verir.
Bu seçim sistemi nedeniyle bu iki partinin birbiri ile iyi ilişkiler içinde olması kaçınılmaz. Bu CHP tarafından yok sayılırsa.Seçimde en büyük zararını yine kendileri çeker.
İnsanlar bu ortaklık nedeniyle bu iki partinin siyasetlerini benimsemeseler dahi böyle bir ittifakta uyum sağladıkları için bu partilere oy verdiler. Bu Türk siyaseti açısından önemli bir gelişme . Mahalli seçimlerde bunun yararı görüldü. Olası bir erken seçimde bunun artarak devamı halinde bu iki partinin başarısı artarak devam edebilir.
Bu ortaklığın , ittifakın devamında en önemli görev CHP yöneticilerine düşmektedir.Eğer iki parti arasında sorunlar varsa CHP yöneticileri bu konudaki tutumlarını yeniden gözden geçirmeli.
Son pişmanlık yarar getirmez. Olası bir erken seçimde yine kaderleriyle baş başa kalırlar.Ortaklaşa girilen seçimlerden ders alınarak bu bağları zedelememeye özen göstermeleri gerekir.
EDİRNE’Yİ BU HALE GETİRENLER UTANSIN
Edirne’nin bazı sokaklarına girdiğinizde evlerin birbiri ile mesafeleri aradaki yolun çok dar olması insanı hayrete düşürüyor.
Yapılaşmada bitişik nizam diye bir yöntem var. Sanırım yollarda da böyle bir uygulama yapılmış. Bu dar yolu olan yerlerde komşular karşılıklı olarak rahat görüşebilecek aradaki mesafe üç dört metreyi geçmiyor.
Allah esirgesin bir yangın durumunda bu sokaklara itfaiyenin girmesi mümkün değil.
Bu dar sokaklarda oturan insanlarımız huzurlu değil. çocuklar oynayacak bir yerleri olmadığı için bu sokaklarda oynuyor.
Komşular ev önlerinde bir araya gelip konuşmaları çevrede rahatsızlık yaratıyormuş. Bu konuda yakınmalar var. kadınların gidecek başka yeri yol ev önlerinde toplanabiliyor. Edirne gibi tarihi ve turistlik kente bu türlü bir yapılaşmaya kim izin verdiyse en büyük kötülüğü yapmış demektir.
Kibrit kutusu gibi dizilen evler sadece çıkar için işgal edilen yeşil alanlar daraltılan yollar Bu işi denetleyen kişilerce dikkate alınmadı mı?
Kimler bu tür yapılaşmaya göz yumdu .
Neyin karşılığında Edirne bu hale geldi?
Bir tarafta turizm kenti olacağım diye çırpınacaksın, öte yandan kentin sokaklarını araçların dahi geçemeyeceği hale gelmesine izin vereceksin.
Bunun özellikle geçmiş dönemlerde görülmesi bu işi yapan kişilerin mahalli yönetimlerde etkili olduğunu gösteriyor.
Yoksa kuralları uygulayan nizami ölçüde ev yapan kişilerin ve ona onay verenlerin buna izin vermeleri mümkün değil.
Dilerim bu görevlerin günümüzdeki sorumluları bu rezaleti yerinde görürler geçmişte yapılan bu usulsüzlüklere hiç olmazsa bundan sonra izin vermezler.
Buna sebep olanların bu yörede oturan insanlarca kulaklarının çınlatıldığını hatırlatmak isterim.
ÇAMAŞIR SERİLİR GİBİ BAYRAK ASILMAMALI
Milli bayramlarında ev ve işyerlerine asılan bayrakların düzensiz bir şekilde asıldığına tanık oluyoruz.
Bazı vatandaşlarımız adeta çamaşır asar gibi ev ve işyerlerine bayrak asıyorlar.
Bu doğru değil.
Aslında evlere ve işyerlerine bayrak asılmasına bir düzen getirilmeli.
Yunanistan’da olduğu gibi her konut ve işyerinde bayrak asılacak yer ve yöntem belirlenmeli aynı boyda bayraklar düzenli bir şekilde asılarak bir nizam ve intizam sağlanmalı.
Böyle rastgele çamaşırların arasına bayrak asmak ne kadar doğru? Aslında binalarda her daire için kapılarda bayrak asılacak yer belirlense bu uygulama işyerleri için de sağlansa bayram günlerinde asılan bayraklarla sokak ve evler bir başka gözelik kazanır.
Bu durumda asılan bayraklar halkın daha çok birlik ve beraberlik bütünlük içinde olduğunu gösterir. Bir fikir olarak yetkililer bayrak asılması konusunda böyle bir uygulama getirmelerinin daha doğru olacağı kanısındayım
FIKRA
YARDIM
Otomobil sürücüsü ana yoldan devam ederken küçük bir yola sapar. Bir süre sonra tekerlekleri çamura saplanır.
Bunun sonunda araç hareket edemez.
Durumun ciddiyetini gören sürücü umutsuzcu etrafa bakarken yolun ilersinde bir çiftlik görür.
Koşarak oraya gider çiftliktekilerden yardım ister.
Şoför, büyük bir traktör ve köylü ile aracın yanına gelir.
Köylü arabayı traktöre bağlar ve kısa zamanda çamurdan çıkarır.
Adam arabasının çamurdan kurtulduğunu çok sevinir.
Köylüye teşekkür eder ve borcunu sorar Köylü “ bin lira” der.
Araç sürücüsü köylüye parasını verirken Köylüye “ Böyle fiyat olduktan sonra her halde gece de çalışıyorsunuzdur” der
Köylü cevap verir:
“Gece çalıştığımız zaman yolun bu hale gelmesi için ne zaman sulama yapacağız” der
BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ?
AVRUPA GEZİSİNE ÇIKAN İLK PADİŞAH ABDÜLAZİZ HAN’DI
Tarihimizde Avrupa gezisine çıkan ilk Padişah Abdülaziz Han oldu. 21 Haziran 1867 günü Fransız İmparatoru 3 Napolyon’un çağırısı üzerine deniz yoluyla Avrupa’ya gitti.
Fransa’nın Tulon kıyı kentine çıkarak Paris’e geldi.
Burada uzun süre kaldı. Uluslararası Paris sergisini gezdi. İki ülkeyi ilgilendiren konularda görüşmeler yaptı.
İngiltere Kraliçesi Viktorya’nın konuğu olarak Londra’ya da gitti.
Viyana, Budapeşte ve Rusçuk’a uğradı. 7 Ağustos 1867’de ülkesine döndü.
Abdülaziz'in Türk hükümdarı kişiliğiyle yurt dışına ilk kez çıkışı Türk dış ilişkileri açısından önemli bir olaydı.