Sekiz yıl önce yazmış olduğum ve her arşiv taraması yaptığımda bir kez daha okuma isteği yaşadığım bu köşe yazımı tekrar sizler ile paylaşmak istedim.

Sosyal Medya;insanların artık eski alışkanlıklarını bırakarak her türlü bilgi edinme,araştırma yapma, öğrenme hatta vakit geçirmek için kullandığı bir araç oldu ki; gerek bilgisayar gerekse de telefonlar aracılığı ile insanların zamanını büyük bölümünü alabiliyor.

Güzel ve doğru paylaşımlarla karşılaştığınız gibi yanlış ve taraflı hatta karalayıcı ithamları da bulabiliyorsunuz.

Mesela benim dünkü gezintim sırasında okuyup beğendiğim ve "mutlaka köşeme taşımalıyım" dediğim yazılar ile mutlu oluyor zevkle okuyorsunuz.

İşte dünya iyisi bir Doktor ile yaşlı bir teyze arasında geçen olay;

Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi dahiliye uzmanı Sibel Boyvada’ya 1999 yılında bir hasta gelir, yaşlı bir köylü teyze.

Hastane tıklım tıklım kalabalıktır.

Sibel, hastayı muayene eder; kesin teşhis için bazı tahliller gereklidir. Kadına gerekli talimatları verir, “Şu, şu tahlilleri yaptır, gel” der. Yaşlı teyze başını öne eğer ve konuşmaz. Dr. Sibel tekrar “Hadi teyzeciğim bu tahlilleri yaptır, gel, ben sana gerekli tedaviyi başlatacağım” der.Teyze başını yerden kaldırır, ağlamaya hazır gözlerle .

"Doktor hanım, benim köye dönecek param yok. Nasıl yaptırayım o tahlilleri?” deyince, Doktor Sibel’in yapacak birçok işi olmasına rağmen, bırakır işini,alır teyzeyi koluna, koridor koridor dolaşırlar tahlilleri tamamlarlar.

Tekrar dahiliye bölümüne gelirler.

Dr. Sibel gerekli ilaçları yazar, tedavisi için gerekli tembihleri de yapar.

Bu Egeli yaşlı köylü teyze, doktor hanımı dinlerken hep gözleri yerdedir.

Tam teyze gidecekken,Dr. Sibel’in aklına “yol parası” lafı gelir. “Teyze, al bakalım bu parayı” diyerek köye gitmesine hayli hayli yetecek bir para verir.

Teyze önce almak istemez; ama sonra ” Yavrum, köye dönecek param yoktu,sağ ol,Allah senden razı olsun kızım”diye teşekkür üzerine teşekkür ederek ayrılır.

Dr. Sibel,sıra bekleyen onlarca hastayla ilgilenmeye,muayenelerine devam eder.

Aradan bir saat kadar bir süre geçer.

Sibel bir bakar ki teyze kan ter içinde, kalabalığı yarmış, oflaya puflaya geliyor.

Ege Üniversitesi Hastanesinden Bornova ana yolu o yaşta bir hanım için az buz bir yol değildir.

Sibel şaşkın, herhalde bir kağıdını veya reçetesini unuttu diye düşünür. “ne oldu teyze?” diye sorar.

Teyzenin yüzünde koca bir gülümseme vardır bu sefer.

“Kızım, ben ana yola çıktığımda bir köylüme rastladım.

Meğer o, minibüsle zaten köye dönüyormuş o beni köyüme götürecek.

Sen paranı al kızım çok sağ ol. ”

Bu sefer Sibel Boyvada’nın gözleri dolar,teyzeyi öper,koklar gönderir.

O akşam Allah’a dua eder, hala dürüst insanlar var olduğu için.

Sibel Boyvada,Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde çok başarılı bir doktor.

Aslında beni bu başarısı pek ilgilendirmiyor.

İnsanlara yardım etmek için yeşil gözlerinin ardında hep bir ışık var,o ilgilendiriyor.

Çok insan tanıdım ama gözlerinde hiç o ışık yoktu.

Gözünde o ışık olanları hep tanırım, azdırlar; ama hayatınızı aydınlıkla doldururlar.

Belki de hepimizin kalbinde o ışık var;ama yavaş yavaş söndürüyorlar.

Olanların da gözlerinden dışarı yansımıyor.

"Allah’ım, sen çocuğumun kalbine de o ışıktan yerleştir.

Gözlerinden dünyaya yansımasını ise,bana bırak.

Söz veriyorum,gözüne o bulanık perdenin inmemesi için çok çalışacağım."

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.