Üstesinden gelinemeyen, ulaşılması amaçlanan sorunları çözmek için dolaylı yollarla bu işi kotarmaya çalışanlara öneri olarak “ Kale içten Fethedilir” denilir. Bunu hayatın her alanına yaygınlaştırabiliriz.
Özellikle siyasette bu tür alengirli oyunlar daha çoktur.
Diyelim ki rakip parti sana çalışmalarında ayak bağı olacak. Sen o partinin üst yöneticilerinden sesleri çok çıkacak olanların yakınlarına iş imkanı sağladığında onların size karşı tavırları değişir muhalefetliği azalır.
Bu, siyasi partilerde her dönemde olağan işlerdir.
Mahalli seçimler sonrasında bölgemizde de yine böyle iddialar var.
İktidar partisine Belediyenin ayırdığı iş kontenjanından o partinin yöneticilerinin en yakınında olanları yararlandığı söyleniyor.
Siyaset artık “ Bal tutan parmağını yalar” konumuna döndü.
Bir yerde yetki alan ilk olarak kendi yararını düşünüyor.
Bunun aksini söyleyenler kimseyi aldatmasın.
Gerek resmi gerekse mahalli kuruluşlarda işe girenlere baktığımızda muhakkak bir bunların bir siyasi uzantısı vardır.
Ülkemizde ve bölgemizde şu anda da “ İşe göre adam yerine adama göre iş” anlayışı devam ediyor.
Hal böyle olunca arkasını siyasilere dayayan aslında o işe layık olmayan kadrolardan nasıl başarı beklenir?
İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu o güç koşullarda nasıl bu başarıyı kazandı.Tüm partilerin bundan ders alması gerekir.
Özellikle CHP eski usul siyasete devam ederse geleceğinin hiç de umut verici olmadığını görecektir.
Sadece siyasi etiketi dikkate alınarak yaratılan istihdam tüm partiler için endişe kaynağı olmaktadır.
Özellikle CHP mahalli yönetimleri ve parti yetkilileri bu konudaki zaaflarını gözden geçirmek zorundadır.
Bunu yapmıp eski usul devam etmek istiyorlarsa. Bir süre sonra yapmak zorunda kalacaklardır:
Bunun başka başarı yolu yok
BİRİNE HEP DİĞERİNE HİÇ MANTIĞI YANLIŞ
Bir yere mi işçi alınacak o zaman git filanca partiden onay getir.
Bir meselen mi çözülecek git şu kişiyi bul sana yardım etsin.
Bu mantıkla yasalara ve gerçek hakları hiç sayarak ülkeyi bir yere taşıyamayız.Bakıyoruz. bir üniversite mezunu herkesle sınava girmiş büyük başarı kazanmış.
Gireceği bir işe en uygun kişi. Sen onun önüne siyaset engeli getirirsen halk arasında başarının sınav kazanmakla değil siyasilerin onayı ile oluştuğunu yaygınlaştırır toplum arasına nifak sokarsın.
Ülkemizde işe göre o işi en iyi yapacak kişilerin seçilmesi onlara kadroların açılması ülkemizin gelişmesinde en önemli kıstas olmalı.
Bugün durum böyle mi derseniz maalesef tamamen aksi durumla karşı karşıyayız. Adamın varsa işin de var .
Arkan sağlamsa o işe layık olmasınız da kadronuz hazır demektir.
EDİRNENİN ÖNEMLİ SORRUNLARINDAN BİRİ HARABE YAPILAR
Tarihi kent Edirne’mizin en önemli sorunlarından biri kentin eski yerleşim alanlarında bulunan, yıkılmaya yüz tutan, bir türlü onarılamayan eski tarihi binaların durumu oluşturmaktadır.
Bu konunun çözümü ne yazık ki mahalli yöneticilerimizi aşıyor.
Edirne gibi sit alanı çok olan, tarihi kentlerde mahalli yönetimlerin işleri gerçekten çok zor.
Anıtlar kurulunun izni olmadan bir çivi dahi çakamıyorsunuz.
Bakıyoruz Edirne’nin farklı mahallelerinde harabe durumuna gelmiş ahşap binalar var.
Bunlar Edirne’nin güzelliklerini engelliyor.
Bu konuda bilgisi almayanlar bu çirkinliğin sorumlusu olarak Belediyeleri suçluyor.
Tıpkı Selimiye yanındaki kazı alanı gibi.
Aslında burada sorumlu olan Vakıflar ve Anıtlar Kuruludur.
Onların onayı olmadan bu çirkinlikleri giderilmesi mümkün değil. Harabe binaların bazıları tescilli, onlar için bir işlem yapmak çok güç. Bir de tescilli olmayan çok miraslı harabe binalar var.
Onlar için bir çözüm bulunmalı.
Bu harabe binalar aynı zamanda akşamcıların mekanı halinde.
Halk böyle yerlerden geçmeye çekiniyor.
Buralarda oynayan çocuklar için de bu binalar büyük tehlike. Harabe binalara atılan çöpler oralarını mikrop yuvası haline getiriyor.
Yöneticilerimiz hangi yöntemle olursa olsun bi çirkinliklere çözüm bulmalı. Halkımız bazılarının başarılı bazılarının başarısız görünmesi için yapılan bu ayak oyunlarından bıktı.
Bu çirkinlikten hangi görüşte olursa olsun tüm halkımız etkileniyor.
Toplum bu çirkinliğe göz yumanlara çözümünü zarlaştıranlara artık dur, yeter demeli.
ÖZEL RESİM MERAKLILARI BASIN MENSUPLARININ İŞİNİ ZORLAŞTIRIYOR
Kırkpınar’da baktık, işini yapan haber yetiştirme peşinde olan basın mensuplarından çok fotoğraf sanatçıları var.
Kuşkusuz onlar da olmalı görevlerini yapmalı . Yalnız buralarda öncelik basın mensuplarının olmalı.Basın mensubu önünü kapatan fotoğraf sanatçısı sonucu istediği fotoğraf karesini alamazsa görevini yapmamış olur:
Fotoğraf sanatçılarının öyle dakik bir işi yok.
Önümüzdeki yıl yapılacak Kırkpınar etkinliklerinde buna bir çözüm getirilmeli. Eline bir makine alan Kırkpınar alanına girip fotoğrafçı geçinmemeli.
Bu Kırkpınar’ın güzelliğine yakışmıyor.Bir de yapılan müsabakada bir güreşçi galip geldiğinde bakıyoruz sahaya pehlivanı kutlamak için onlarca kişi iniyor.
Bunun da önüne geçilmeli.
Futbol sahalarında dahi yaşanmayan bu kaos artarak devam ederse Kırkpınar’ın özelliği ve güzelliği kalmaz.
Sanırım yetkililer bu kargaşayı önleyici ektin çözümler alırlar.