Bir toplumun uygarlıktaki gelişmişliği, medeni düzeyi halkının birbirinin fikirlerine saygılı davranmaları ile ölçülür. Bu hoşgörülü anlayış ilk olarak ülkedeki siyasiler arasında başlamalı. Ardından halkın tüm katmanları,toplum geneline yayılmalıdır. Ne acıdır ki,gerek siyasi partilerimiz gerekse halkımız arasında karşı fikirlere saygı, tahammül , hoşgörü anlayışı ülkemizde yeterli düzeyde gelişmiş değil.Özellikle halkın temsilcisi konumunda olan siyasi partilerimiz arasında sevgi, karşılıklı hoşgörü yok denecek kadar azaldı . Hiç. bir siyasi partili "yoğurdum ekşi" benim görüşlerim de yanlış olabilir gerçeğini kabullenmiyor. Bu sekter, tek yanlı, sadece kendi görüşü doğrudur anlayışımız demokrasimiz açısından da en önemli zaafı oluşturuyor. Demokrasinin geçerli olduğu ülkelerde olduğu gibi kutsal dinimiz de her zaman barış ve hoşgörüyü dostluğu savunur. Hal böyle. olmasına karşın yasa dışı girişiminin, halk arasında husumetin, düşmanlığın yayılmasının en büyük. etkeni hoşgörüsüzlüktür, ondan kaynaklanmaktadır.Ülkemizdeki adli vakalarda baktığımızda,yolda gölgesine bastığı, kendisine yan baktığı gerekçesiyle suç işleyen insanlarımız var. Toplumda var olan bu süregelen, anlamsız husumetin en büyük nedeni sürekli suç üreten, didişen siyasilerimizden kaynaklanıyor.

Halkın seçip kendilerini temsil etmek için parlamentoya giden, topluma örnek olması gereken kişiler dahi aralarında bir türlü anlaşamıyor. Onların da birbirlerinin fikirlerine tahammülü yoksa bunu halktan nasıl bekleyebilirler. Bir halk deyişi vardır" imam yellenirse cemaat daha fazlasını yapar" denir.

Bu durum toplum arasındaki uyumsuzluğu, hoşgörüyü, empatinin eksikliğini gösterir.

Her fikrin, iddianın tam doğru olamaması doğaldır. Her fikrin, savunulan görüşlerin içinde yanlışlıklar da vardır,bu doğaldır. Bu yanlışlıklar karşı fikirlerle tartışılacak giderilir. Bunu tanımlayan, özdeyişlerimiz vardır.

Bunun için "barika-i hakikat müsademe-iefkardan gelir" denir. Bu özdeyişle doğru fikirlerin karşı fikirlerle tartışılması sonucu gerçeğin ortaya çıkacağı ifade edilir.Ülkemiz halkında başta siyasiler olmak üzere bir türlü karşılıklı saygı hoşgörülü davranma anlayışı bir türlü gelişmiyor. Toplum suçlarının büyük bölümü de bu hoşgörü anlayışının yeterince yaygınlaşmamasından kaynaklanmaktadır.

----------------

SARHOŞTAN DELİ DAHİ KORKARMIŞ

Hikaye bu ya, bir beldede herkesin çekindiği, aklı kıt biri varmış. Bu kişi bir gün sabah namazında camiye gider. Bir meseleden dolayı cami imamına kinlenmiş. Namazın bitip cemaatı dışarı çıktığı, imamın camide ışıkları söndürüp son kontrolü yaptığı sırada imamın karşısına geçip "seni öldüreceğim" diye tehdit etmeye başlar. İmam çaresiz ne yapacağını şaşırır. Sonunda cami minaresine girip şetefeye kadar ulaşır. Akıl hastası da arkasından gelip yine aynı tehdidi tekrarlar. İmam son çare olarak akıl hastasından "bir ezan okuyayım ondan sonra beni öldür"diye ricada bulunur. Deli bu teklifi kabul edip "çabuk oku bakalım" der. İmam minare şerefinden ezan okuma makamıyla" yetişin komşular bu deli beni öldürüyor" sözleriyle yardım diler.Sabah namazı uyku saati olduğu için hocanın sesini duyan olmamış. Bu sırada meyhanede demlenip evin yolunu tutan sarhoş, imamın sözlerinin sabah ezanı sözleri olmadığını fark edip minarenin yanına geldiğinde imama "neler söylüyorsun imam efendi " diye seslenmiş. İmam can korkusuyla bir delinin kendini minareden atıp öldüreceğini söylemesi üzerine, akşamcı" sen o deliye söyle bana baksın" uyarısında bulunmuş. Şerefedeki deliye sarhoş" bak bu kararından vazgeç. Yoksa minareyi keserim ikinizde ölürsünüz" demesi üzerine deli öldürme tehdidinden vazgeçmiş.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.