Göç canlılar için sonsuz bir olgu. Yalnız kuşlar değil insanlar da irili ufaklı , açık gizli göç ederler. İnsan ve insanlık var olduğu sürece , amaçlar farklı olsa da göçü yaşamak zorunda kalmıştır.

İlkokul ya da ortaokul yıllarında tarih derslerinde duvara asılan Göç Yolları Haritası’nı anımsıyorum da… Atalarımız Ortaasya’dan kuraklık, susuzluk, açlık… yüzünden göç etmek zorunda kalmış ve yollara düşmüşler.

Başka coğrafyaları yurt edinmek zorunda kalmışlardır.

“Tanrım nasıl kesildi köpüren taşan sular,

Dağlar mı yassılaştı, ovalar mı delindi…”

Büyük göç olayından bu iki dize kalmış aklımda. Devamı vardı ama aklıma gelmedi.

Bir de bir efsane var. Asena adlı bir köpeğin yol göstermesiyle çıkılmış sıkıştıkları yerden.

Yaşamda aklımın ermediği çok olay var. Ancak, aklımın hiç ermediği tek olay: Hangi nedenle olursa olsun, insanın insanı yok etmesi. Öyle bir deyiş de üretilmiş zaten; “İnsanın insana ettiğini …”

İzmir’e gidip bir süre torunlarla haşir neşir olup geri dönmek de bir tür göç sayılmaz mı?

Zeytin ormanları o bölgeyi tümüyle kaplamış, hepsi de dallarını barışa uzatmış elele tuutşmak istiyorlardı sanki.

Yol boyunca Ege mavi gözleriyle bazen kendini gösteriyor, bazen da gözden kaybolup bir süre sonra yeniden kendini gösteriyordu. Ege kıyıları, bilindiği gibi körfez zengini.

Bu güzel yüzlü denizimize “Barış denizi” yaklaşımı nerden baksan, yerini bulmakta. Bir şarkıda “Gönlüm Ege’de kaldı “ dizesi unutulmazlar arasında artık, değil mi?

O uzayıp giden yollar dümdüz değil , otoyol çalışmaları yer yer sürse de sona doğru yol almış durumda.

Önce Kaz Dağları’nı (İDA) geçiyorsunuz. Altın aramalarının sürdürüldüğü bu dağlara ve canlılarına verilen zararlar yazmakla bitmemiş, o bölgede yaşayan köyler de sıkıntıya düşmüştür.

İDA’nın mitolojide yeri var. Ölümsüz tanrılar ve tanrıların tanrısı Zeus , bu bölgeyi mesken tutmuş.

O zamanlar kargalar da bembeyaz ve çok sevimli kuşlarmış. Zeus , eşlerinden birinin kendisini aldattığını duymuş. İzlemsi için kargayı görevlendirmiş. Sonuç ne olursa olsun canını almayacağı konusunda söz vermiş.

Karga,o eşi bir süre izledikten sonra dönmüş. Ama bir türlü gerçeği söyleyemiyormuş. Sonunda dedikodunun gerçek olduğunu söylemiş.

Çılgına dönen Zeus öfkesinden kabına sığmaz olmuş. Karganın canını almamış ama, onu kapkara ve cırtlak sesli bir kuşa çevirmiş.

Çanakkale Boğazı’nı eskilerine göre daha derli toplu, daha büyük feribotlarla daha kıa zamanda geçtik.

Bir süre sonra da Koru Dağları başlar. Ama o çok geniş ve bakımlı otoyolu geçmek artık zor değil, hatta zevkli.

Keşan, Uzunköprü, Havsa derken Yalnızca iki minaresi görünen görkemli Selimiye karşınıza çıkar.

Bu görüntü “Artık Edirnedesiniz” demekti

Yani Serhat Şehri Edirne’de…

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.