Mahalli seçimlerde göreve gelenlerin bazıları bakıyoruz. Zafer kazanmanın havasına girmişler.
Bu havaya kapılanlara muhtarlarımız da dahil.
Seçim bitince her şey bitmiyor.
Esas görev şimdi başlıyor. Hiç kimse 5 yıl koltuğum garanti diye sevinmemeli. Konuyu Belediye ve meclisler düzeyinde değerlendirdiğimizde, mahalli idarelerimiz ülkemizin bu ekonomik dar boğazında halkın yükünü hafifletecek girişimlerde bulunmalı.
Şu anda İzmir Belediye Başkanı ve Tunceli Belediye Başkanını bu alanda yaptıklarının benzerini neden Edirne’de gerçekleştirmeyelim.
Bölgemiz bir tarım bölgesi. Mahalli idarelerin bu konuda müdahil olup tarıma destek anlamında girişimlerde bulunabilirler.
Zaten Belediye Başkanımızın da bu konuda sözleri olduğu biliniyor.
Çarşı pazardaki pahalılık tüm kuruluşlarımızı bu konuda hareket etmeye zorluyor.
-----------------------------------
KÖYLÜ, PAZARA GETİREN OLMALI
Bu faaliyetlere mahalle ve köy muhtarlarımız da dahil edilmeli.
Köylerde halkımız ekmeği dahil tüm ihtiyaçlarını şehirdeki pazarlardan karşılıyor.
Aslında bir rahmetli hocamızın belirttiği gibi çiftçilerimiz pazardan götüren değil, pazara ürününü getiren konumunda olmalı. Ne yazık ki, köylerimizin bu geleneği yok oldu.
Köylülerimize neden bahçenize ihtiyacınız kadar ürün ekmiyorsunuz diye sorulduğunda genellikle” niye uğraşayım bu ürünler pazarda var hazır alıp kullanıyoruz” sözlerini yadırgıyorum.
Köylülerimizin ekmeği kendi imkanlarıyla sağlamaması, meyve sebze için pazara bağlanması ne kadar doğru olabilir.
Bazı bölgelerde, İsrail’de Avrupa’da saksılarda evin ihtiyacı olan ürünler karşılanıyor.
Bölgemizde çok uygun imkanlar olmasına karşın tüm halkımızın pazara bağımlı olması ihtiyaçlarını oralardan karşılaması çok düşündürücü.
Halkımızın klasik ürünler dışında meyve ve sebzeciliğe özendirilmesi konusunda mahalli yönetimlere, il genel meclisi üyelerimize ve muhtarlarımıza önemli görevler düşüyor.
Üretmeden tüketen bir toplum haline geldik.
Bu anlayıştan kurtulmalıyız.
Bazı bölgelerde olduğu gibi mahalli yönetimler bu konuda önderlik ederse ilimiz ekonomisine en azından aile ekonomisine katkı sağlamış olurlar.
Seçim rehaveti sonrasında bu önemli konular gündeme getirilmeli.
KÖY GÖRÜNTÜLERİ DEĞİŞMİYOR
Köylere yaptığımız ziyaretlerde köylerimizin fiziki görüntülerinin değişmediğine tanık oluyoruz. Köy bahçelerindeki düzensizlik yine çevre konusunda gerekli nizam intizamın sağlanamaması daha önceki yıllarda olduğu gibi şu anda da dikkat çekiyor.
Bu arada bahçeleri ve avluları düzenli olan, adete şehir görünümü kazanan köylerimizi tenzih ederim.
Yalnız bu tür de olan düzenli ,çevreye duyarlı olan köylerimizin sayısı çok az. Köylülerimizin yerleşim alanlarının daha düzenli hijyen olması gerekmez midir? Köylülerimiz kentlerde olduğu gibi park ve bahçelere özenmiyorlar mı?
Bu konuda köylülerimizin talepleri olmalı. Bu imkanlar sadece devlet katkısıyla sağlanmaz. Köylülerimiz de ellerini taşın altına koymalı.
Köylerimizde yapılacak çiçeklerle bezenmiş çimle kaplı bir park bahçeler neden olmasın.Bugün olduğu gibi köylerde avluların çevrenin düzensizliği yerini daha nizam intizamlı duruma gelmesi, köy halkı için de huzur getirecek görüntülerdir.
Köylülerimizin ailecek yaşamları oralarda geçiyor. Çevrelerinin uzun yıllardır devam eden düzensiz kirli ortam onları huzursuz etmiyor mu?
Köy avlularında, bahçelerinde ekili olan ağaçlara bakıyorum, adeta ormanda bir ağaç gibi, onlar aşılanıp budanmaları gerekmez mi?
Köylülerimiz bu düzeni sağlamada kendi imkanları dışında talepleri olduğunda bunu ısrarla yerine getirilmesini istemeli.
Artık şehir yaşantısı ile köy yaşantısını eşitlemek zorundayız. Ne acıdır ki, kış ayları olduğunda bazı köylerimizin yollarının çamurdan geçilmez durumda olmasının sorumluluğu o köyün muhtar ve ihtiyar heyetinden kaynaklanmaktadır.
Aslında bu ihtiyar heyeti sözü de değiştirilmeli. Köylerimizde artık gençler de görev alıyor. Onların bu konuda daha aktif olmaları gerekir.
Bir köyde yetişmiş biri olarak köylerimizin daha modern ve bakımlı olması özlemini çekiyorum.
-------------------
TEMİZ,DÜZENLİ KÖY YARIŞMASI YAPILMALI
Ülkemizde köylülerin ortak çalışmasını kapsayan imece kalktı, köylerin ortak hizmetlerinin tamamı devletten bekleniyor.
Bunun yanına köylülerimizin de bu hizmette katkıları olmalı” Rabbena hep bana olmaz” bir zamanlar en düzenli köy yarışması yapılıyordu.
Bu devam etmeli, köylülerimiz bu konuda birbiriyle yarış Halinde olmalı. Bu çağda köylerimize düzensiz caddeler, bakımsız avlular çevresi çöplerle kaplı yerler yakışmıyor. Muhtarlarımız da bu konuda önderlik etmeli
------------------------------------
DANYANIN EN TUHAF MAHLUKU
Akrep gibisin kardeşim,
korkak bir karanlık içindesin akrep gibi.
Serçe gibisin kardeşim,
serçenin telaşı içindesin.
Midye gibisin kardeşim,
midye gibi kapalı, rahat.
Ve sönmüş bir yanardağ ağzı gibi korkunçsun, kardeşim.
Bir değil, beş değil,
yüz milyonlarlasın maalesef.
Koyun gibisin kardeşim,
gocuklu celep kaldırınca sopasını
sürüye katılıverirsin hemen
ve âdeta mağrur, koşarsın salhaneye.
Dünyanın en tuhaf mahlukusun yani,
hani şu derya içre olup
deryayı bilmeyen balıktan da tuhaf.
Ve bu dünyada, bu zulüm
senin sayende.
Ve açsak, yorgunsak, alkan içindeysek eğer
ve hâlâ şarabımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak
kabahat senin,
— demeğe de dilim varmıyor ama —
kabahatin çoğu senin, canım kardeşim!
Nazım HİKMET
------------------------------------
FIKRA
ÖĞRENİM DEDİİN İŞTE BÖYLE OLUR
Ziraat Fakültesini yeni bitirmişti. Bir gün babası ile konuşma sırasında:
_” ne kadar iptidai usullerle modası geçen yöntemlerle çalışıyorsunuz,babacığım” dedi.
“ Eğer bu tarzda alışmaya devam ederseniz, mesela şu ağaçtan kilo elma dahi almanız mümkün olmaz”
Babası bu söz üzerine:
-“ Elbette alamayız oğlum bu ağaç elma değil armut ağacı”
--------------------------
ÖZLÜ SÖZ
Bilmediklerimi ayağımın altına koysaydım başım göğe ererdi./ İmam-ı AZAM