Kışı ortaladık bile. Ocak, yani büyük ayın bitmesine de az kaldı en azından. Cüce şubat ne yapar bilinmez. Mart, kazma kürek yaktırır mı o da bilinmezlerden. Zaman şaşmaz saatiyle bunları gösterecek ve yaşatacak her zaman olduğu gibi.

Karmakarışık günler yaşıyoruz.Hani derler ya it izi at izine karışti; öyle günler…

Ankara’da yani başkentimizde bile diz boyu kar, kış ve soğuk. Ankara bana, eskiden beri hep biraz soğuk gelmiştir. Yahya Kemal gibi oraya ne zaman gitsem bir an önce İstanbul’a dönmeyi özlerim sanki. Oysa devlet orda, parlamento orda. Ülkemizin beyni, yüreği bir kent. Bir bakıma da Atatürk’ün ve seymenlerin kenti. Aynı zamanda caddeleri sokakları ve aydınlarıyla da bir memur kenti.

Bir çok sanatçının barındığı, yaşadığı bir orta Anadolu kenti

Tanıdığım şairlerin bir bölümü de orda soluklanmakta ve üretmekte.

Mahmut Makal, Mehmet Aydın en çok tanıdıklarım arasında. Mehmet Aydın aynı zamanda Çanakkale Öğretmen Okulu’ndan edebiyat öğretmenim.(Artık ikisi de rahmetli)

Makal çok iyi bilinen, tanınan ünlü bir yazarımız ve eski köy enstitüsü çıkışlı.

Keşan-Önder gazetesinde okuduğuma göre bir ödül verilmiş kendisine.

Kendisiyle ilgili bir kitap yazılmış. Bir süre önce. Hüseyin Erkan dostumun yazısından öğrendim.YAKED Genel Başkanı Prof. Dr. Kemal Kocabaş (ARMAĞAN KİTAP) kaleme almış kitabı.Sevindim, mutlu oldum. Şair Uluğ TURANLIOĞLU (şimdi rahmetli) birine bir şeyler yapılacaksa, sağlığında yapılmalı derdi. Bu görüşe katılmamak olası değil elbet. M.MAKAL’ da neler yapılsa azdır. Yaşarken olursa elbet daha iyi olur, diye düşünüyorum. MAKAL ne düşünür onu bilemiyorum. Çünkü O Türkiye’dir…

Kış bu kez kulağımızdan çekmeye başladı. Şimdilik ortalık kar beyazı . Tıpkı benim saçlar gibi. Bembeyaz bakmak insanın gözlerini yoruyor. Ben öyle duyumsuyorum en azından. Yoruyor mu, kamaştırıyor mu? Ayırt edemiyorum. Bir yetkiliye fal mı baktırsam!

İyi mi olur diye düşünüyorum. Kimbilir belki,okuyup üfletsem daha iyi olur(mu?).

Baktım çocuklar yine kartopu oynamaya başladı. Ama buza çekince o da sona erdi.

Onları öyle çığlık çığlığa gördükçe yahu bunlar “kışın göbek taşında kartopu oynuyorlar” diye içimden geçiriyorum.

Yine saçmaladım galiba. Ama boş verin şu dünya bu ömür, saçmalıklar toplamı değil de ne allasen. Sonsuzluk ve çaresizlik yaşamanın özeti de bu olmalı,değil mi len Pıtırcık!

----------------------------------

Gençlerin askere gitmesi artık ve terör yüzünden korkulu bir rüya gibi oldu. Yıllar önce oğlu askere gidince anne arkasından şiir yazmaya başlamış. Tedirginlik ve gurur karışımı duygularını dizelere dökmüş. Demek ki yalnız giden değil en başta analar ve tüm yakınlar ve dostlar da tedirgin olmakta

Uzun bir şiir bu. Ama ben, ancak iki dörtlüğünü aktarabileceğim. Evladını asker etmek anaları bile şairleştirebiliyor anlaşılan. İşte

GÜZEL ASKERİM

Günler aylar yine kovaladı biri birini güz geldi

Çıktın geldin bir gece sevindirdin bizleri.

Saatler günler bitmesin istedi garip;geçiverdi beş gün

On dört kasım günü uçurduk seni

Uzak derken daha uzaklara gittin canım

Kısmet öyleymiş güzel askerim

Askerlik takvimi bitmek üzere canım

Yolculuk çanları çaldığı zaman

Ne olur gün bitmeden aydınlıkta gel

Daha iyi göreyim ışıklı yüzünü

Öpeyim tezkere almış günahsız ellerini

Öpeyim öpeyim yanaklarını güzel askerim

Annen GÖNÜL

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.