Gerek bu Korona Virüs tehlikesinin büyük kentlerde artış göstermesi  gerekse şehirlerde yaşamın gün geçtikçe zora girmesi   şehirlerdeki halkın köylere ilgisini arttırıyor.

Özellikle, son yılda, bu hastalığın gündeme geldiği sürede büyük kentlerde ikamet  edenlerden   daha ziyade  emekli olan vatandaşlar arasında köylerde hastalıktan uzak temiz havada  yaşamak isteyenlerin oranını arttırıyor.

İmkanı olanlar şehirlerdeki evini terk edip kentimiz dahil ülkenin kırsak kesimlerine prefabrik evler yaptırıp veya oralarda bulunan konuklarda yaşamlarına devam ediyor.

Bu hastalık devam ettiği sürece kentlerden köylere göçün artarak devam etmesi bekleniyor.

Şehirlerin sağlıksız ortamı, çarpık yapılaşma halkın şehirlere ilgisinin azalmasına neden oldu.

Sağlığın her şeyden önemli gerçeğini kabul eden vatandaşlar bir zamanlar terk ettikleri yörelere tekrar dönmeye başladı.

Bu  hastalıkla birlikte deprem korkusu  ülkemizde sağlıklı yapılaşmanın da yolunu da açabilecek, kentlere yığılmanın önünü kesecek. Bununla beraber kente göç nedeniyle ekilmeyen tarlalar ekilecek, kırsal kesimlerdeki topraklar daha verimli hale gelebilecek.

--------------------------

KEŞKE GERÇEKLEŞSEYDİ

Rahmetli Bülent Ecevit iktidarı zamanında “Köy-Kent” diye bir proje başlatmıştı Bunu, Ordu ili Mesudiye ilçesi gibi bazı yörelerde uygulamaya koymuştu. İktidar süresi yetmediği için bunu gerçekleştiremedi.

Eğer o proje gerçekleşmiş olsaydı,  bugünkü kentlerin varışlarla dolması önlenmiş olacaktı.

Köylerin nüfusları bugünkü gibi azalmayacaktı. “Köy Kent” projeleriyle şehirlere yapılan hizmetler köylere kadar gelecek, köylüler daha da kalkınmış olacaktı.

Tarım, bugün olduğu gibi ülke ihtiyaçlarını karşılamaz duruma gelmeyecekti.

Köylerin ihmal edilmesi toprağı ile geçimini sağlayamayan kırsal kesim insanları devletten de gereken desteği bulamayınca toprağından koparak büyük kentlerin varoşlarında sanayi işçisi oldu, Bulabiliyorsa asgari ücretle hayatını sürdürmek zorunda kaldı.

Bu ölümcül hastalık tehlikesi, ekonomideki açmaz dar gelirlilerin kentlerde yaşamasını zorlaştırdı

Bakıyorum, Trakya’nın ilçelerinde köy meralarında şehirden gelip yerleşen insan sayısı gün geçtikçe artıyor.

Şimdi üretimden uzak yaşayan  bu kesimler oralarda kalıcı hale gelince bölgemiz tarımında,  sebze ve meyvecilikte üretim de gelişecek.” Bir serencam bin nasihatten iyidir” diye  bir özdeyiş vardır.

Ülkemizi ve dünyayı saran bu illet toplumda şehirden köye dönüşü de hızlandıracak gibi, görünüyor.

Köyleler de zamanla kendilerinden uzaklaşan komşularına yeniden kavuşacaklar .

Böylece, köylerimiz yeniden eski güzelliğine kavuşacak. Köyler sadece yaşlıların kaldığı,  şehre göç edenlerin sadece bayramdan bayrama geldiği görüntüden kurtulmuş olacak.

---------------------------

BAYRAKLARIN DÜZENLİ ASILMASI SAĞLANAMAZ MI?

Ulusal Bayram günleri geldiğinde vatandaşlar işyerlerine  bayrakları düzensiz bir .şekilde adeta çamaşır asar gibi asıyor Evlerde de durum bundan farksız .Milli sembolümüz olan bayrağımızın asılmasına bir düzen gerekmez mi?

Komşumuz Yunanistan ve Avrupa ülkelerinde ev ve işyerlerine asılan baraklarda bir düzen ve intizam var.

 O ülkelerde  bakıyoruz, caddelerde ve evlerde asılan bayraklar aynı boyda ve düzenli bir şekilde asılmış. Konutların ve işyerlerinin bayrak asılabilecek yerleri var.

Sadece oralara  bayrak asılıyor.Bizde olduğu gibi bayrağı herkes istediği gibi adeta çamaşır asar gibi asmıyor.

Bu caddelere ayrı bir güzellik getiriyor.Milli duyguları pekiştiriyor.

Edirne’de Saraçlar Caddesine ve diğer caddelerimize baktığımızda bayrakların bazen camlarda bazılarının ise   düzensiz   lalettayin asıldığını görüyoruz :

 Belediyemiz caddelerde asılan bayrakların düzenli bir şekilde asılması için bir uygulama başlatamaz mı?

--------------------------------------

FIKRA

BİZİM ARKADAŞ BÖYLESİNİ ANLAR

Bektaşi bir gece mezarlıktan geçerken eski arkadaşlarının birinin mezarının önünde nara atmış.

Bunun üzerine  güvenlik ekipleri Bektaşi’yi yakalayıp karakola götürmüşler.

Sorgulamada:

“ Kendisine orada  ne yapıyordun” diye sormuşlar.

 Bektaşi.

 “Fatiha okuyordum” demiş

Komiser:

“Vay sen nara atarak mı Fatiha okuyordun” dediğinde

“hayır ama” demiş Bektaşi “mezarda yatan arkadaş böylesini anlar”

  

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.