Yuvarlak ve mavi portakalın başına gelmeyen kalmamış…

Doğal afetler,

Savaşlar,

Kıtlık,

Göçler,

Salgınlar…

Doğal afetler deyince en başta depremler akla gelmekte. Yanardağ parlamaları, seller, yangınlar… Depremler diğerlerine göre daha ürkütücü, can alıcı ve maddi manevi yıkımlar yaşatmış Diğerlerine göre daha sık ve yıkıcı olanlar canlıları alıp götürmüş. Kurtarma çalışmalarına rağmen büyük kayıplar yaşatmış insanlara.

Ülkemiz deprem bölgesinde. Ona göre dayanaklı binalar yapmak gerekirken; çürük, hileli, ve dere yataklarına dikilen konutlar acıları ve sayıları çoğaltmış hep.

Biz çocukken yaşanan Erzincan depremi acılı şarkılarla uzunca zaman yaşayanları üzüp durmuş, yıllarca. Bu gün bile unutulmuş değil.

Bölgemizin deprem bölgesinde olduğu bilim adamlarınca saptanmış. Yerin yada toprağın altındaki fay hatlarının haritaları bile çıkarılmış. Ancak bu afetin ne zaman kapımızı çalacağı her şeye rağmen bilinemiyor. Yapacağımız en önemli şey ona göre önlem almak, sanıyorum. Çünkü bu afeti yok etmek mümkün değil…

Bazı yanar dağların patlaması ve lav-ateş püskürtmesi olayı da yaşananlar önemli felâketlerden… Yanlış anımsamıyorsam yıllar önce İtalya’nın Pompei kentinde patlayan yanardağ tüm kentin yok olmasına neden olmuştu. Zamanın en büyük şehirlerinden biri.

Seller ve yangınlar da can alıcı ve can sıkıcı. Özellikle orman yangınları bir çok bitkiyi ve börtü böceği küle çevirmekte. Doğanın ciğerleri yok olmakta böylece. Biz insan olarak doğayı korumak ve kollamak ve onunla iyi geçinmek zorundayız. Bu bilince ulaştık mı pek belli değil.

Ulaşmış olsan felâketlerin en azından bir bölümü yaşanmazdı. En basiti hava kirliliği, değil mi?

Nuh Tufanı’ndan beri seller yaşantımızın bir parçası olmuş hep. Barajlar, göller, göletlere… rağmen. Kentimiz bu olayı yıllarca yaşamış. Gün gelmiş Meriç Arda kabına sığmamış ve taşmış. Kentin Karaağaç’la ilgisi zaman zaman da olsa kesilmiş. Bağ bahçe, bina talan olmuş. Neyse yeni girişimler sanırım bu olayları önleyecek…

Savaşların doğa ile ilgisi olsa bile genellikle insan kökenli. Türlü nedenlerle oluşan anlaşmazlıklar, ırk inanç ve çıkar… gibi nedenlerle oluşan savaşlar tarih boyuca hep olmuş, birbirini tanımayan insanlar, özellikle gençleri birbirine kırdırmış nice canlar yok olup gitmiş. Ve insan var olduğundan beri sürmüş bu iş. Günümüzde bile ne yazık ki sürmekte. İnsanların hırsları, gözleri doymaz çıkarları… uğruna nice kanlar akmış, nice şehitler verilmiş. Yıllar süren inanç uğruna Haçlı Savaşları yaşanmış, otuz yıl yüz yıl süren savaşlar çile üstüne çileye dönmüş, acılar, kederler çekilmiş; gözü yaşlı anaların acıları ayyuka çıkmış. Oysa insan bir ömrü insan gibi yaşamak için yaratılmış. İnsan Hakları Bildirgesi imzalanmış ama kıyım ve kıyam bitmemiş. Bu dünyanın değil insanların en büyük yanlışı belki de.

Bir tek bizim kurtuluş savaşımızı makul ve mantıklı karşılamak olası kanımca; ve benzerleri. Başkalarını canına, malına kıyarak büyüyeceklerini sananlar eninde sonunda hüsrana uğramışlar hep ama ders alan olmamış. Dolduruşa gelenler, beyni yıkananlar kullanılmış, güçsüzler kullanılmış ve harcanmış… B

İnsanlar bir türlü şu bilince ulaşamamış.Tüm insanlar ölümlü. Bırakın bir ömürcük insan gibi yaşasın. Mutluluğu ve huzuru yaşarken tatsız.

Kıtlar da az yaşamamış bu kavanoz dipli. Olayda doğanın suçu var mı? Anlamakta güçlük çekiyorum. Ancak yine insanların suçu daha çok diye düşünmek istiyorum.

Yokluk ve kıtlık insanların göç etmelerini zorlamış… Orta Asya’dan göçler en büyüklerinden olmuş, Orada yaşayanlar, dünyanın dört bir yanına göç etmek zorunda kalmışlardır.

“Tanrım nasıl kesildi köpüren taşan sular/Dağlar mı yassılaştı ovalar mı delindi…”

İşte bu iki dizesini anımsayabildiğim şiir o olayı anımsatmakta.

Gelelim salgınlara..

Çünkü şu günlerde o günlerin içindeyiz. Çin’den‘ başlayan ve ölümlere neden olan Korona-virüs kısa zamanda dünyaya yayılmış, girmediği ülke hemen hemen kalmamış. Ülkemiz çok iyi korunmuş; ancak son günlerde birkaç olay görülmüş…

Şu anda dünyanın tümü panik içinde. Fazla büyütmemek sanırım iyi ama koruyu önlemler almak ve gerekir. İyice boş vermek de akıl dışı sanıyorum…

Daha uzatsam uzar ama anlasız olacak.

Son olarak şunları söyleyebilirim:

Doğa ile barışık olmak bizim için önemli. Dünyaya bir gelen tüm insanlar kim ve ne olurlarsa olsunlar bir ömrü insan gibi, insanca yaşamalı… Her canlının en doğal hakkı budur. Bu yaradılışın özünde vardır…

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.