Martılar kuşları (Üveyik, Güvercin, sığırcık,serçe) yemeye başlamış. Bir yerel gazetede okumuştum böyle bir haber.  Yogoslavya’nın oralarardan  yıllar önce gelen bir çift martı, çoğala çoğala, ve nehirleri mesken tutup bu günlere gelindi. Oldukça çoğaldılar yani. Nehirlerde balıkla doyamayınca,  bu duruma düşmüşler. Yani Edirne zaman süreci içinde “Martılı kent “ olma konumuna geldi.

                Bu görünüşüyle güzel kuşlar göç etmezler ve daha çok deniz kenarlarında yaşarlar. Kıyıya vuran deniz canlılarıyla doyunurlar. Belki de etleri yenmediği için boyuna çoğalırlar. Yolcu gemilerinin çevresin de uçuşarak atılan simit parçalarını havada kaparlar. Güzel görüntüler oluşur böylece. Yaşayanlar  bilirler. Öğretmen okulunu Çanakkale’de okuduğum için, zaman zaman  Kordon boyuna uğrar bir banka oturarak, hem denizi, hem geçen gemileri, hem martıları…zevkle izlerdim. Martılarla sanırım ilk kez orada tanışmıştık. Gidip gelen feribotları izlemekte ayrı bir  güzellikti.

                Bir de yerleşim birimlerinde yaşayan, atıklarla ve artıklarla beslenen hayvanlar var. Bilindiği gibi bunların başında kediler ve köpekler gelir. Bazı kuşları da unutmamak gerekir. Serçeler, üveyikler, güvercinler, sığırcıklar ve kargalar, kırlangıçlar…

                Kargalar  da göç etmez, eti yenmez türdendir. Onun da türleri var. En başta saksağanlar.

                İlkokulda sanırım bir manzume vardı: “karga karga gak dedi/Çık şu dala bak dedi/ Çıktım baktım  o dala/Bu karga ne budala…” Bu kuşların tilki ve peynir öyküsü de çok ünlüdür…

                Yani karga aptal ve çirkin bir kuş diye lanse edilirdi.

Çirkinliği konusu tartılabilir. Ancak, aptal olduklarına katılmıyorum.

                Bizim Vizedeki evin çatısında karga yuvaları vardı. Çocukluk diyelim arada bir tavana çıkar yuvalarına bakar, bazen da bozardık yuvalarını. Yuvayı bir görseniz, şaşarsınız. Dallardan oluşun kocaman bir yuva içinde tüyler, yani çok rahat ve sıcak; Yumurta ve yavrularını bu yuvalarda korurlardı.

                Şimdilerde betonlaşma olayı başlayınca kavak ağaçlarının en tepelerine yuva yapıyorlar.

Onlar ve diğer kuşlar genellikle ürün artılarıyla doyunurlar. Tarlalara  uğrayıp ne buldularsa çöplenirler. Bir gözlemimi daha anlatayım aptal olup olmadıklarına siz karar verin. Çalıştığım yıllarda okulun bahçesinde nefeslenirdik. Bahçemizde, sonradan kesilen bir ceviz ağacı vardı. Cevizler olgunlaşıp kabuk bağladığında kargalar hiç eksik olmazlardı ağaçta. Bir gün otururken gözüm takıldı birine. Ağaçtan cevizi gagasına aldı ve binanın en yükseğinden pat diye bıraktı. Yerler beton olduğu için ceviz kırıldı. Karga hemen indi ve kırık cevizin içini yemeğe başladı. Eğer oradan gelip geçenler varsa cevizi çatıya çıkarıp gagasının da yardımıyla içini boşaltı verirdi.  Birkaç kez de yolculuklarda yeni ekilmiş tarlalarda sürüler halinde beslenirlerken görmüştüm.

                Kedi köpek konusunda yazacaktım ama yerim dar. Ancak şunu söyleyebilirim: Tüm hayvanlar doğal  koşullarda yaşamalı ve korunmalıdır.Aşırı ilgi ve sevgi onlara zarar verebilir..

                Kedilere bir bakın, hepsi tombullaştı,bıraktığınız her şeyi beğenmiyorlar. Ekmeğe bile nazlanıyorlar. Köpekler daha çok evlerde ve baş köşelerde. Arada gezintiye çıkarılmaktalar.İyi güzel de

Caddelere, yaya kaldırımlarına boşalıyorlar bazıları. Görüntü kirliliği ve kokular oluşuyor. Hoş mu sizce?  

                Hayvanları koruma dernekleri bana kızabilir, kızmasınlar… Çünkü her türün kendine özgü bir yaşam biçimi  ve ortamı vardır. Onları kendi yaşamlarından koparmak doğal olamaz.

                Yine yerel gazetelerde görmüştüm. Bilmek kaç tane köpek kaybolmuş. Nasıl kaybolmuş anlamadım, doğrusu.

                Kedi köpek evleri iyi bir yöntem de nasıl korunabilecek. Bilmiyorum.

                Tüm kuşlar ve hayvanlar ,yani tüm canlılar doğal dengenin bir parçasıdır.Ve hepsi ayrı ayrı önemlidir.

                Köpek gezdirenlerin bir yaklaşımı da can sıkıcı. “Bir şey yapmaz , korkmayın! “ deyişleri. Yahu hayvan bu; ne zaman ne yapacağı belli mi olur? Apartman daireleri onlara göre değil, diyorum.

                Ve “Kuşlar mıdır onlar, alemlerimizden sefer eyler…”

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.