Ekonomik zorlukların yüksek olduğu halkın geçim sıkıntısı ile boğuştuğu bir dönemden geçiyoruz.
Nerede bir kişi ile konuşsanız o anda geçim sıkıntıları gündeme geliyor.
Bundan halkın büyük bölümü rahatsız.Bazı aileler çocuklarına iş bulamamasından, gençlerin ailesinden harçlık istemesinden utandığından yakınıyor.
Özellikle küçük ,işyeri sahipleri ise ekmek kapılarının kapandığından, biriken borçları nasıl ödeyeceğinden şikayet ediyor.
Kısaca halka bir dokun bin ah işitiyorsunuz. Toplum dert küpüne dönüşmüş durumda .
Bir de evde kapanıp kalmanın stresini de ekildiğinizde halk evlerinde hapishane hayatı sürüyor.
Bunu, insan psikolojisinde yapacağı tahribatın faturasını sağ kalırsak önümüzdeki yıllarda ortaya çıkacak.
Bu dönemde hastaneye başvuranların çoğunun bu bunalım sonucu olduğu uzmanlar tarafından ifade ediliyor. Kolay değil, bir yıldan bu yana bu ölümcül mikropla cebelleşiyoruz.
Bu konuyu bilen bilmeyen televizyonlarda konuşup halkın sıkıntısının daha da artmasına neden oluyor.
Bu mikrona çare olacağını iddia edenler ekranlarda boy gösteriyor.Bu arada her gün yüzlerce insanımız yaşamını yitiriyor.
Bu ölüm bir başka ölüme de benzemiyor.Yakınları ölenin yanına dahi yaklaşmıyor. Kimsesiz ölüler gibi defnediliyor.
Tüm bu olumsuzluklar insanlarda travma yaratıyor. toplumumuz evlerinde nasıl vakit geçireceğini şaşırıyor.
Evlerde uzun saatler geçmek bilmiyor.Ben evde daha önceleri okuduğum kitapları bir kez daha okuyorum.Zamanın çabuk geçmesi için en iyi yol kitap okumak ve insanlara moral verecek komik filmleri seyretmek.
Eğer haberlere ve sağlıkla ilgili programlara takıldığınız takdirde sıkıntılar bir kat daha artıyor.
Gelecek günlerdeki belirsizlik son bulmadığı sürece bu sıkıntıyı çekmek zorundayız.
Özellikle yaşamının son yıllarını geçiren yaşlılar için bu günler daha da dayanılmaz oluyor.
Bu illetin sorumlusu olarak adeta yaşlılarla gençler gösteriliyor En çok evde kalma uygulaması onlara yapılıyor . Şimdi toplu araçlara da binmeleri engellendi çileleri daha da artmış oldu.
Bu çilenin son bulması için aşı bekleniyor. O da geciktikçe gecikiyor.
O da soruna çözüm olmazsa ölmeden mezara gireceğiz .
O zaman vay halimize.
------------------
ÇARE ARAYAN YOK
Halk bu denli sıkıntı içinde olmasına karşın bakıyoruz siyasilerimiz buna çare bulma yerine birbirine laf yetiştirmeye çalışıyor.
Kahve muhabbetinden farkı olmayan siyasi polemikler halkı canından bezdirdi.
Bunu ne düzeyde olduğunu merek eden politikacılar şöyle bir halkın atasına katılıp konuşulanlara tanık olsunlar kendileri hakkında nelerin konuşulduğunu dinlesinler.
Halk siyasetçilerden boş laf değil, bu günlerde biriken sorunlarına çare bekliyor.Bu sıkıntı devam ederse canına kıyacak düzeye gelen insanların olmasına şaşırmamak gerekir.
Evine ekmek dahi götürememenin sıkıntısını ancak yaşayanlar bilir.Bu dönemde aile kavgaları artıyor.İnsanlar geçim derdinden sinir krizi geçiriyor.Halkın bu çilesini siyasiler vakit geçirmeden duymalı ve çare yollarını aramalı.Yoksa bu sonunda onların başına patlar.
------------
FIKRA
O KADARLA DA KALMAMIŞ
İki palavracı karşı karşıya geçmişler konuşuyorlarmış.
Söz dönüp dolaşıp hava soğuklarının şiddetine havaların çok soğuk olduğuna gelmiş.
Palavracının biri ”bizim memlekette kış o kadar uzun sürerdi ki, tam 12 ay aralıksız devam ederdi.”
Bunu duyan öteki palavracı dayanamamış.
“O da bir şey mi canım” diye cevap vermiş:
“Sen gel de bizim memleketteki kışı gör.tamamı tamamına 12 ay sürer hatta bazı yıllarda o kadarla da kalmaz.sene yeterli olmaz da,yeni gelen seneden de ödünç alırdı.”