Dünyada  demokrasinin geliştiği medeni ülkelerde  yasalara halk sahip çıkıyor.

Bir eksiklik gördüğünde “ bana ne” demeden bunu ilgili yerlere iletiyor. Birini hakkına müdahale etmeden sadece ,ihlal edilen yasalara sahip çıkmak bazılarını dediği gibi muhbirlik eski ifadeyle müzevircilik değildir.

Yasaları uygulayanlar her ihlali göremez,.halkın bu aksaklıklara duyarlı davranmasıyla   orada yasa tanımazların oranı azalır.

Her an  yaptığı yasa ihlalinin devlet yetkililerine iletileceği korkusuyla yasa tanımaz  anlayışı son bulur.

Avrupa’ya giden gurbetçilerden o ülkelerde yasaların nasıl taviz vermeden uygulandığı konusunda  konuşmalarına tanık olduk.

Bu kurallara uyma alışkanlığı kazanmamış gurbetçiler zamanla tıpkı o ülke insanları gibi yasalara uyma alışkanlığı kazandı.

Bizde bu durumu, yasa ihlallerini duyurmayı ,birini ihbar etti şeklinde tanımlayanlar var .

Yasa ihlallerine karşı göz yumulması, orada yasaları uygulanamaz hale getirir. İzmir depreminde bunun örneklerine de tanık olduk.

Bir apartmanda kolonların kesildiğini gören o  konutta ikamet eden bir vatandaş bu durumu yetkililere iletmek istediğinde buna komşulara karşı çıkmış nedeni şu:

 “Şikayet edersen biz evsiz kalabiliriz onun için böyle bir girişimde sakın bulunma” diye uyarılmış.Bunun sonucu ortada.

Eğer alt katta olan kolonların kesilmesi sonrası gerekli önlemler alınıp, bunlar tüm konutlara yayılmış olsaydı belki bugün İzmir’de yaşanan acı tablo yaşanmayabilirdi.

--------------------

EDİRNE’DE SIKI KONTROL YAPILMALI

İzmir’de yaşanan dram herkese uyarıcı olmalı.

İşyerini genişletmek veya evinde farklı dekor yaratmak için duvarları ve kolonları  kesenlerin kentimizde de olmadığını kim garanti edebilir.

Yarın Allah esirgesin olası bir depremde İzmir’de yaşanan facia  burada da yaşanmaz mı?

Evlerinde binayı tehlikeye atabilecek değişikliği yapanlara hoşgörü ile yaklaşılmamalı, bu kişiler “ ev benim istediğimi yaparım” anlayışında olamaz

Unutulmasın ki, bir kişinin hatası o binada oturanların hayatını tehlikeye atabilir.İzmir’de de bunun etkili olduğu söyleniyor .Yapılan inceleme sonunda bu ortaya çıkacaktır.

Apartman yöneticileri veya muhtarlıklara gelen duyumlarda   konutlarda yapılan ,halkın yaşamını tehlikeye atacak girişimlere anında müdahale edilmeli.

Konutlarda yapılacak sıkı denetimlerde bina tadilatı yapanlar binayı tehlikeye atanlara gerekli yaptırımlar uygulanmalı.

-----------------------------

İSTEMEKTE HAKSIZ MI?

İlimize gelen turistlerin en zorunlu ihtiyaçlarından bir tuvalet sorunu .

Bu ihtiyacı olan turistler köşe bucak tuvalet aramak zorunda kalıyor. Bu tuvaletlerde görevli olanlar da Edirne insanına has saygı donanımında olmalı.

Gelen turistlere ne kadar iyi muamele edilirse bunu Edirne turizmine katkı olduğunu unutmayalım.

Bazı tuvalet görevlilerinin yaptığı gibi, sıkışarak tuvalete giren turiste” parayı peşin vereceksin” diye ısrarcı olunmamalı.

Bir başka önemli konu da Edirne’deki tuvaletlerin alaturka dediğimiz cinsten olması Edirne’ye gelen yaşlı turistler buralarda ihtiyaçlarını gidermede zorluk çekiyor. Tuvaletlerde bir bölümün oturaklı tuvalet olması onlara kolaylık sağlayacaktır.

Bazı  tuvalet görevlilerinin oturaklı tuvaletlerde “çok su harcanıyor” diye oralarını arızalı gösterip kapattıklar şeklinde duyum var.Buna izin verilmemeli .Gelen misafirlere en iyi hizmeti vermek zorundayız.

Belediye ekipleri bu konularda asık sık denetim yapmalı.

-------------------

BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ?

İLK GAZOZU 1890 YILINDA İÇTİK

Ülkemizde ilk gazoz Mısırlıoğlu gazozuydu.

Gazoz ve maden suyu 1890 yıllarında yurdumuza dışarıdan getirilip tanıtıldı Gazoza halkı gösterdiği ilgiden yararlanan Niğdeli açıkgöz bir işadamı olan  Alaksandr Mısırlıoğlu, Fransa ya gidip  gazoz yapım araçlarıyla  Türkiye’de gazoz yapma hakkını satın aldı.

İlk gazoz yapımevi Kadıköy’de Alşaksandr ve Pandeli Mısırlşıoğlu, Leon Şor ve Ligor Bazlamacıoğlu adında dört ortak tarafından işletmeye açıldı.

Böylece Türkiye de ilk gazoz  Mısırlıoğlu adcıyla satışa sunuldu. Bunu 1908 yılında Hürriyet ve  Hasanbey adlı gazozlarla, 1917 yılında beyaz Rusların çıkardığı Neptün markalı gazozlar izledi.Gazoz şişeyle olduğu gibi  sifon adıyla bilinen gezici el arabalarında bardakla  da satıldı.

----------------

FIKRA 

ERZURUMLU TIRAŞI

BİR Erzurumlu İstanbul’a geldiğinde berbere gider,sakal tıraşı olacak…

Berber fırçayı sabunla köpürtürken adam berbere müdahale eder:

“Ben Erzurumluyum ahbap ,sabuna köpüğe gerek yok.”

Kuru kuruya tıraş olup kalkar.

Sıradaki de Erzurumluymuş gibi koltuğa oturunca  o da fiyakasını bozmaz:

Ben de Erzurumluyum sabuna köpüğe gerek yok” der.

Berber kuru kuruya tıraşa başlar.

Bizimkinin canı fena halde yanar ama serde erkekli var sesini çıkarmaz. Fakat tıraşın yarısına gelince dayanamaz:

“Berber efendi, sen yüzümün bu tarafını yine köpükle ; ben zaten Erzurum’un içinden değilim”  

 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.