İdlip’te meydana gelen hain saldırı sonucu 34 askerimizin şehit olmasından sonra Türkiye de haklı olarak yıllardır beslediği Suriyeli ve farklı ülkelerden gelen mültecilere sınır kapılarını açmak zorunda kaldı.
Bu haberi duyan farklı ülkelerden Türkiye’ye gelen mülteciler Avrupa’ya gitme hayaliyle hudut kapılarına akın etti.Türkiye’de en çok mülteci akınına uğrayan il, İpsala sınır kapısıyla birlikte Avrupa’ya dört gümrük kapısı olan Edirne oldu.
Bu kış gününde çoluk çocuk umut yolculuğuna çıkan mülteci kafileleri sınarı geldiklerinde umutları son buldu.
Yunanistan ve Bulgaristan Mültecileri almamak için gerekli önlemleri almıştı. Hayal kırıklığına uğrayan sefil ve perişan durumdaki insanlar iki ülke sınırları arasındaki tampon bilgeye yığıldı.
Bu insanlar oralarda yaşamlarını nasıl sürdürecek.
Sınırın her iki yanındaki ülkeler “ Burası benim toprağım mülteci girişine izin vermiyorum” diyecek.
Bu insanlar soğuk kış günlerinde nasıl yaşamlarını sürdürecek. Bu arada sürekli sınır boylarına akın eden mülteciler Edirne için ne gibi sorunlar yaratacak binalar bir an önce gündeme gelip gerekli önlemler alınmalı. Edirne sokakları mültecilerle dolu bunlar kimler, yarın bir hırsızlık vakası ve adli vakalar olduğunda bu durum emniyet güçlerinin işlerini zarlaştırmaz mı?
-------------------------
EN BÜYÜK TEHLİKE HASTALIK
Dünya’da ölümcül bir hastalığın kol gezdiği bir dönemde bakımsız ve sağlıksız olan bu sefil insanlar hastalandıkları zaman onlara kim sahip çıkacak?
Sağlık ve yiyecek ihtiyaçları nasıl karşılanacak. Bu ihtiyaçları Edirne’nin karşılaması mümkün değil.
Mültecilerin yanlarında hasta ve çocuklar var.Tampon bölge denilen dar alanda mülteci sayısının artmasıyla burada mahsur kalan insanların ihtiyaçları nasıl sağlanacak.
Birleşmiş milletler konuya el atıp bu insanların sorununa çare arayacak mı? Türkiye’nin dört bir yanındaki hudut kapılarında Avrupa hayali ile yola çıkar insanların bu macerası nereye kadar devam edecek.
Türkiye “Ben sınır kapılarını açtım diye kapıdan dışarı çıkmalarına izin veriyor.Komşu ülkeler” Ben onları ülkeme sokmam” diyor. Bu durumda işin içinden nasıl çıkılacak.Mültecilerin sayısı milyonları aşabilir. Aslında medeni olarak bilinen, insan haklarına bağlı Avrupa ülkeleri bu insanlara sınır kapılarını açarak onları paylaşabilirler. Böylece en büyük ihtiyaçları olan iş gücü, İstihdam sorununu da bu insanlarla en iyi koşullarda çözmüş olurlar. Önümüzdeki günler ne gösterecek bekleyip göreceğiz.
-----------------------------------
EDİRNE TİCARETİNİ DE OLUMSUZ ETKİLEYEBİLİR
Mültecilerin hudut kapılarına akın etmesi Edirne esnaflarının durumunu da olumsuz etkileyecek.Şehrimizin gelirinin önemli bir kesimini karşılayan Yunan ve Bulgarlar bu ne olacağı belirsiz kaos ortamında sınırlardaki nasıl şehrimize gelip alışveriş yapacak?
Bu mülteci sorununun komşu ülkeler arasında gerginliği artırmasının faturası ne yazık ki en çok Edirne’ye çıkar.
Edirne halkı bundan en çok zararı görür.
Temennimiz o ki, bu perişan durumda olan yersiz , yurtsuz insanların sorun kısa sürede çözüme kavuşur, bölgemiz ve ülkemiz huzura kavuşur.
Durum böyle mültecilerin sınır boylarına yığılmasıyla devam ederse. Bu insanların sağlık ve barınma sorunları ne olacak?
Ülke sınırlarının yakınında toplanan bu sefil insanların ihtiyaçlarını karşılama faturası acaba bize mi çıkacak?
-----------------------------------------------
EDİRNELİLİK HİZMETLE ÖLÇÜLÜR
Bugüne kadar, imkanı olmasına karşın Edirne için hiçbir yararlı hizmet yapmamış, sadece laf üreterek Edirneli geçinen sermaye sahibi kişilerden bu kente hayır gelmeyeceğini gün geçtikçe daha iyi anlamalıyız .
Şöyle bir arşivleri karıştırıp araştıralım, kentimizde Edirneli olmakla övünüp kente iş imkanı sağlayan, şehre istihdam yaratan, sermayesini bankalarda değil bu yönde kullananların sayısı bir elin parmakları kadar olmaz.Hiç bir istihdam yaratmadığı halde odalarımızda görevli olanlar var.
Edirneli olmak için “Sadece ben bu kentliyim burada doğdum bu bana yeter “demekle Edirneli olunmuyor.Bu kentin gelişmesi konusunda herkes gücü oranında bu tarihi kente hizmet vermeli.
Kendimiz bugüne kadar ihmaller sonucu, ve gerekli desteği alamaması sonucu layık olduğu yerde değil.
Anadolu’nun daha önceki yıllarda Edirne’nin çok gerisinde olan kentlerimiz gelişmişlikte bizi bugün kat kat geçmektedir..
Bunu nedenlerini araştırmalıyız. Keşan ilçemizde dahi aile şirketleri ile sağlanan iş imkanları Edirne’den fazla. Öyle sanıyorum bir süre sonra Edirne’yi de geride bırakacak.
Vilayet merkezi ve sayısız imkânlar olmasına karşın Edirne ekonomisinin istikrarlı olduğunu söyleyemeyiz. Eğer Trakya Üniversitesi olmasın Edirne sıradan bir kasabaya dönecek.
Bunu ifade etmekle kara mizah yapmak amacında değilim .Anadolu’nun kasaba seviyesindeki illerinin bizi geride bıraktığını gördükçe üzülmemek elde değil. Hamasi nutuklarla tarihin güzelliklerine sığınarak Edirne’nin bu konudaki avantajlarına sığınarak kalkınma sağlanamıyor.
Gazete arşivlerini karıştırıyorum siyasilerimizin ve meslek kuruluşlarımız temsilcilerinin yıllardır, Edirne’nin kalkınması için sunduklar reçete birbirinin benzer nitelikte. Kentin güzelliklerine sığınarak kalkınacağımızı sanıyoruz “Bu güzelliklere bir katkı da sen yap ortak çaba gösterelim” dendiğinde ortada kimseyi bulamazsınız.
Rahmetli hemşerimiz Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ı makamında ziyaret ettiğimde Edirnelilerin kendisine sahip çıkmamasından yakınmış ve ziyaret için gelen hemşerilerinin ya bir tayin veya birbirini şikayet amacıyla geldiklerini, Anadolu insanları gibi bir proje hazırlayıp gelme alışkanlığı kazanmadığından yakınmıştı.
Gerçekten haklıymış. Bakanlığı döneminde Edirnelilerin birlik beraberlik içinde olup bakanlık imkânlarından yararlanma fırsatı olmasına karşın bunu gerçekleştiremedik.
Rahmetli Unakıtan her konuşmasında Edirnelilerin kendi bakanlığı dönemini değerlendirmeleri konusunda uyarılarda bulunmuştu.
Aynı şekilde Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlunun da değerini bilmedik.
Her ne hikmetse ilimizin menfaati konusunda hangi siyasi görüşte olursa olsun bir araya gelip sorunu çözmeyi beceremiyoruz.
Bir de bu kente başka illerden gelip yatırım yapanları yaftalamak isteyenler onlara çamur atanlar var. Bu Edirne’ye yapılacak en büyük kötülüktür.
Bu görüşte olup, sadece laf üreterek Edirneli geçinenlerin yanında bu kente yurdun herhangi bir ilinden gelip iş imkanı sağlayanlar aslında bin kat daha Edirnelidir.