İnsan yaşamında etkili ve güçlü bir iletişim aracı olan müzik, sadece ruhsal durumun kötü olduğu zamanlarda değil, iyi olduğu durumlarda da ruh sağlığını olumlu etkileyen bir özelliğe sahip. Müziğin kendine özel dili, yapısı ve anlatım özelliğiyle de insanın duygu ve düşüncelerini etkileyebileceği söylenebilir. Bu nedenle de eski medeniyetlerde de insanın psikolojik sorunlarının tedavisinde kullanıldı.

            Müzik basit bir söylemle insanın kendini seslerle ifade etmesine olanak veren çok değerli bir sanat. Müziğin kendine ait bir dili var ve bu nedenle  de evrensel bir boyuta sahip. Ve dünyadaki tek ortak dil ise müzik olarak kabul ediliyor. Müzik insanın içindeki güçlü duyguları uyandırır. Müzikle insanın morali düzelir ve yaşama sevinci ve arzusu artar. Müzik kişiyi dinlendirir, canlandırır, sakinleştirir ve insancıl yönüne katkıda bulunur. Müzik dinleyen insan, toplum içinde daha mutlu ve daha uyumlu insan olur. Birçok insan kendini müzikle daha iyi anlatabilmekte ve duygularını da müzikle çevresine daha iyi ifade edebilmekte.. Dolayısı ile müzik insanlar arasında iletişim amaçlı olarak da kullanılabiliyor.

            Müzik,  merkezi sinir sistemi ve beyin kabuğunda yer alan düşünme, öğrenme, konuşma beden kontrolü ile ilgili merkezleri uyarıyor ve bu alandaki gelişmeleri destekliyor. Müzik depresyon geçirmekte olan gençlerde, beyni rahatlatıcı ve hormonal düzensizlikleri hafifletiyor. Uzmanlar müziğin hormonlar üzerinde etkisi olduğunu, bunun müziğin tarz ve şekline bağlı olarak stres hormonlarını artırmak yada azaltmak şeklinde olduğunu belirtiyorlar.

            Müzik terapide, ritm, melodi ve harmoni gibi müzik unsurları tedavi amaçlı olarak kullanılıyor. Müzik hastanın sinir ve ekdokrin sinir sistemi üzerinde olumlu etkiler oluşturarak, Klasik Türk Müziği ile Klasik Batı Müziğinin hastalar üzerinde iyileştirici bir etkiye sahip olduğunu belirlemiş bulunuyor.

            ‘’Müzik terapi’’ sözcüğü ‘’Müzik ile terapi’’ sözcüğünden oluşuyor. ‘’Terapi’’ sözcüğü, hastaların bakımı ve tedavisi için gerekli önlem ve çareleri öğreten tıbbın bir dalı olup,  Yunanlıların sözcüklerinden kaynaklanmış ve benimsenmiş Müzik terapi, insandaki iletişim kanallarını açmak, tedavi etkilerini sağlamak, psiko-profilaktik (ruh koruyucu) etkiler ve gerek kişinin kendisinde, gerekse bulunduğu toplumda rehabilitasyonu sağlamak için hareket, ses ve müziği kullanarak ses-insan bütünlüğünü ve müziği araştıran dal.

            EDİRNE DARÜŞŞİFASINDA

            MÜZİKLE TEDAVİ

            Müzikle tedavi usulü Edirne Darüşşifası’nda  Osmanlı padişahlarından  Sultan II. Bayazit tarafından 1484 yılında, Edirne’nin Tunca Nehri kenarında yaptırılan İmaretin bir bölümünü Darüşşifa oluşturuyor.Tunca Nehrinin kenarında 23-Mayıs-1848 Cuma günü temelleri atılan bu külliye, cami, hastane, medrese, imaret, hamam ve değirmen gibi bölümlerden oluşuyor.  Osmanlı Sultanı II. Bayazıt’ın Edirne’de 1848’de saray mimarı  Hayrettin’e inşa ettirdiği bu hastane, akustiği ve merkezi planlaması ile müzik tedavisi düşünülerek inşa edildi.

            Müzikle tedavi aslında  Osmanlı-Türk ruh hekimlerinin bir buluşu değildi.  Fakat bilimsel çalışmaları ile ruh hekimliği alanında da, çağdaşlarına göre yüksek düzeylere ulaşmış Osmanlı-Türk ruh hekimleri, hastaların müzikle tedavi konusunda bir hayli ileri gitmişlerdi. Edirne Darüşşifası olarak bilinen ilk hastane olması bakımından, Rönesans devrinde ve hastane tarihinde bir eşi daha olmayan  Türk Psikiyatrisi ve medeniyetinin eşsiz bir abidesi olarak biliniyor.

            Evliya Çelebi’ye göre; müziğin insan ruhu üzerindeki olumlu etkisi konusunda yeterli bilgi ve deneyime sahip Darüşşifa’nın hekim başısı, hastalarına önce çeşitli makamlar dinletiyor, kalp atışlarının hızlanıp yada yavaşladığına bakıyor, yararlandıkları uygun melodiyi belirliyor, şikayetleri ve benzer hastalıkları bir araya getiriyor, Darüşşifa’nın müzik ekibine haftanın belirli günlerinde konserler düzenlettiriyordu. Evliya Çelebi zihni açma ve hafızayı güçlendirmede İsfahan, aşırı hareketli heyecanlı hastaları sakinleştirmede  Rehavi, sıkıntılı, karamsar, durgun ve neşesiz hastaları da iyileştirmede Kuçi makamının iyi geldiğini seyahatnamesinde anlatıyor.

            Bütün saz ve makamlarda ruha gıda vardır. Kuruluş yıllarında her türlü hastanın bakıldığı Edirne Darüşşifası, daha sonraki yıllarda sadece akıl ve ruh hastalarının tedavi edildiği bir merkez durumuna getirildi.  Darüşşifa’da hastaların müzikle tedavinn dışında, su sesi ve güzel kokular da tedavide etkin şekilde kullanıldı.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.