Edirne’de verimli topraklarda evlerin temeli kazılırken elde edilen topraklar nerelere atıldığını bilen var mıdır?

Genellikle temel kazılırken çıkan  topraklar  çöplüklere atılıyor.

İnsan eksen olacak denilen verimli  taban toprağını biz çöplüklerde ziyan ediyoruz..Bir avuç  verimli toprağın meydana gelmesinin asırları aldığını unutmuş görünüyoruz.

Edirne’nin yerleşim alanlarının verimli arazide kurulması başlı başına hata .Atalarımız dahi konutlarını bayır verimsiz arazilerin olduğu  yerlere kurmuş.

Böyle yerlerde altyapı sorunu da yaşanmıyor Arazi meyilli olduğu için ev atıklarının akıp gitmesi kolaylıkla sağlanmış oluyor.

----------------------------------------------------------------------------------

OVALARI KONUTA HARCADIK

 Edirne’de nehirler çevresindeki verimli topraklar bugüne kadar konut alanı olarak kullanıldı.

Tarım alanı olarak elverişli yerleri biz apartmanlarla  doldurduk  ekilecek toprakları konutlarla kapattık . Bu Edirne’ye yapılacak en büyük kötülük olduğunu zamanla öğreneceğiz.

Daha sonraki yıllarda ekilecek toprak sıkıntısı yaşandığında torunlarımız “ Dedelerimiz  yapılaşmayı bayır verimsiz yerler varken  neden daha sonra  Cumhuriyet döneminde  verimli topraklarda  yaptı” diyecek bize hayır dua etmeyeceklerdir.Kendi ellerimizle geleceğimize en büyük zararı veriyoruz.

Verimli arazileri  yok yere  konuta heba ediyoruz.

Edirne’deki konut alanlarının çoğu verimli topraklarda kurulu.

Bir zamanlar adına türküler düzülen” Edirne’nin  bağlık alanları şimdi  yüksek katlı konutlarla kaplandı. Edirne’nin ardında bağlar yok artık.

Aslında gecikmeli de olsa taban toprağı olan verimli toprakların  üzerine konut  yapılmasına son verilmeli.

Bir gün gelecek bu toprakları arar duruma geleceğiz.

Diğer taraftan da  yapılan çok katlı konutlarla kentin alçak kesimlerinin kirli hava ile kaplanmasının yolunu açıyoruz.

---------------------------------------------------------------------------------------------------------

VERİMLİ TOPRAK ÇÖPE GİTMEMELİ

 Meriç nehrinde su kanalı açılırken buradan çıkan toprağı büyük bölümü heba oldu. O  alüvyonlu topraklar ki İtalya’daki Po Ovası toprağından daha verimli olduğu iddia ediliyor.

Binlerce ton toprağın ne kadarından faydalandık?.

 Böyle  mümbit toprağın  çukurları doldurmak için kullanılması doğru mu? Ne yazık ki  Bunun hesabını yapmadık.

İşin uzmanı olan bir arkadaşım  bence de mantıklı bir öneride bulundu. Dedi ki” Edirne’de konut alanları her zaman verimli topraklara yapılıyor.

Temel kazısından çıkan verimli toprak  bir kenara atılmasın  tarlası bahçesi verimsiz toprakla kaplı olan yerlere dökülsün.

Böylece az bir masrafla tarla ve bahçelerin toprağı verimli hale gelir.

Bu olmadığı takdirde Belediye  temel kazılarından çıkan toprağın dökülebileceği bir yer belirlesin. Temel kazımı sırasında çıkan topraklar oraya dökülsün.

Gerektiğinde verimli toprak ihtiyacı olanlar oradan temin etsin. Böylece verimli topraklar ziyan olmamış olur” bu bazılarına hayali bir uygulama gibi gelebilir.

Toprağın en kıymetli madde haline geleceği zamanlarda  verimli toprakların ne kadar önemli olduğunu anlayacağız.

Onun için verimli topraklarımızı inşaata  feda etmeyelim.Verimli yerlerde konut yapımı engellenmese dahi temellerden çıkan topraklardan yararlanalım.

Bir gün onları arar duruma geleceğiz.

Stratejik ürün konumuna  gelen   gıdanın yetiştiği  toprakların kıymetini bilelim.

-------------------------------

FIKRA

AYNEN MUKABELE

 Öğrencileri tarafından aksi huylu olarak bilinen bir Profesör  karısı ile akşam gezisine çıkar.

 Sık sık rastladığı öğrenciler kendisine selam verir. Profesör öğrencilerin bu selamlarına karşılık olarak” Ben de sizin…” der.

 Sonunda karısı dayanamayıp sorar:

“ niçin sürekli çocuklar selam verdikten sonra” Ben de sizin” diyorsun.

 Profesör karısının bu sözü üzerine açıklama yapar:

“ ben de zamanla öğrencilik yaptım.Bana selam verilirken aksi hocalara öğrencilerin ne dediklerini çok iyi bilirim. Onun için  kendilerine aynen mukabele” diyorum”

-----------------------

BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ?

BOKSÖRLER  RİNGE 1019’DA ÇIKTI

Ülkemizde boks sporu 1919 yılından itibaren yapılmaya başlandı. Türk boksörlerinin boks minderlerine ilk çıkışı ise 1922 yılında oldu. Sabri Mahir  Mazlum Kemal, Ziya Boyner, İngiliz Kemal, Tıbbiyeli Ali Sami, İsmet  Uluğ, İlk Türk boksörleridir.

 İlk milli boks takımımız  Galatasaraylı Necmi, Beşiktaşlı Rauf, Fenerbahçeli  Rıza, Sıtkı ve Selami’den kuruludur.

Boksta il milli karşılaşmalar 1928 yılında  Ruslarla Moskova’da yapıldı.

Ülkede ilk boks kulübü1919-1920  yıllarında  Akşiyani Eferdi adındaki  bir Musevi vatandaşımızın uğraşısı sonucu kurulmuştur.

 İstanbul7da Taksim’deki Şantekler salonunu tutan ilk boks kulübünün  giderleri  Fransız Boks Federasyonunca  karşılanıyordu.

Türkiye’de İlk Boks Federasyonu da 1923 yılında kurulan Türkiye İdman Cemiyeti İttifakı’ndan  hemen sonra kurulmuştu.

 İlk Boks Federasyonu Başkanı da Eşref Şefik Atabey’di Bağımsız bir federasyondu ve bir süre sonra  boksun halktan gereken ilgiyi  görmemesi nedeniyle  kapatıldı.

----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

KISSADAN HİSSE

İncili Çavuş Osmanlı elçisi olarak Fdansa kralına gönderildiğinde , elbiselerinin bazı yerlerinde yama varmış. Kral bunu görünce dayanamamış.

 Bana senden başka gönderilecek adam bulamadılar mı, diye sorunca İncili Çavuş:

_” Osmanlılar adama göre adam gönderirler, beni de sana göndermelerinin hikmeti bu olsa gerek” der.

 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.