Son zamanlarda önce Türk, daha sonra da ‘’Elhamdülillah Müslüman’’ olduğumuzu unutup, sadece Müslümanlık kimliğimizi hatırlamaya başladık.  Halbuki Orta Asya’dan Anadolu’ya göç ettikten sonra, geldiğimiz Anadolu toprağına komşu olarak yerleşik toplumların da dinleri olan Müslümanlık dininden etkilenerek, Müslümanlığı kabul ettik.

            Türk toplumu üzerinde Müslümanlığın yerleşmesi, Osmanlı Devleti zamanında daha da etkili oldu. Orta Asya’dan Şaman bir toplum olarak Anadolu’ya göç eden  Türkler, Osmanlı Devletinin kurulması ile birlikte, Müslüman dininin hem bir numaralı koruyucusu ve hem de Avrupa’ya kadar genişlemesinde büyük bir rol oynadılar. Bugün bile Müslümanlığı kurallarına uygun, sünni usulle en iyi şekilde uygulayıp, şartlarını yerine getiren yine biz Türk toplumuyuz.

            Bu nedenle kendimizden bahsederken ve uluslararası toplantılarda ülkemizi temsil ederken, Türk kimliğimizi ön plana çıkarmaktan kesinlikle vazgeçmemeliyiz. Yani hem Türklüğümüzle hem de Müslüman oluşumuzla aynı düzeyde iftihar etmeliyiz.

            Şunu iyi bilmeliyiz ki; bugün bize şaşı bakmakta olan Avrupalılar, Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın Avrupa Birliğine karşı takındığı kesin tavırdan sonra  Alman Dışişleri Bakanının hemen yumuşayıp ülkemize gelerek; ‘’Biz Avrupa Birliği olarak Türkiye ile müzakerelerin devam etmesinden yanayız.’’ demesi ile, Türklerden ne kadar çekindikleri de o zaman ortaya çıkmış oldu. Bu nedenle bundan sonra her iki kimliğimizi (Türk-Müslüman) şeklinde ortaya koymamız gerektiğine bütün kalbimizle inanıyoruz.

            Sırası gelmişken bu yazımda Avrupalıların hala Türklerden ne kadar çekindiklerine örnek olacak küçük bir hikayeyi, sevgili okuyucularımla paylaşmak istiyorum.

            Yıllar önce şehrimizin tanınmış kadın terzilerinden  Sevgili Hayrettin Erlinç Fransa’nın Paris kentine gitmiş. Kendisine iş ararken Paris’te bir Türk ile tanışmış. Onun aracılığı ile de halen Fransa’nın en meşhur, dünya çapında tanınmış kadın giyim modacısı Pier Cardine’in yanına ‘Stilist’ olarak girmeyi başarmış. Pier Cardin çokı meşhur bir modacı olduğu için, İngiltere Kraliçesi Elizabeth’e, Monaco Prensesine ve tanınmış sinema yıldızı Sophia Loren , Grace Kelly gibi sinema yıldızlarına her çeşit giysi dikip hazırlıyor.

            Bir gün Pier Cardin’e elbise diktirmek üzere yanında küçük çocuğu ile birlikte, genç bir Fransız bayan geliyor.  Fransız bayana dikilecek elbisenin provası biraz uzun sürünce, küçük yaramaz büyük bir huysuzlukla ağlamaya başlıyor. Prova yapan asistan terziler, tüm uğraşılarına karşın çocuğu bir türlü susturamayınca, yandaki odadan çıkıp gelen annesi çocuğuna bir şeyler söylüyor. Ve çocuk ne hikmetse hemen ağlamayı kesip, susup gülmeye başlıyor.

            Hayrettin bey olayın devamını bize aynen şöyle anlattı:

            ‘’İyi derecede Fransızca bildiğim için annesinin çocuğa söylediklerini hemen gayet iyi anladım. Anne çocuğuna, ‘’Sus ağlama, bak Türkler geliyor’’ demişti. O zaman anladım ki, hala Avrupalılarda bir Türk korkusu var. Ve bazı anneler de çocuklarının önlenemez yaramazlıklarını ancak böyle durdurabiliyorlardı.’’

            Bu nedenle de; yabancıların tüm çabalarına karşın  bizim kullanmaklakesinlikle vazgeçmeyeceğimiz ‘’Türk’’ kimliğimiz biz Türkler’in ve yurdumuzun tapusu niteliğindedir.  Bunu hiçbir güç bizden alamaz. Önce Türk sonra Elhamdülillah Müslümanız. Bu böyle biline.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.