Yazdıkları,söylediklerinin bir dönem sonrası gerçekleşen yazarlar ve devlet adamları siyasetçiler toplumda kalıcı iz bırakırlar.Tarihimiz bunun örnekleriyle doludur.Atatürk'ün “Yurtta Sulh Cihanda Sulh “sözlerinin ne kadar yerinde bir söz olduğunu aradan yıllar geçti ne kadar doğru olduğunu şimdi daha iyi anlıyoruz.Bu önderimizin  öngörüsünün ne kadar yerinde olduğunu gösteriyor.

Ülkemizde  terör örgütü  tehlikesini zamanında uyaranların bazıları arşivlerde duruyor.Yine o dönemde bu tehlikeye alkış tutanların da yazıp çizdikleri  arşivlerde.

O günlerde rahmetli, Kamer Genç bu alanda yaptığı uyarısı nedeniyle tepki görüyor saldırıya uğruyor alay konusu  oluyordu.

Şimdi söylediklerinin ne kadar doğru olduğunu partili partisiz herkes kabulleniyor.

Önemli olan toplumsal olaylarda akıntıya kürek çekmek değil yeri geldiğinde akıntıya karşı direnmektir.Tarih yeri geldiğinde en olumsuz koşullarda direnenleri saygı ile anıyor.

Günü kurtarmak isteyenler tıpkı saman alevi gibidir O ateşin kısa sürede söndüğü gibi yanlış ta olsa güçlünün yanında yer alanların o anki   başarıları kısa sürede yok olur.

Özellikle siyasetçilerin böyle yanar döner tavırları tarihe not düşüldüğü için yeri geldiğinde karşısına çıkar.”Dün ne söyledin bugün ne söylüyorsun “ diye çelişkileri hatırlatılır.Günümüzde de bakıyoruz bir olay karşısında henüz ne olduğu anlaşılmadan fikir beyan edenler gerçekler otaya çıktığında söylediğinin gerçekle ilgisinin olmadığı anlaşılınca hicap duymaları gerekir.

Ne acıdır ki, ülkemiz siyasetinde  böyle bir duygu yok Gelişmiş  ülkelerdeki demokrasi anlayışı, özeleştiri, hatasını kabullenme anlayışı ülkemizde gelişmedi. Yanlış da olsa herkes kendi anlayışında   ısrarcı oluyor.Böylece halkın nezdinde siyasetçilerin güveni azalıyor.

Ülkemizde bu kadar istifa gerektirecek olaylar oluyor. Bunların en azı olduğunda Avrupa ülkelerinde o işle ilgili kişi suç benim diye istifa ediyor.Hatıralardadır.İstanbul'da köprü yapımı sırasında  yapılan bir hatayı hazmedemeyen bir Japon mühendisi intihar etmişti.Bizde ise bu durumlar bırakın bu düzeyde tepki görmesini o kişinin kılı kıpırdamaz ,suçsuz olması için türlü yollar denenir.Siyasetimizde ve günlük olaylarda  böyle demokrasimize gölge düşürecek olaylara tanık oluyoruz.

Benin sıradan bir köşe yazarı olarak  endişelerimi yazsam mesela Trakya halkının böyle duyarsızlığı,kendi bölge insanına sahip çıkmaması sonucu bölgede beşeri yapının değişeceği Bugün bölgesinde etkin olan insanlarımızın kendi tapmaklarında ekalliyete düşeceği endişemi yazsam bazıları bu endişeme gülebilir.

Bu uyarımın tarihe not düşmek için yazıyorum.Temennim o ki inşallah bu endişemde haksız çıkarım.

Bölge halkını kendi sorunlarını kabullenmede duyarsız kalması,ortak hareket ederek sorunları çözme yoluna gitme alışkanlığının olmaması beni endişelendiriyor.

Aynı durum İstanbul'un çevre ilçelerinde de yaşanmış.Oralarda yaşayan halk topraklarına yüksek fiyat verilince elden çıkarmışlar.Şimdi o topraklarda yaşayanlar ata topraklarında iş arama peşinde.

Bugün bölgemizde birkaç liraya tamah edip tarlasını satanları da aynı akıbetin beklemediğini kim garanti edebilir.

Özellikle mahalli idarelerde ve meslek kuruluşlarında söz sahibi olanlar.Bölge insanımızın sorunlara ortak sahiplenme anlatışını gelişmesine önderlik etmelidir.

Yoksa bugün oturdukları koltuklarında yarın başkaları oturacaktır.O konuda endişelerim var.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.