Çini sanatı, yeniden canlanıyor

Edirne Halk Eğitim Müdürlüğü bünyesinde faaliyet gösteren çinicilik kursuna bayanlar büyük ilgi gösteriyor. Kurs Öğretmeni Nadir Atlı, merkezi Osmanlı döneminde Edirne olan çinicilik sanatını yeniden canlandırmak istediklerini söyledi.

Çini sanatı, yeniden canlanıyor

Edirne Halk Eğitim Müdürlüğü bünyesinde faaliyet gösteren çinicilik kursuna bayanlar büyük ilgi gösteriyor. Kurs Öğretmeni Nadir Atlı, merkezi Osmanlı döneminde Edirne olan çinicilik sanatını yeniden canlandırmak istediklerini söyledi.

Emre SEDEF
Emre SEDEF
27 Kasım 2017 Pazartesi 10:05
Çini sanatı, yeniden canlanıyor

    Edirne Halk Eğitim  Merkezi  Müdürlüğü Ayşekadın Kurs Merkezinde  çinicilik Kursu Öğretmeni Nadir Atlı, kursla ilgili olarak yaptığı açıklamada, “ Osmanlı devletine 92 yıl başkentlik yapan Edirne Türk çini ve seramik sanatının  önemli merkezlerinden biri olduğunu belirterek; “ sultanların vazgeçemedikleri  seramik tarzı saray ve anıtsal yapıların emsalsiz çinileri  Edirne'nin  kültür mirası içinde önemli bir yer tutuyordu. Hünerli ellerin ürettikleri seramik ürünleriyle  Edirne renkleri  motifleri ve modelleriyle  geçmişin estetik değerlerini  günümüze de yansıtmaktadır. Bu kursumuzun amacı  bu diğerlerin günümüze  ilk haliyle aktarılarak yaşatılmasının   gayretidir   Edirne çini sanatı” dedi
    “ROMA'DAN KALMA SANAT DEVAM ETTİ” 
Edirne Osmanlılar tarafından 1361 yılında alındı. Şehir alındığında Roma'dan kalma toprak pişirme sanatı geleneğinin  devam ettiğini belirten Atlı, “  Son ( Makedonya kule kazılarında) bu gelişmeyi görmek mümkündür. Çıkan  sonuçların  Roma,Bizans ve Osmanlı fırınlarının  aynı bölgede toplanması dikkat çekicidir.   Osmanlı Devletinde 1365 yılında ilk saray yapıldı. 1398 yılında Yıldırım Beyazıt 1402 yılında Eski Cami, 1414 yılında Bedesten ve diğerleri 1430 yılında 2. Murat döneminde yapılan bütün camilerde çiri vardır. Artık bunlar Şah Melek Camisi  1429  , altı köşe varaklı  Kaşı çinilerle süslüdür. Muradiye Camisi çinisi dünyanın en güzel Mavi Beyaz çinilerine sahiptir. Mizitbey Minaresinden kalan çini parçaları günümüze kadar ulaşabilmiştir. Üç Şerefeli Camisi kabartma hat yazılı çinileri hala duvarlarındadır. Beylerbeyi Camisi türbesi 2. Murat döneminin  (1440)  çinilileri yıkıntıları arasında günümüze ulaşmaktadır” dedi 
“FATİH,ÇİNİLERLE KAPLI SARAYDA İSTANBUL'U  ALMAYI DÜŞÜNDÜ”    
Edirne'de Sarayda doğan Fatih, bu yeni sarayın çinilerle kaplı odalarında İstanbul'u almayı düşündüğünü belirten nadir Atlı, “. Harem dairesinde hünkâr sofrasındaki pencere kapı Pashacasino sanatları sedef ve fildişi duvarları zamanın en kıymetli çinileri ile kaplanmıştır. Kum Kasrı, İftar Köşkü, Bülbül Köşkü, Terazi kasrı, Adalet ve sepetçiler Kasırlarında çiniler bulunmaktadır. Saraydaki Şehzadeler mektebi çinili ocaklarla ısınmaktadır. Kadın Efendiler duvarları tavanlara kadar çinilerle kaplıdır. Ve kapısında çini levha kitabesi vardır. Hastalar Sofası duvarları çinilerle kaplıdır. 93, Harbi sonrası Rus İşgalinde bu çinilerin birçoğu sökülüp götürülmüştür. Bugün Victoria Albert Müzesi'nde sayısız örnekleri gösterilmektedir.1424 yılında yapılan Bursa Yeşil Cami türbesi. Bursa Şehzade Ahmet Türbesi, 1429 Muradiye Camisi 1435 Şehzade Mahmut Türbesi, 1506-1507 Bursa Yeşil Cami mihrap ve galerisindeki çinileri ( Baba Nakkaş) Ali İbn İlyas yapmıştır. Bu sanatçı ile çevresindeki çini ustaları Bursa'dan sonra Edirne'ye gelerek burada çalışmışlardır. İşte bu kısacak tarihi dolaşım içinde Edirne çiniciliğini çok eskilere dayandığını görmek hiç de zor değildir. İstanbul'un alınışı ile Saray sanatçıları Gurubunun saraylarla beraber yavaş yavaş İstanbul'a taşınması İstanbul'da yapılan mimari gelişmelere sanat üretmesi bu sanatın Edirne'de kaybolmaya yüz tutmasına neden olmuştur.    Bizim amacımız unutulmak üzere olan bu sanatımızın tekrar gün ışığını çıkmasını sağlamak kültür mirasımız olan bu olgunun gelişmesine yardımcı olmaktır” dedi
    “BU MİRASA BİRLİKTE SAHİP ÇIKMALIYIZ”  
Edirne Halk Eğitim Merkezi Müdürü halk eğitim merkezine ilk geldiği zaman Çinicilikte usta Nadir Hocayı bulduğunu belerterek ; “ Hocama, gelin Edirne seramik alanında Osmanlı'nın ilk merkezi olduğu biliniyor biz bunu bir canlandıralım dedim. Çünkü bizim temel görevlerimizden birisi de, geleneksel sanatlarımızı daha doğrusu. Gelenek ve göreneğimiz olan ürünleri yarınlara taşımaktır.   Hocamla o zamandan bu yana ilişki içindeyiz. Zira bazı yıllar bir bazı dönemlerde ise 2 kurs açtık. Bu bina beze devredildikten sonra, Burada en güzel sınıfımızı aşağıda bir de çamur atölyesini Nadir Hacımıza tahsis ettik. Burada çok güzel çalışmalar olacağı için severek verdik. Görüldüğü gibi bunun sonuçlarını alıyoruz. Hocamızın 30 yılı aşkın bu konuda deneyimi var. Resim öğretmenliği nedeniyle bu işe yakın bir alan oluyor. Nadir Hoca Edirne için çok güzel şeyler yaptı güzel hediyelikler ve tasarımlar ortaya koydu. Kendisine bu başarılarının devamını diliyorum. Birlikte Halk Eğitimde çalıştığımız sürece bu güzel eserleri yapmayı sürdüreceğine inanıyorum. Edirne bilindiği gibi Osmanlı Devletinin ilk çini ve seramik merkezidir. Buna bizler sahip çalmalıyız. Bizler gibi Tüm Edirne halkı da buna sahip çıkmalı tanıtılmasına katkı yapmalıdır” dedi 

Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.