BAHARA EL ETTİM
Rüzgarın silkelediği dallar yoğun bakımda
Bahara el ettim dönüp bakmadı bile
Niçin geldim, nereye gideceğim gizemi
Beton çıktı çıkalı çivi bile çakmadım
Yanıtsız sorularla aşka sarıldım onca
Kul-köle duvarını yakmak geçti içimden
O mağara işte, bin bir türlü yarasa-baykuş
Ağrıları iyice azdıran rampa-kavşak
Vize Karakaçak Tepe’de son kaçak
Bitti biteli geldi yüzsüz terörist
Sevmeyeceğim artık, barışı bile artık
Ben dünyadan dünya benden, nasıl da bıktık
N.T.
Evlerin çoğunda iki ya da üç balkon olur. Biri doğuya , biri batıya bakar. Kural dışı olanlar da var elbet.
Çok sıcak günlerde yaptığımız, sabah batıdaki balkonda; öğleden sonra doğudaki balkona kapağı atmak. Yani ev içlerinde ya da balkonlarında sıcaktan kaçacak delikler bulmak büyük bir nimet.
Çalışanların işi elbette çok daha zor. Hele kırsal alanda. Evlerde serinleticiler de kullanılabilir. Klimalar.. Onların da bir sürü sakıncası olduğu söylense de başka çare kalmayınca?..
Bayramlar da bu yıl en uzun günlere ve sıcaklara rastladı… Kolay gelsin!...
Küresel ısınmanın özellikle Edirne’yi bu denli etkilemesinin dikkat çekici olduğunu da daha önceleri yazmıştım. Bence bu, incelenmesi ve araştırılması gereken önemli bir konu.
Trakya Üniversitesi konuyu ele almalı bence. Belki de almışlardır, bilmiyorum…
Ya sıcaklar!..
Arada bir biraz normale dönse de genelde mevsim normallerinin üzerinde. Geçtiğimiz günlerde kırkları bile yaklaşmıştı.Zaman zaman hafif esinti ya da balkonlar olmasaydı ne yapardık bilemiyorum.
Ortadoğu kazanı kaynamayı sürdürüyor. Özellikle Suriye. Her Allah’ın günü canından olan canlar ve ülkemizi sıkıntıya sokan göçler.
Yani komşudaki yangının alazı bizi de etkilemekte. Bu kadarla kalsa iyi. Gerginliğin giderek tırmanması hoş olmasa da sürüyor. “Sular bulanmadan, durulmaz.” Dense de bu öyle değil. Nasıl durulacağı da belli değil.
Sabah olduğu için ben, şu anda batı yönündeki balkondayım. Uzandığım için gökyüzü karşımda gibi. Puslu, somurtkan bir duruşu var. Maviye çalsa bile net değil.
Ağaçlar, çiçekler, kuşlar…
Sıcaklardan onlar bile tedirgin. Hayvan sürüleri bile özellikle öğle saatlerinde gölgelere sinerler.
Gidip gelirken gündöndülere baktım. Çoğu sıcaktan kavrulmuş.
Çiçekleri yine de güneşe dönük.
Bu bayram da ne yazık ki kan gölüne döndü ortalık. Trafik nedeniyle yaşamını yitirenler, yaralananlar… “Trafik Canavarı”na suçu atmak kolay bir avuntu. Sürücüler kurallara uysa, sanırım bu denli kayıplar olmaz. Canavar görev yapamaz o denli.
“Kader” demekle de yetinemeyiz.
Bir şu yolcu otobüslerinin yanması dikkat çekici. Bir gazete 15 günde 6 otobüsün yandığını haber yapmış.
Üstelik böyle şeyler pek olmazdı. Olayın araştırılması gerekir kanısındayım. Can sıkan bu olay insanımızı da korkutup tedirgin etmekte. Ki artık yollar ve araçlar oldukça iyi… Yolculuk biraz cep yaksa da… Güven sorununa da çare bulunsa çok iyi olur gibime geliyor…