1 DAKİKA AYIRIN, HAYATINIZI KURTARIN!

    Ekim ayı meme kanseri farkındalık etkinlikleri kapsamında Trakya Üniversitesi ve Trakya Meme Hastalıkları Derneği işbirliğinde basın açıklaması düzenlendi. Trakya Üniversitesi Hastanesi Fuaye Alanı'nda düzenlenen bilgilendirme toplantısına Trakya Meme Hastalıkları Derneği üyesi akademisyenler katılım gösterdi.  
    SEZER: “HER 3 DAKİKADA, 1 KADINA MEME KANSERİ TANISI KONULUYOR”
    Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Özel Trakya Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Atakan Sezer, ABD'de her yıl 1,3 milyon kadına meme kanseri tanısı konulduğunu belirterek; “ 1992 yılında Amerikan Kanser Cemiyeti tarafından ekim ayı meme kanserinin bilinçlendirme ayı olarak yayınlandı. Pembe kurdeleler de meme kanserinin simgesi olarak yayınlandı. Dünyada kadınlarda en sık görülen kanser çeşitlerinin başında meme kanseri geliyor. Her yıl ABD'de 1,3 milyon meme kanseri tanısı konuluyor. Her 3 dakikada bir kadına meme kanseri tanısı konuluyor. Her 3 dakikada bir kadına meme kanseri tanısı konuluyor. Her 8 kadından biri meme kanserine yakalanıyor. Türkiye'de kadınların büyük bir çoğunluğu meme kanseri vakasından, bu hastalıktan dolayı hayatını kaybediyor. Biz Trakya Bölgesi'nde halkımıza bu bilinci daha fazla vermek için Trakya Meme Hastalıkları Derneği'ni kurduk. Meme kanserinde en önemli şeylerden bir tanesi, erken tanı ve uygun tedavidir. Biz bu derneği kurduk, hem halkımızla daha iyi temas edelim hem de onlara meme hastalıkları hakkında bilgilendirme yapalım, istedik.” dedi.
    SEZER: “100 MEME KANSERİ VAKASININ 1'İ ERKEK”
    Erkeklerde de görülen meme kanseri vaka oranının yüzde 1 olduğunu ifade eden Sezer; “Meme kanserinin erkeklerde görülme oranı oldukça azdır. Her 100 meme kanseri vakasından sadece bir tanesi erkeklerde görülebilir. Sanıldığının aksine meme kanseri erkeklerde daha kötü gitmez. Aynı evrede bir kadınla, aynı evrede bir erkek meme kanseri hasta yaşam beklentisi, tedavi modelleri aynıdır. Fakat erkekler meme kontrolü yapmadıkları ve memede gelişen kitleleri konduramadıkları için daha ileri evrelerde tedavi için gelirler. Onun için hastalık daha kötü seyrediyor. Kadınlarımız 1 dakikalarını ayırıp kendi kendilerine meme muayenesi yapsınlar ve bütün bir hayatlarını kurtarsınlar.” şeklinde konuştu. 
   Superbahis  TUNÇBİLEK: “ÖNEMLİ OLAN ERKEN TANI”
    Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nermin Tunçbilek, erken tanının önemine vurgu yaparak; “Meme kanseri tanısının erken konulması oldukça önemli. Amerikan Kanser Cemiyeti; 20 ile 45 yaş arasındaki kadınlarda düzenli meme kontrollerini kendi kendilerine, 30 yaşından sonra her 3 yılda bir hekim muayenesi, 40 yaş üzeri kadınlarda ise her yıl mamografi ve meme muayenesiyle taramayı öneriyor. Türk Radyoloji Meme Derneği tarafından da biz 1 yıl da bir yapılmasını öneriyoruz. Sağlık Bakanlığı bunu 2 yılda 1 olarak önermekte. Amerikan Kanser Cemiyeti'nin önerileri doğrultusunda senede bir kez mamografi kesinlikle yapılması gerekiyor.  Kişinin eğer riski mevcut ise bunun da farklı bir protokolü yapılması gerekiyor. Tedavisi mümkün bir hastalık; ancak burada önemli olan durum erken tanı.” ifadelerini kullandı. 
    UZUNOĞLU: “TEDAVİ SEÇENEKLERİMİZ ARTTI”
    Medikal Onkoloji Uzmanı Doç. Dr. Sernaz Uzunoğlu, tedavi seçeneklerinin 2000'li yıllara göre çok fazla geliştiğini ifade ederek; “Arzumuz hastaların bize erken evrede gelmesi. Çünkü erken evrede gelen hastanın da nüks oranı daha da az oluyor. Fakat artık yeni tedaviler, yeni hedefe yönelik tedaviler, biyolojik tedaviler 2000'li yıllardan sonra o kadar gelişti ki eskiden teorik olarak şifa bulamayacağını düşündüğümüz metastatik evrede hastalar çok az yaşarken şimdi artık çok daha uzun süreler hastalarımızı tedavi edebiliyoruz. Çünkü elimizdeki tedavi seçeneklerimiz arttı. Artık meme kanseri tek bir hastalık gibi değil, birçok kendi içinde de alt grubu olan hastalıklar. Biz bu alt grupları tespit ederek ona göre tedavi seçeneklerimizi yapıyoruz.” şeklinde konuştu.  
    TOZKIR: “YÜZDE 10'U KALITSAL TEMELE DAYANIYOR”
    Genetik Bölümü Öğretim Üyesi Yar. Doç. Dr. Hilmi Tozkır, kanser hastalığının yüzde 10 kadarının kalıtsal olduğunu belirterek; “Kanser aslında genetik temelli bir hastalık ama yüzde 10 kadarı kalıtsal temele dayanıyor. Ebeveynlerden çocuklara geçişin rol oynadığı bir hastalık. Özellikle ailede çok fazla kanser öyküsü olan hastalara genetik yaklaşımda bulunuyoruz. Bizim bölümümüzde de kanserli bir hasta için yapılabilecek bütün tetkikler yapılıyor. Özellikle genç yaşta yakalanmış hastalar veya ebeveynlerinde kanser öyküsü bulunan hastalara genetik danışma verilmektedir.” ifadelerini kullandı.