Mehmet Aydın Hocam’dan (Şimdi rahmetli) bir yeni yapıt. Bu kez “İnceleme / Eleştiri” yazıları. Bu kaçıncı kitabı, tam bilmesem de elliyi geçti sanıyorum. O denli yapıtı bir ömre sığdırmak kolay olmasa gerek. Bir önceki yapıtında yaşamını dillendiren Aydın oylumlu bir yapıtıyla çıkmıştı okur karşısına.

Bu kez de şairlerden izlerle karşımızda. Bu, o konuda yazdığı ikinci kitabı. İlkini Bursa Eğitim Enstitüsünde hoca iken yazmış. Yüz otuz sekiz sayfadan oluşan yapıtta şu şairlere yer vermiş. Nazım Hikmet, Melih Cevdet Anday, Ahmet Arif,Enver Gökçe, Arif Damar, Ataol Behramoğlu, Berrin Taş, Hilmi Yavuz, Ömer Faruk Toprak, Kemal Özer, Sennur Sezer, Turgut Koçak, Mehmet Başaran, Metin Demirtaş, Attila Aşut, Müslüm Kabadayı, Ahmet Telli, Şükrü Erbaş, Abdülkadir Budak, Arzu K. Çiçek. Gülderen Canyurt, Abdülkadir Paksoy, Mustafa Emre, Duran Aydın, Tahsin Şimşek, Harun Ünlü, Burhan Mendi, Mehmet Genç, Hülya Ekmekçi, Fikret Sezgin, Necdet Tezcan, Rabia Deveci, Nazım Mutlu, Neşe Matay, Tahir Kaya, Talat Avcı, Hürdoğan Aydoğdu, Arzu Kök.

Yapıt bir “Ekin Sanat” ürünü.

Kitabında bana da yer vermesi büyük bir incelik, sanıyorum. Şimdi yazıma o bölümü aktarmak istiyorum:

NECDET TEZCAN

Eğitimci ve şair Necdet Tezcan, 1942 yılında Vize, Kırklareli’de doğmuştur.

İlk ve ortaokulu Vize’de okumuş; öğretmen okulunu Çanakkale’de, yüksek öğrenimini İstanbul, Eğitim Enstitüsü’nde tamamlamıştır. Meslek dersleri öğretmeni olarak ülkenin bir çok kentlerinde görevler yaptıktan sonra 1193 yılında emekli olup Edirne’ye yerleşir.Ayrıca şimdi orada, Edirne Yenigün (ve Keşan Önder) gazetesinin köşe yazarlığını sürdürmektedir.

Şair Tezcan, Az Bulutlu Kuşlar adlı şiir kitabında; dedelerinin Rumeli’den getirdiği sınırsız anıları yanında, Türkçenin biçimsel denemelerine de baş vurmaktadır. Bu arada Rumeli anılarını ayrılıkların uykusuz gizleriyle yoğurup onları, koynunda solduran, sarı yazlara havale etme avuntusuyla yetiniyor.

Bundan sonra emperyalizmin yayılma stratejisini, yeğinlikle lanetler. her alanda yasakçılığın , temelden kazınmasına değinir.

O, şiirlerinde B. Necatigil, Edip Cansever, Cemal süreye, Nâzım Hikmet, Turgut Uyar, Cahit Külebi, ve Yahya Kemal’e göndermeler yapar özellikle, ölüme teslimiyet içinde gitmeyi düşünen Yahya Kemal’i , İstanbul kentiyle eşdeğer tutar: “Demir alır gemisi/yedi tepe yürekli zamanda/ ne İstanbul O’nu unutur/ ne İstanbul yahya Kemal’i” der.

Suskun bir yürekle sıra dışı şansızlıkları, terslikleri ve uğursuzlukları yakınmadan, düz bir söylemle belirtmeye çalışır. Aşkı kuma uzanmış bir Ay ışığına benzetir.Bu konuda ve yetmişlik görüntüsüne ise sarı sarı çiğdemler açtırır. Ne var ki, aşırı lüks ve süs düşkünlüğünün aşkı kökten öldüreceğini belirtir.

Sanatçı ayrıca, toplum yaşamında kendisi birtakım değerler üretmeye çabalasa da orada olumsuzluklar olanca çirkinliğiyle sırıtır. “Her şarkıya nota/her besteye şarkı sözü/ Demokratik darbelere oy deposu” diye yakınır.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.