Demokrasinin sağladığı en önemli imkanlardan biri belki de en önemlisi insanlara hakları olan koşulların kazanımına katkı yapacak imkanları sağlamasıdır.
Bunlar ferdi olarak sağlanması zor olduğundan bu imkanlar örgütlenerek, dernekler ve sendikalar kurarak sağlanır.
Böyle sendikalarda, meslek örgütlerinde bir araya gelenler haksızlığa uğradıklarında veya hakkı olan imkanlara kavuşamadığında o dernek ve sendikaya üyesi olanları temsil eden sendikalar devreye girer hak arayışına destek sağlar.
Ne yazık ki son yıllarda gerek resmi gerekse özel kuruluşların hak aramasında etkin olan sendika ve derneklerin bu görevi yeterince yaptığını aktif olduğunu söyleyemeyiz.
Bugünkü koşullarda işçilerin haklarını elde etmek için grev yapmaları oldukça zor. Bu konuda çeşitli engeller getirildi.
Diyelim ki toplu sözleşme görüşmelerinde işçi işveren uyuşamadı. O zaman hakem heyeti devreye giriyor.
Onun verdiği karar kesin oluyor.
O zaman nerede kaldı örgütlenme özgürlüğü.
Kendi meslek kuruluşlarımızda çalışanlar da dahil hiçbir kurumda demokratik ülkelerde geçerli olan hak arama özgürlüğü bulunmuyor.
Sendikaların bazıları işverenle kol kola ne verilirse onunla yetiniyor.
Bir süre önce ülkemizin en büyük işçi sendikasını temsil eden Türk İş başkanının düştüğü duruma şahit olduk.Toplu sözleşme ile elde edilmesi gereken haklar konusunda direnir gibi görünüp sonra ne veriliyorsa onu kabullenmek zorunda kaldı.
Bu arada özgürce hak savunuculuğu yapan az sayıda sendikalar ise hak aramak için aşamayacağı engellerle karşılaşıyor.
O nedenle ülkemizde belki yasal sınırlar içinde örgütleme özgürlüğünden söz edebiliriz.
Yalnız hak arama özgürlüğünün yeterli olduğunu iddia edemeyiz.
Bakıyoruz en güçlü sendikalarımızın yönetiminde olanlar sadece kendi haklarını kaybetmeme peşinde.
Her ne kadar işçi haklarını savunur görünseler de etkili olamadıkları için verilenle yetiniyorlar.Sadece kendi koltuklarını koruma mücadelesi veriyor.
Uzun yıllar o görevde kalmalarının nedeni de bu değil mi,?.
-----------------------------------------------------------------------------------
KREŞ SORUNU NE ZAMAN GÜNDEME GELECEK
Daha önceki yıllarda hemen hemen her kurumda küçük çocukların bakımı için kreşler vardı.
Daha sonra bunlar kaldırıldı.
Şimdi küçük çocuklu aileler evde bakıcıları yoksa çocuklarını teslim edeceği yer sıkıntısı yaşıyor.
En ucuz bir kreş 12-15 bin lira. Buna başka giderlerde eklenince aileler bunun altından nasıl kalkacak?
Devletimizin en önemli görevlerinden biri olan kreş sorununa neden el atılmıyor?
Çalışan aileler çocukları güvende olduğu zaman daha verimli çalışacaklar.
Bu konu savsaklanıp kadınlar eve mi dönülmesi isteniyor?
Diyebilirim ki ilimizde ve ülkemizde en acil çözümlenmesi gereken sorunların başında kreş ve yurt sorunu geliyor.
-----------------------------------
GELEN MİSAFİRLERE KOLAYLIK SAĞLAMALIYIZ
Üniversiteler açılıyor bakıyorum yurdun dört bir yanından gelen öğrenciler barınacak ye arayışında. Yurt imkanları yeterli olmadığı için kiralık ve tutuyorlar .Bunun için de su, elektrik, varsa doğalgazı üzerlerine geçirmeleri gerekiyor.
Bunun peşinde koşuyorlar.
Bir de ev sahipleri tarafından öğrencilerde toplu para istendiğinde, dar gelirli aileler bu yükün altından nasıl kalkabilecek?.
Edirneliler olarak ilimize gelen üniversite öğrencilerine her türlü kolaylığı sağlamalıyız.
Evlerini kiraya verecek ev sahipleri,esnaflarımız öğrencilere destek vermeli. Unutmayalım ki Öğrenciler bölgemizin en önemli gelir kaynağını oluşturuyor.
Yaz günleri gelip okullar tatil olduğunda Edirne’nin suyu çekilmiş değirmene döndüğünü unutmayalım.
Bu arada taksi ve midibüs dürücülerimiz de gelen misafirlere yardımcı olmalı bir yer sorulduğunda kolaylık sağlamalı.
Özellikle taksi şoförlerimiz gelen misafirlere fahiş fiyat uygulamamalı. Bu arada yüksek fiyat alındığından endişe duyanlar da bunu hoş karşılamamalı, gerekli yere şikayetini yapmalıdır. Zira bir kötü uygulama tüm taksicilerimizi zan altında bırakır
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
GÜZEL GÜNLER ÖZLEMİ
İnsan ömrü hep özlemle geçiyor. Geleceğin daha iyi ve huzurlu geçmesi insanoğlunun en büyük beklentisi.
Ünlü Ozan Nazım’ın dizelerinde belirttiği gibi” Güzel günler göreceğiz çocuklar- Güzel ve güneşli günler göreceğiz. Yelkenleri maviliklere salacağız” satırlarıyla gençlerden gelecek özlemini ne güzel vurgulamıştır.
Sabahın erken saatlerinde uykulu gözlerle işe giden gençleri ve kreşe giden çocukları gördükçe Nazım’ın ünlü şairimiz Nazım’ın “ Güzel Günler Göreceğiz Çocuklar ”satırları aklıma geldi.
Ünlü şairimiz çileli yaşamında her zaman, ülkesinde gelecekte güzel günlere ulaşma beklentisini, o günlerin daha huzurlu olması arzusunu vurgulamıştır.
Atatürk’ün de Söylev’inde ve çeşitli konuşmasında ülkenin gelecek güvencesinin gençler olduğu ifade edilmiştir.
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
FIKRA
TASLAK OLARAK YARATILMIŞ
Kocası karısına öfke ile sordu:“ Erkeğin önemi şundan belli ki, Cenabı Hak bile onu kadından önce yaratmış.”
Erkeğin bu konuşması üzerine karısı hemen cevabı yapıştırdı.
“Şaşarım aklına, bir sanat eseri yaratmak için önceden bir taslak yapmanın adet olduğunu bilmiyor musunuz?
****************************************************************
BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ?
İLK KADIN TİYATROCULARIN TAMAMI ERMENİ’YDİ
Türkiye’de ilk kadın tiyatro oyuncusu Ermeni asıllı İstepan Ekşiyan’dı. Agavnihamoyan ve Hekimyan topluluğu ile sahneye çıkan Agavni Kegorkya da bunlardan biriydi.
Ancak bu gönüllü oyunculara karşılık sahneye profesyonel olarak çıkan kadın oyuncu Arusyak Papazyan oldu. 14 Aralık 1861 yılında sahneye çıkmış daha sonra onu başkaları izlemişti.