Bugün ülkemizde insanlarımız için su gibi, hava gibi sevgiye muhtaç.
Sevgisizlik husumet, toplum içinde kutuplaşmalar geleceğimiz için tehlike oluşturuyor.
Asırlardın iyi gününde kötü gününde birbirini seven karşılıkla yardımı esirgemeyen, et kemik gibi bütünleşen toplumumuz, siyasi amaçlar uğruna kutuplaştırılmak isteniyor.
**********************
DAHA ÖNCEKİ YILLARDA KUTUPLAŞMANIN ZARARINI GÖRDÜK
Biz bu kutuplaşmanın zararlarını daha önceki yıllarda gördük . Şu anda hayatta olan 1950’li yılların sonlarını hatırlayan insanlarımız bilirler. O zaman da ülkemizde bir “ Vatan Cephesi” adı altında kutuplaşma vardı.
Köylerde insanlarımız kutuplaşma nedeniyle birbirinin kahvelerine gitmiyorlardı. O yıllarda ülkede televizyon yok büyük bataryalı radyolardan her akşam “Vatan Cephesine iltihak edenler” haberlerini dinliyorduk. Ülke bu cepheye üye olanlar ve karşıtları olarak ikiye bölünmüştü.
Bu kutuplaşmanın sonucu malum ardından askeri darbe geldi.
Daha sonraki yıllarda da toplum arasında ideolojik olarak kutuplaşmalar körüklendi.
1970 ve 1980’li yıllar arasında Gençlerimiz birbirine kırdırıldı, düşman kamplara böldürüldü. Sonunda aynı dönemde iki darbe geldi Allah bir daha o günleri göstermesin.
SİYASİLER KUTUPLAŞMAYI KÖRÜKLEMEMELİ
O acı günleri görmemek için en çok siyasilerimize görev düşmektedir. Toplum arasında nifak yaratmak halkı “ Bizden-sizden” diye kamplara bölmek ülkemize yarar getirmez. Bin yıldır ırkı, mezhebi görüşü ne olursa olsun bir arada yaşama alışkanlığı olan dostça yaşamayı ilke edinen bu topluma yapılacak en büyük kötülük insanlar arasına nifak tohumları atmaktır.
*********************************************
KARŞI FİKİRLERE HOŞGÖRÜ GÖSTERİLMELİ
Onun için günümüzde toplumumuzun en büyük ihtiyacı sevgidir. Sevgisiz, hoşgörüsüz bir toplum oluyoruz.
Bunu siyasilerimizin birbirine düşmanca tavırları neden oluyor. Oy uğruna yapılan bu husumet söylemleri son bulmalı. Her yerde sevgi tohumları yeşermeli.
Siyasilerimiz kendisi gibi düşünmeyenlerin görüşlerini düşman gibi görmemeli onları hoşgörü ile karşılamalı. Demokrasinin gereği de bu değil midir?
ELBİRLİĞİ İLE KÖTÜ ALIŞKANLIK ÖNLENİR
Edirne Valiliğimiz Emniyet güçlerimiz halkı kötü alışkanlıklardan korumak için yoğun çalışma içinde .
Bunun için muhtarlarla toplantılar yapılıyor, aileler ve öğretmenler uyarılıyor. Bunlar Gençleri kötü alışkanlıklardan korumak onların tuzağına düşmesini önlemek için olumlu çalışmalar.
Bu çalışmaları daha da yaygınlaştırmak gerekir. Toplumu zararlı alışkanlıklara alıştırmak isteyenlerin en büyük pazarı gençlerimiz özellikle okula gitmeyen ve Suriye’den gençler kanalıyla bu zehirleri pazarlıyorlar.
Onun için ailelere, öğretmenlere çocukları zararlı alışkanlıklardan korumak için önemli görevler düşüyor.
Çocukların arkadaşları kimler olduğu incelenmeli kişiliklerinde farklılık olduğunda üzerine gidilip nedenleri araştırılmalı,
Bunun için gerekli yerlere başvurulmalı. Bunlar yapılmazsa gençlerimizi bu zehir tacirlerin elinden kurtaramayız.
Okul çevrelerinde dolaşan şüpheli kişiler olduğunda anında ilgili yerlere bildirilmeli. Kısaca bu mücadelede herkes kendini görevli kabul etmeli.
Böyle olunduğu takdirde halkı zehirleyen bu kişiler pazar bulamazlar.
Edirne’yi kötü alışkanlıkları satanların pazarı haline getirmemek için tüm halkımız seferber olmalıdır…
FIKRA
ATEŞ VE DUMAN
*Ateş, dumana seslenmiş:
-Hem bana dost görünür, arkadaş geçinirsin hem de yanımda kalmaz gidersin, neden böyle yapıyorsun?
Duman, hikmetli konuşmuş:
-Senin aydınlığını, sıcaklığını, gönül açıcılığını haber vermeye, göz alıcı halini insanlara bildirmeye giderim
mariobet - marsbahis - milanobet - mobilbahis - nakitbahis