Sıcaklar birdenbire bastırdı yine. Kırklara yaklaşan dereceler böyle giderse patlayacak sanki. Torunlardan biri güneşe koymuştu da termometre patlamış, içindeki sıvı akmıştı.
Edirne ve bölgemize ne oldu böyle anlamak zor. Sıcaklık yönünden Antalya, Adana ve İzmirlere yarışır olduk.Çok zaman geçiyoruz bile.
Dışarı çıkmak bir yana ağaçların gölgeleri bile bunaltıyor. Ya dağlara kaçacaksın bu durumda , ya denize… Yada tarlada çapaya!.. İşleri ne denli zor. Onları gördükçe bir yerlerim kanıyor sanki.
Gelişmelerin ateşi de yükseklerde hep. Lanet olası teröristler yine ve bir kez daha askerimizi şehit etti. Sürekli ağlayan içi yanan bir ülke olduk neredeyse. Eli kanlılar ve onların uzantıları iyice azıttı da azıttı.
Bir yandan çok yeni ve sıcak bir başka yangın. Suriye’de olan biten. Ve şehit olan kahramanlarımız. Bu en azından tahrik edici ve onur kırıcı. Bu Suriye konusunda bizim hiç yanlışımız yok, demek elbette zor. Gerginliği doruklara tırmandıran olay ve sonrası neler yaşanır, belli değil.
Çatışmalar, cinayetler durmak nedir bilmiyor. Topluca çıldırıyor muyuz ne? Eline sopayı alan önüne çıkanı pataklama peşinde. Kadınlar ve çocuklara yapılanlar ise akıl alır gibi değil.
Ama uçağımızın düşürülmesi hepsinden öne geçti
Yani nereye baksan yangın, nerden baksan duman!
Neredeyse,”Biraz kül, biraz duman o benim,işte” şarkısıyla yanıp tutuşacağız.
Ama yinede bir şiir sıcağı ve yangınları belki de azaltacaktır:
AÇAR GÖNLÜMDE O HEP SEN
Kapağını açan tencere
İçini boşaltır içine
Dalını yan kesen ağaç
Selam duran yan/kesiciye
Doğarken ne denli Akpınar
İner akşamcıdan öğleciye
Sevgi dolmadan kumbaram
Değer yitirir göreceye
Altın tozlu sevdaları
Kuyumcular ateşler
Aklıma ne geldiyse şair
Seninki benden kara şiir
Uyanırım bu gün yarın
Uzatmalı kadrolara
Yüzerim yüzmesine ya
Gemim kara ben yara
Açar gönlümde o hep sen
Uçuşur bir dalgın uçurtma