Bir zamanlar tarımda kendi kendine yeterli olan 7 ülkeden biri olan Türkiye tüm tarım ürünlerini ithal eder hale geldi.
Et ithali derken şimdi de süt ithali gündemde. Bilindiği gibi 1950’li yıllarda Amerika’dan süt tozu yardımı almıştık, Şimdi de sürünü alacağız
Böyle hayvansal ürünlere ithal yolu açılır gümrük kolaylığı sağlanırsa ülkemizde hayvancılık nasıl gelişecek.?
Pes doğrusu.
SENDİKALAR NEREDE,?
Bir zamanlar çalışanların hakkını savunmak için meydanlardan ayrılmayan seslerini yükselten sayıları iki milyonu aşan anlı şanlı sendikalarımızdan bugünlerde ses soluk çıkmıyor.
Meslek kuruluşlarımızın temsilcileri de öyle.
Eğer işçiler verilenle yetiniyor “ Eyvallah” diyorsa sendikalara ne gerek var.
Bunu ifade ederken sendikalar yerli yersiz sokak hareketi yaratsın demiyorum.
Daha önceki yıllarda her ay birkaç kez hak savunuculuğu yapan sendika yöneticilerine sormak gerekir.
Her halde işçilerin tüm sorunları çözümlendi. Sizler de maaşlarınızı alıp koltuklarınızda oturuyorsunuz.
Aslında ülkemizde sendikalarda olduğu gibi tüm demokratik kuruluşlarımızın yönetimlerinde rehavet var.
Salla başını al maaşını” işler yürüyor. Hiç olmazsa göstermelik de olsa belli günlerde yazılı açıklama yapın da yüzünüzü görelim.Sizler bizi biz de sizleri iyice unuttuk.
FATURASINI HALK MI ÖDEYECEK
Döviz artışı ile başlayan kağıt zammı en çok okulları etkiledi. Özellikle ana okullarında okuyan öğrencilerin kitapları yabancı menşeliymiş ve tüm okullardan pahalı imiş.
Çocukları okula başlayan aileler yandı. Belirtildiğine göre ana okulunda, okul öncesi eğitimdeki öğrenci masrafları öyle yüzle iki yüz lirayla ölçülecek gibi değil bin lirayı aşıyormuş.
Bu arada kitap fiyatları da zamlanıyor. Zaten az okuyan bir toplumuz bu zamlardan sonra okuma oranı,gazete okuyanların sayısı iyice azalacak.
Ülkemizde daha önceki yıllarda, kağıt fabrikalarının devlet malı olduğu dönemlerde.böyle bir sorun çıktığında devletten anında destek gelir gazeteler ve okullar etkilenmezdi.
Kağıt fabrikaları satıldı, sonuç ortada.
Sadece bu sektörde değil. Et Balık Kurumu ve benzeri devlet kuruluşları için de durum farklı değil.
SİYASETTE AYAK OYUNLARI BAŞLADI
Bakıyoruz siyasetle ilgisi olmayan kişiler siyasetin bataklığına çekilmek isteniyor.
Maalesef, batak diyorum. Bazı siyasetçilerimiz bu şerefli görevi bu duruma getirdi.
Aslında siyaset, ülke yönetimi için söz sahibi olacak kişilerin en saygın kemseler olması gerekir.Bugün halkımız arasında böyle bir kanı yok.
Toplumda saygın kişilere siyasete atıl dediğinizde öcü görmüş gibi kaçıyorlar.
Bunun sonunda bu göreve layık olmayan kişiler su başlarını tutuyor.
Bunun sonuçları da ortada. Hani bir söz vardır” koyunun bulunmadığı yerde keçiye abdurrahman çelebi” derlermiş. Abdurrahman çelebiler döneminde yaşıyoruz.
TREN KAZISINI UNUTTURMAYALIM
Çorlu’da meydana gelen tren kazası raporu açıklanmış. Yine iş kılıfına uydurulmuş.
Ölenler öldüğü ile kaldı. Geride kalan yaralılar ise bu kazanın izlerini yaşamları boyunca taşıyacaklar. Bu kapsamda bir trafik kazası bu kadar hafife alınır, ilgisiz kalınır mı?
Ölenlerin arasında anlı şanlı kimselerin yakınları olsa acaba böyle duyarsız davranılır mıydı,?
25 can gitti bu kazada. Üstelik en güvenli yolculuk yapılan devletimizin bir kuruluşunda bu canları kaybettik.
“Yağmurdan olmuş, bakımı yapılacak yerler arasında burası yer almıyormuş.” Deniyor. Peki bu yolları kontrol eden, rayların altının sel ile oyulduğunu gören yok muymuş,?
İnsan yaşamı bu kadar ucuz olmamalı. Bu ilgisizlik yakınlarını kaybeden aileleri bir kez daha evlatlarını kaybetmiş gibi kahrediyor.
Ne yazık ki bu kazaya karşı bölgemizde de gereken duyarlılık yok.
Demek ki ateş düştüğü yeri yakıyormuş.
Çok yazık.