Onun için bazı siyaset bilimcilerine göre siyaset saygı sevgi ve hoşgörü sanatı olarak ta adlandırılır.

Hoşgörülü ve anlayışlı düşüncede olan siyasetçiler kendileri ile ilgili olumsuz kararlar dahi alınmış olsa gayri insani tepkiler vermeyerek olayları soğukkanlılıkla karşılamayı yeğlerler.

O an bazılarına göre hakkını aramadığı için eleştirilseler bile günü geldiğinde adaletin yerine geldiğini görürler.

Siyasi Partilerde başlıkta kullandığım hasletlerin en çok erozyona uğradığı dönemler aday tespitlerinde olur nedense.

Bir yere talip olan kişi uygun görülmediği veya kazanamadığı zaman karşısındaki rakibini küçük düşürmek ve rencide edebilmek için türlü entrikalara tevessül ederler.

Genel Merkez bir partiliyi İl Başkanlığına uygun görerek onunla başarılı olunacağını açıkladığında bu tür hazımsızlık gösterenler hemen taarruza geçerek yıpratma hareketine başlarlar.

En demokratik bir şekilde yapılan seçim sonrasında İl Başkanlığını kazanan arkadaşını tebrik edip Partisi için onunla birlikte çalışma sergilemesi gereken diğer tarafın destekçileri kazananla ilgili hemen yıkıcı ve küçük düşürücü söylem ve eylemleri sıralamaya başlarlar.

Şu anda bile Edirne’de Ak Parti ve CHP de bu durumlar maalesef yaşanıyor.

Partideki muhalifler dedektif gibi İl Başkanlarının arkasında geziyor.

Dedikodular diz boyu hem de altından kalkılamayacak kadar ağır ve yıkıcı.

Bunlar çok yanlış davranış biçimleri.

Bencillikten başka bir şey değil.

Ben olamadım oda olmasın mantığı.

Ama bazıları vardır ki; olayları sükûnet içinde karşılar ve olumsuz hiçbir söylem ve eyleme tevessül etmeden kaderine razı olur.

Mensup olduğu partisine zarar vermemek adına kendisi hakkında verilen kararı olgunlukla karşılar.

İnandığı, güvendiği ve mensubu olduğu bir Partinin Genel Merkezinin veya üyelerinin kararını olgunlukla karşılamanın en doğru bir hareket olacağını kabul edip ona göre hareket eder.

Bir makama birçok kişi talip olabilir ama bir kişi atanır.

İşte o atanan kişiye saygılı olup sahip çıkılmalıdır.

Ben olamadım, beni yapmadılar gibi sözlerle ve kırgınlıklarla bir yere varmanın mümkün olmayacağı çeşitli dönemlerde yaşanmış ve görülmüştür.

O partiye mensup kişiler veya kendini o partili gören kişiler, şöyle veya böyle atanmış ve göreve getirilmiş kişileri hazmetmek zorundadırlar.

Genel Merkez uygun görmüş ise bunu kabullenmek ve uygun görüleni kabullenip yola devam etmek en erdemli bir davranıştır.

Yok, benim buna itirazım var, ben kesinlikle bu kişiyi uygun bulmuyorum deyip o parti ve yönetimi hakkında açıklamalar ile kişileri yıpratmaya çalışmak bir anlamda partiyi yıpratmaktır.

Buna örnek olarak tanıklık ettiğim en güzel örnek Av. Koray Uymazın 2008 yılında Ak Parti İl Başkanlığına atanmasıdır.

2004 yılı yerel seçimlerinin Merkez İlçe başkanı Avukat Koray Uymaz, 2005 yılında Genel Merkez tarafından görevden alındı ama 2008 yılında bu kez İl başkanı olarak atanmıştı.

Şayet Koray başkan o zaman küsüp partisi hakkında ileri geri konuşup tavır takınmış olsaydı bu göreve getirilir miydi?

Şimdi Edirne Belediye Başkan adayı yapılır mıydı?

Tabiî ki hayır.

Adını bile anmazlardı.

Ama lafını bilmiş, sözünü tartmış, duracağı yeri ayarlamış ve hak ettiği payeyi almıştı.

Onun için de şu anda Belediye Başkanlığına adaylık konusunda Ak Partide konuşulan isim.

Hayırlı olsun ama siyasetin gelip geçici baki kalanın ise saygı sevgi ve hoşgörü olduğunu unutmayalım.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.