Toplum için adeta işkenceye varan ,günden güne dozunu arttırarak devam eden çirkin siyasi söylemler topluma zarar vermeden bir an önce son bulmalı.
Siyasilerin bitip tükenmeyen birbirlerini suçlayıcı sözleri toplumu bıktırıp usandırdı. Siyaset böyle çirkin, birbirini itham edici sözlerle yapılmamalı toplumu bölücü değil birleştirici olmalı .Meramını anlatmak, halka kendini ifade etmek için bu toplumu kutuplaştıran sözlerin yerine daha terbiye sınırlarını aşmayan sözlerle yapılmalı.
Daha önceki siyasiler de aralarında tartışmalar yapıyordu.
Ben hiçbir zaman siyasetin bu denli çirkin sözcüklerle yapıldığına tanık olmadım.
İnsanların canlarıyla uğraştığı, geçim sıkıntısının doruğa ulaştığı bir dönemde halkı siyasilerin kaprisleri, gelecek kaygısıyla yaptıklar halkı kutuplaştıran söylemlerine tahammülü kalmadı.
-------------------
ÇİFTÇİLER KENDİ SORUNLARINI SAHİPLENMELİ
Çiftçilerimiz bu kenelerden kurtulmadığı sürece iki yakaları bir araya gelmez.Siz bakmayın meydanlarda köylü hakkını savunur görünen, onlara toz kondurmayan siyasilere.
Bir araştırılsa mecliste köylü sorunları ne kadar tartışılıp çözüm bulunduğu bilinse, köylülerimiz siyasi kararlarını yeniden gözden geçirmek zorunda kalır.
Köylülerimiz kendilerinin söz sahibi olmadığı yerde başkalarının haklarını nasıl göz ardı ettiğini,savsakladığını, bazı köy yasalarının uzun süredir değiştirilmediğin görürler. Siyasilerin sık sık başvurduğu “cambaza bak” oyununa alet olmazlar.
Aradan on yılı aşkın zaman geçmiş .Bu anlayış bugün de geçerli değil mi? Köylülerimiz kendi sorunlarını başkalarına havale etmek onlardan medet ummak yerine kendileri sahiplenmediği sürece bu sorunları artarak devam edecektir.Bir ülkenin en önemli sorunu olan, halkın yiyecek ihtiyacını karşılayan bir iş alanında çalışan çiftçilerimizin haklarını aramada karşılaştıkları sorunlarda kendilerinin de suçu yok mudur? Bumu sorgulamaları gerekir.
SADAKATİN BÖYLESİ
İstiklal mahkemesi yargıçlarından biri olan Kılış Ali, Cumhurbaşkanlığı köşkünde Ata ile birlikte yemek yeme anında elektrikler kesildiğinde,tabancasıyla Atatürk’ün üzerine abanarak onu kuruyan kişiydi.
-----------------
FIKRA
BİR GARİP ADAM
Adamın biri geç saatlerde ahbabına gitmek için yola çıkıyor.
Arkadaşının evi sapa bir yerde. Oraya ulaşmak için birkaç yüz metre yürümesi gerekiyordu..Yolda bir ara baktı ki,az ilersinde kelli felli şişman birisi yürüyor.İşin tuhafı bu adam yürürken kendi kendine söyleniyor.
Sonra da kahkahalarla gülüyor.
Arada bir de elini boş ver anlamında sallıyor.
Ahbabına ziyarete giden adam öndeki şişman adamın gerisinden bir süre yürüdü.Sonunda dayanamadı adımlarını sıklaştırıp ona yetişti
“ Affedersiniz beyefendi ”dedi.
Adam da durdu:
“Merakımı bağışlayın.Size bir şey sormak istiyorum.”
-“Buyurun sorun”
-“Bir süredir peşinden gidiyorum.Kendi kendine bir şeyler mırıldanıyor,sonra da kahkahalarla gülüyorsunuz” dedi
Şişman adam gülümseyerek:
.”Yalnız başıma böyle uzun bir yola çıktığımda sıkılıyorum diye kendi kendime fırka anlatıyorum”
-“Peki neden arada bir aldırma gibi elini sallıyorsun”
-“ Ha o mu ..? O da arada bir bildiğim fıkra gelince “ Boş ver onu biliyorum” da