24 Haziran’da yapılacak Milletvekili ve Cumhurbaşkanı seçimine gün sayıyoruz.

Önümüzdeki pazar günü halkımız kendi kaderini belirleyecek seçim için sandığa gidip oyunu kullanacak.

Seçim yaklaşırken insanlarımızın bazıları bu seçimi diğer seçimler gibi düşünüyor ne kadar önemli olduğunu dikkat almıyor.

 Aslında durum öyle değil.

Ülkemiz bu seçimle parlamenter seçimden ayrılıp başkanlık sistemine gidiyor.

Ülke kaderini başkan olan belirleyecek.

Bu bizim gibi demokrasisi yeterince gelişmemiş ülkeler açısından risk taşıyor endişesi halk arasında yaygın.

 Padişahlara dahi verilmeyen bir hakkı tek kişiye vermenin yanlış olduğu söyleniyor. Ülkenin kaderini bir kişinin belirlemesi, parlamentonun önemini kaybetmesi aslında halk iradesinin parlamento bazında ikinci plana itilmesi anlamına gelmiyor mu?

600 milletvekilinin etkinliği olmuyorsa bu milletin onlara harcadığı para heba edilmiş olmuyor mu?

 Altyapısı hazırlanmadan, yetkiler belirlenmeden bir seçime gidiyoruz.” Kervan yolda düzülür” misali gündemde olmadığı halde baskın bir seçim ortamına girdik.

Bu gerçekten eşit koşullarda yapılmayan bir seçim. Eski seçim dönemlerini hatırlıyorum ,en küçük partiler dahi televizyonlarda seslerini duyuruyordu. Şimdi bırakınız küçük partileri parlamentoda temsil edilen ve cumhurbaşkanlığı için aday olanlar dahi televizyonlarda ayın organlarında görüşlerini açıklayamıyor.

Seçim güvenliği ise bir âlem.

İnsanların en önemli demokratik hakkı olan oy verme hakkı güvencede olmuyorsa orada halk iradesi nasıl belirlenecek?

 Ülkede seçmen sayısı belli. Fakat oy kullanılacak sandık sayısı belli değil.

 Basılan seçmen kâğıtlarının seçmen sayısından yüksek olması ister istemez akıllarda soru işareti yaratıyor.

 Eskiden ne kadar güvenliydi seçimler. Seçime katılan vatandaşlar güle oynaya sandık başına gider oyunu kullar seçimde şaibe olacak gibi bir şüphe akına gelmezdi.

 Oy kullananların parmağına bir süre çıkmayacak boyu sürülürdü. Her nedense  bu uygulamadan  vazgeçildi. Daha sonra seçimlerde şaibe olabilir endişesi gündeme geldi.

Bundan önceki seçim sonuçlarına bakıldığında sandıklardan çıkan oylarda birbirinin zıddı oyların olması ister istemez “ seçimde hile olabilir” endişesini yaratıyor. Şimdi bakıyoruz,  bazı partiler seçim güvenliği için seferber oldu” Aman oylara sahip olun çalınmasın” diyorlar.

Bu ülkemiz açısından medeni ülkeler arasında güvensizliği yaratmaz mı?

 Bir ülkede seçim güvenliği sağlanamıyor, halkın iradesi sandığa yansımıyorsa, orada halk diğer devlet kurumlarına nasıl güvenecek.

Hep bunlar, halkın kafasında soru işareti oluşturuyor.

 Pazar gününden sonra sandıktan ne çıkacak göreceğiz.

Dileğimiz tatsızlıkların olmadığı herkesin birbirine saygılı davrandığı, oy hırsızlığı yaşanmayan bir seçim olsun. Halkımız da milletin iradesi bu diye saygı göstersin.

ÜNİVERSİTE GENÇLİĞİNİN BİR BÖLÜMÜ OY KULLANAMAYACAK

Üniversitelerin tatil olması nedeniyle okudukları illere ikametgâh kayıtlarını yaptıran, okulların tatile girmesiyle memleketlerine giden öğrencilerin oralarda oy kullanmaları mümkün değil.

Kaç öğrenci “ben kaydımın olduğu yerde oyumu kullanacağım” diye seçim gününü bekler.

 Seçimin, Üniversitelerin tatile girmesinden  sonra yapılması halk iradesinin sandığa yansımasında olumsuz etki yapacaktı.

Bu orta ve ilk öğretim için de geçerli.

 Buralarda görev yapan öğretmenlerimizin bir bölümünün aileleri başka illerde.

 Üstelik seçimden bir hafta önce de Ramazan Bayramı geldi. Bu dahi seçime katılım oranını olumsuz etkileyecektir. Seçime az katılım halk tercihinin gerçek görüntüsünü vermez.

Öyle sanıyorum ki  bu seçimde ülkemizin geleceğini belirleyecek olan gençlerimizin oylarının sandığa yansıması çok düşük olacaktır. Okulların kapanması bunda en büyük etken oluşturmaktadır.

 Bir de seçime katılıp oyunu kullanma yerine tatilde sahihlerle koşanlar da oyunu kullanamayacak.

Bu durumda olanların hiçbir mazereti olamaz. Kararın olmadığı yerde sonuçlara da katlanmak zorunda kalacaklar. Onların sonradan sızlanmaya hakları olamaz.

FIKRA

HİÇ ENSELEYEMEMİŞLER

Kuşkonmaz Rıfkı bir şirkete memur olmak için başvuru yapmıştı.

Fakat talebinin gözden geçirilmesi için, ilk önce üzerinde çok sayıda soru olan bir kağıdı doldurması gerekiyordu.

Rıfkı, sayfanın baş tarafındaki soruları çabucak doldurduktan sonra, şöyle bir soruyla karşılaştı.” Hiç hapse girdiniz mi?”

Rıfkı bu soruya “ hayır” diye yazdı.

Ancak bunun altında da şöyle bir soru vardı:

Ne sebepten?”

Kuşkonmaz Rıfkı bu sorunun karşılığı şunu yazdı” Ben hiçbir zaman enselenmediğim için..”

BUNLARI  BİLİYOR MUSUNUZ,?

        

RADYO İLE İLK KEZ POSTACILAR TANIŞTI

              İlk radyo deneme yayını Ankara ve İstanbul’da PTT’nin posta görevlerinde yararlanmak amacıyla  kurduğu, beşer kilovat gücündeki verici istasyonundan  1927 yılında yapıldı.

Bu yayınları 1936 yılına kadar Türk Telsiz Telefon kuruluşu yönetti.

 Radyonun günlük hayatta  önemli bir yer tuttuğu gerçeğini gören hükümet, Ankara’da büyük bir  radyo istasyonu kurdurdu. 28 Ekim 1938 günü sürekli yayınlara başlayan bu yeni radyo uzun dalga “ Türkiye radyosu” ve kısa dalga “ Ankara Radyosu” adıyla hizmete girdi. İstanbul Radyosun yayınlarına sürekli olarak başlayışı.1 Eylül 1949  günü mümkün oldu.

                      

ZENGİN İŞADAMI YARDIMI

 Zengin bir işadamı sokakta rastladığı eski okul arkadaşına yardım için yüz lira verdi. Okul arkadaşı bu duruma hiç memnun olmadı.

 “Bu kez yalnız yüz lira veriyorsun.?”  Diye sordu.  İki yıl önce 500 lira, bir yıl önce ise 250  lira vermiştin,  şimdi ise  yalnızca yüz lira  ha..?

 İşadamı arkadaşının bu sitemi üzerine özel durumunu açıklamak istedi.

“ Geçen yıl evlendim, bu yıl bir çocuğum oldu” diye başladı söze. Arkadaşı onun sözünü yarıda kesti:

“ Tamam tamam anladım” dedi. “ Desene benim paramla aile geçindiriyorsun artık”

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.