Toplumda gittikçe söylemleri ile  ,uygulamayı amaçladığı hayat  tarzından farklı  yaşam sürenlerin oranı gün geçtikçe artıyor. Hani bir özdeyiş vardır” Aleme verir talkını  kendi yutar salkımı” denir, bu da öyle bir durum .

Bakıyorsun adam yıllardır işittiğimiz   beylik sözleriyle emekçi kesimin köylülerin dr gelirlilerin   haklarını öyle savunuyor ki, sözlerini dinlediğinizde  sanki o ortamı yaşadığını  özümsediğini  bir emekçi  dostu sanırsınız.

Bu sözleri söyleyenin yaşam tarzını incelediğinizde  söylediğinin tamamen zıddı  söylediği ile bağdaşmayan  bir  hayat sürdüğünü görürsünüz.

Bu tür  sözü ile özü farklı olan laf olsun diye emeğin hakkını savunan  kişilerin öğütleri dikkate alınmamalı.

Emekçilerin sıkıntısından dem vuranlar az çok onunu yaşadığı zorlukları  yaşamalı, onlarla içli dışlı olmalı sorunların   nedenlerini iyici bilmeli onları özümsemeli .

Öyle hariçten gazel okuyarak bu konulara çözüm bulunmaz. Bu sorunların dışında olan lüks yaşam süren kişilerin tezleri de inandırıcı olmaz

-------------------------

PRATİKTE  SÖZLERİNİ KANITLADI   

Bir zamanlar solcu gençler emekçi   halkı savunurken  onların işlerine yardımcı olurdu. Birlikte köprü inşaatında çalışmışlardı. Söylemlerini  pratikte gösteriyorlardı. Onların bu hizmetleri günümüzde de unutulmuyor.

Yine Köy enstitüleri döneminde öğretmenler köylülerimizle ortak yaşam sürdürdüler. Öğretmen  çekici tutsa eli yakışıyordu.

Okulun damına çıksa  onarımını biliyordu. Köylülerin sorunlarını biliyor iç içe yaşam sürdürüyordu  Okulda küçük bir hizmet için usta arama gereği duymazdı. Okul bahçeleri bugünkü gibi beton yığını değil bakımlı yem yeşildi. Bu hizmeti öğrencilerle yapıyordu. O zamanın öğretmenleri üretim içinde eğitim yapan fedakar insanlardı.

------------------------

EMEĞE SAYGISI OLMAYANLAR EMEK HAKKI SAVUNUYOR

Onun için  bazı entel takımının   emekçileri hakkını savunur görünüp  özel yaşamlarında bunun tamamen zıddı  lüks  içinde yaşayanların emekçilerle ilgili  öğütleri dikkate alınmaz.

Bugün  ülkemizde  kendi sınıfından olmayan hatta onları sömüren  kişiler  emek ve köylü haklarını savunur duruma geldi.

Ne acıdır ki,ülkemizde  tarımla hiç  ilgisi olmayan bir bakanımız olduğu örneklerle kanıtlandı.Yine işçilerin ve meslek kuruluşlarının hakkını savunur görünüp Ankara’da lüks içinde yaşam süren oda ve sendika başkanlarıyla biriken  sorunları çözmeniz mümkün değil.

----------------------

BİR KÖYLÜ MİLLETVEKİLİ YOK

Şu anda mecliste bir köylü milletvekilimiz yok.Köylünün hakkını savunur görünen  mebuslarımız olsa da onlar bir noktaya kadar  sorunları destek sağlıyorlar. Bu arada  parlamentoda  milletvekilinin etkinliği gücü de  tartışılır duruma geldi.

Edirne’de  Köylü sorunlarının içinde olan Bir parlamenterimiz var.

 Ara bir  köylü sorunlarını dile getirip medyada sesini duyurmaya çalışıyor. Peki  meslek kuruluşlarımız çiftçi temsilcilerimiz ve üst yöneticileri  kendine destek verip bu sorunları yeterince sahipleniyor mu?

DOLAP ÇEVİRMEK

Habersiz gizli kapaklı işler çevirenler için” yine bir dolap çeviriyor” sözcükleri kullanılır. Bu özlü sözcüğün hikayesi şöyle:

Eskiden vezir, paşa sadrazam gibi devlet büyüklerinin yanı sıra, toplum içinde zenginlerin de konakları olurdu.

Kadın ve erkeklerin ayrı ayrı ağırlandığı bu konakların kadınlar kısmına haremlik, erkeklerin bulunduğu kısmına ise selamlık denirdi.

Kadınlar tarafı ile erkekler bölümü arasındaki duvara bir eksen etrafında dönen silindir şeklinde kapaksız bir dolap konulurdu.

Bu dolabın içinde sıra sıra  geniş raflar bulunurdu.

 Kadınlar harem kınsında pişirilen yemekleri bu döner dolaplar aracılığı ile selamlık kısmına kolayca servis yapardı.

 İşte bu dolapların zaman zaman gönül işlerinde , mektuplaşma , hediyeleşme  ve gizli haberleşme ve buluşmalarda da kullanılırdı.

----------------------------------

FIKRA        

ARABA KAZASI

Bir kadınla bir adam ayrı ,ayrı arabalarında giderlerken çarpışırlar. İkisinin de arabası mahvolur ama şans eseri ikisi de hiç yara almadan kurtulur.

Arabalarından sürünerek çıkarlar ve kadın adama bakıp:

- Çok ilginç! Sen erkeksin ben de kadın. Arabalarımız mahvoldu ama ikimize de hiçbir şey olmadı. Bu belki de tanışıp, dost olup, hayatimizin sonuna kadar huzur içinde birlikte yasamamız için bir işarettir,' der.

Müthiş heyecanlanan adam:

- Evet, galiba haklisin,' diye cevap verir şaşkınlıkla. Kadın:

- Bak, arabam hurdaya döndü ama bir şişe şarap sapasağlam.

Bu kesin bir işaret. Bu şarabı içip şansımızı kutlamalıyız,' diye devam eder ve şarap şişesini adama uzatır.

Adam şişeyi alır, açar ve yarısını içip kadına verir. Kadın hemen şişenin mantarını kapatıp adama geri uzatır. Bunun üstüne adam sorar:

- Sen içmeyecek misin? Kadın cevap verir :

- Hayır, ben polisi bekleyeceğim…..

-----------------------------

ÖZLÜ SÖZ

Dört şey devam ettikçe, din ve dünya ayakta duracaktır;

Binginler mallarıyla cömertlik yaptıkça; alimler ilmiyle amel ettikçe; cahiller bilmedikleri bilgilerle  kibirlenmedikçe; fakirler dinlerini  dünyalarına satmadıkça, 

HAZRETİ ALİ.

BİR HAFTA MOLA

Bir hafta  tatil yapmak zorundayım. Köşe yazılarıma  ara veriyorum. Okuyucularımla Kırkpınar öncesi buluşmak umuduyla  Allahısmarladık.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.