Güzel ülkemiz Türkiye, zor günlere gebe gözüküyor.
Bir yurtsever olarak ülkemin bugünkü durumundan ne yazık ki keyif alamıyorum, ve hatta kaygı duyuyorum. Neden?
Önce, 31 Mart yerel seçimleri nedeni ile ülkemiz insanı, Cumhur İttifakı ile Millet İttifakı adı verilen iki kampa bölünmüştür.
31 Mart seçimlerinin propaganda döneminde Sayın Cumhur Başkanımız ve AK Parti iktidarı, kendilerine mualif olanlara şimdi tekrarlamaktan dahi utandığım ağır suçlamalarda bulunmuşlardır. (İllet, zillet, çukur, çamur vb.)
Yerel seçim sonuçları, İstanbul dışındaki illerimizde normal kabul edilmiş ve sonuçları sineye çekilmiştir. Ancak İstanbul seçimi sonuçlarını AK Parti iktidarı kabul etmemiş ve uzun süren zorlamalar sonucunda Ekrem İmamoğlu’nun Belediye Başkanlığı Mazbatası geriye alınmıştır.
Şimdi 23 Haziran’da yapılacak İstanbul Belediye Başkanlığı seçimini bütün Türkiye pür dikkat izleyecek ve var olan enerjisini bu konuya yönlendirecektir.
Şimdi ben diyorum ki;
Bu yıl yapılan yerel seçimler ve özellikle de İstanbul seçimi; Türkiye’nin tüm dikkat ve enerjisini üzerinde toplamıştır.
Bizler millet olarak, seçim meselelerimiz ile ilgilenirken dış düşmanlarımızda bunu fırsat bilerek bizi ekonomik baskılar ile sindirmeye ve de ülke sınırlarımızın yakınlarına asker yığarak kafalarındaki hayalleri gerçekleştirmenin fiiliyatına girişmişlerdir.
Bu ahval ve şerait içinde; ülke ve millet olarak silkinip kendimize gelmemiz gerekiyor.
Millet olarak, yeniden iktidarı ve muhalefeti ile bir barış ortamı ile el ele vermenin, zorunlu hale geldiğini görmemiz gerekiyor.
Umarım; naçizane bizim gibi sıradan bir yurttaşın düşündüklerini, bizi yöneten büyüklerimiz çok daha önceden düşünmüş ve gereğini yapacak sorumluluk bilincine erişmişlerdir.
Yazımızı Büyük Atatürk’ün o ölümsüz vecizesi ile bitirelim; SÖZ KONUSU VATAN İSE GERİSİ TEFERUATTIR.
