Çocukluğumuzun evlerinde “OCAK” lar vardı. Hem ısınmak hem de yemek pişirmek amaçlı. Annemin çömlek fasulyesi burada pişer, kahve ocağa sürülürdü. O fasulyenin tadı hala damaklarımdadır. Kedimiz ocağın sıcak küllerinde kestirirdi.

Sonra, ocaklar kapatıldı. Yerlerini soba çeşitleri doldurdu. Daha sonra, (Biz peçka derdik) şömineler girdi devreye.

Günler geçtikçe elektirikli sobalar girdi evlere. Artık kaloriferli evler ve son olarak da doğalgaz.

Ev alet ve makineleri de öyle. Buz dolabı, çamaşır ve bulaşık makineleri ve diğerleri…

Böylece ev işleri kolaylaştı(mı?)

İlk olarak evlerimize giren siyah-beyaz televizyonlar, daha sonra yerini renklilere bıraktı.şu anda ise düzleri odalarımızda.

Bilgisayara gelince; bence çağa dengesini vuran olağanüstü bir buluş. Bu sayede bir çok iş basitlenip kolaylaştı.

Yani aşağı yukarı (ülkemiz için söylüyorum) elli yılda her şey gelişti ve değişti. En başta teknik bilim ve buluşlar.Böylece yaşantımız çağdaş bir düzeye ulaştı. Buna k arşılık sosyal yaşamda dengesizlikler, ve bencillik hız kazandı. Boşanmalar çoğaldı. Evlilik kurumu sarsıntı geçirmekte.

Ayrıca tarım ve iş makineleri, işleri öyle kolaylaştırdı ki, hareketsiz kalan insanlar kendini oynamaya,, yürümeye vurdu. Yediden yetmişe şıkır şıkır oynayan bir toplum olduk.Ya iyice örtündük, ya da açıldıkça açıldık. TV ekranlarında gezinirken, görürsünüz. Yemek yapanlar… Lokanta mı yani ekranlar? Oynayanlar, düğün salonu mu ekranlar? Bikini ya da yokiniyle yani yarı üryan şarkı söyleyen kokonalar… Yirmi dört saat dini yayın yapanlar; kanallar ibadethane mi yoksa? Gerisini de siz tamamlayın. Amaçsız; yalnızca para cazibesine dayalı yarışmalar, giysi güzelliği arayışları. Yani giysi güzelliği , insan güzelliğini geçmiş durumda mı olmalı?

Hareketsiz yaşamın içine arabalar da girince, iyiden iyiye hareketsiz kaldık. Sabah kahvaltısını dışarıda yapma modası bundan kaynaklanmış olmalı. Ürünlerde “organik” arayışları. Bence tam bir, yalan dolan. Çünkü kazanma hırsı her şeyin önüne geçti.

Güzellik salonları, kuaförler ve hazır giyim de işin içine girince…

Üretimi makinelere bırakınca, gerçek ve ideal bir tüketici olduk. Kapitalizm ve emperyalizmin isteği

de bu değil miydi?

Genlerin tavırları da değişim geçirmekte sanki. Erkekler kız gibi, kızlar erkek gibi görünmekte sanki.Robotlar, yapay zekâ olayı da insanı şaşkına çevirmekte…

Giyim kuşamda aşırılıklar, kendinle barışık olmamak, kendini ve başkalarını kabullenmemek, zayıflamak için yaşamını yitirenler, görüntü güzeli olmak için her şeye katlanmak.

İşte günümüz gençliğinin bir bölümü işte böyle

Öte yanda da yobazzedeler, piyonlar, satılmışlar,katiller, teröristler…

Üniversiteler açılınca havalar da bozuluyor nedense?

Hepsi bir yana en önemli sorun ne biliyor musunuz? Yenilgiler yüzünden Türkiye ve özellikle Fenerbahçe taraftarları birbirine girdi, girecek. ,.Önceki yıllarda heykeli bile dikilen bir futbolcu vardı. Ne için, anlamak zor. Bir buluş mu yapmış, bilimsel gelişmelere katkıda mı bulunmuş?..

Yani önem verdiğimiz şeylere bakın. Öte yanda şehitlerimiz Suriye ile gerginlik.

Bunlar önemli mi canım. Varsa yoksa futbol. Varsa yoksa maç. Varsa yoksa gol…

Top yüzünden ortalık karışmasa bari…Son yıllarda uykuluk Sörvırvır yetişti imdade!.

SARIŞIN BİR YANGIN

Sarışın bir yangının kızaran özleminde

 “Yağdır Mevlam su” yeni bir şarkı besteler

Yeniye yeniliğe göç, sığar mı kalın kafalara

Sömürü ve yenilgi mıknatısına yapışıksa

Yuvasından kovulan savurgan bir karınca

Kap kap kaplumbağa, ağ örer örümceğe

Dürüm dürüm gözyaşı , dolar kadehler

Sabahın seher yeline bıraktığı armağan

Sürüm sürüm sürünen cehalet karanlığı

Avuntu bir hırkayı yıkayıp asınca ipe

N.T

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.