Çevremizde bakıyoruz eli ayağı tutan eskilerin tabiri ile taşı sıksa suyunu çıkaracak gücü olan bazı kişiler fakirlik ayağına yatıp emeksiz hayat sürüyorlar.  Hiçbir zaman iş insanın ayağına kendiliğinden gelmiyor, biraz da çaba istiyor.

Özellikle günümüzde iş bulmak çok  zora girdi, iş imkanları kısıtlı .Bir de insanlarımızda  bir mesleği olmadığı halde yapabileceği işler için   “ben her işi yapamam, benim için devlet işi olmalı” alışkanlığı var. Bölgemiz insanında bu alışkanlık devam ediyor . Bakıyoruz,  bölgemizde birçok iş dalında ara eleman sıkıntısı var. İnşaatlarda ve herkesin yapabileceği ustalık istemeyen işlerde yurdumuzun başka bölgelerinden gelen insanlar çalışıyor ekmek parasını kazanıyor bir de memleketinde ailesine para gönderiyor.

           Devletin sosyal yardımından yararlanmak için çalışma yerine  tüm yolları deneyenler ve oradan aldıkları para ile çalışmadan geçinenlerin yolu iyi yol değildir.

    Devletin de bir süre sonra buna çözüm getireceğini umuyorum. Hiçbir geliri olmayan genç dinamik insana para yardımı mı yapılıyor, bu bir emeğin karşılığında yapılmalı insanlarımız emeksiz kazanca alıştırılmamalı .O kişi bu gelirini yaptığı işin karşılığı olduğunu kabullenmeli. Daha önceleri hizmetlerin devlet tarafından yapılması alışkanlığı vardı. Şemdi bu alışkanlık sosyal yardımlarla devam ediyor. 

     Daha önceleri  köylerde İMECE  usulü çalışma  sistemi  vardı  köylerde bazı işler köylülerin ortak çabası ile çözümleniyordu.

    Bunu yadırgayanlar, cebri çalışma yöntemi olduğunu savunanlar oldu  Sonuçta bu çalışma kaldırıldı. Aslında köylerde ortaklaşa yapılacak işler olmalı. Her şey devletten ve mahalli idarelerden beklenmemeli

     Eşi, çöpleri toplayıp evin geçimini sağlama çabasında, erkeğinin de sağlığı uygunsa  yapacağı bir işi olmalı. Daha önceleri bazı işleri bölgemiz insanları yapıyordu. Şimdi bakıyorum boyacılık, hamallık evlerde temizlik işlerini başka bölge ve ülkelerden gelen insanlara havale ettik.  İnşaatlarda ve sanayi kuruluşlarında çalışan bölge insanımız yok.

   Trakya halkı bu rehaveti üzerinden atmalı. Emeksiz kazancın olmaması gerektiğini kabullenmeli: Bugün farklı amaçlarla kendilerine sağlanan kazançlar bir gün sona ererse sudan çıkmış balığa döneceklerini unutmamalılar.

ELEKTRİK FATURALARI

         Her ay neleri ödediğimize faturayı incelemeden  parasını verdiğimiz elektrik faturalarının boyları her geçen gün artıyor. Bir önceki yıl faturaların boyuna bakıldığında daha kısa olduğunu görürüz. Buna neden, ödeme kalemlerinin ve diğer akıl karıştıran ödeme türlerinin katılmasıyla  elektrik faturaları uzadıkça uzuyor.

    Bu, sayıları onları bulan ödeme kalemi sonunda tükettiğiniz elektrik bedelinin iki katı ödeme yapıyorsunuz. Dağıtım bedeli deniyor,  TRT payı deniyor, Bunların toplamı KDV’ye dahil ediliyor meblağ büyüdüğü için ödeyeceğiniz fatura tutarı da artıyor.  Aslında alışveriş yaptığımız her şeyde böyle dolaylı vergi oyunu ile kazancımız tükeniyor.

     Dünyanın hiçbir yerinde sigara ve akaryakıttan bizdeki kadar vergi yok. Bedellerinin üçte ikisi dolaylı vergi olarak alınıyor. Diğer taraftan emeklilerin aldığı maaşlardan ne gibi kesintilerin yapıldığını biliyor muyuz? Doktora gidip birkaç tahlil yaptıranlar bunun faturasının maaşlara nasıl yansıdığını görürler.

       Bankalar “sıfır faizle kredi veriyoruz” diye ilan yapıyorlar. Hele bir dene faizsiz kredi altında sizden alınacak para içine neler, ne gibi masraflar ilave ediliyor.  Kredi alan hangi insanımız imzaladıkların sayfalar dolusu  küçük puntlarla yazılan taahhütnamelerde  nelerin yazıldığından haberi var. Aslında bunlar insanlarımıza yararlı gösterilip kurulan tuzaklardır.

        PTT DAĞITIMDA KADRO YETERSİZ

        Edirne’de nüfusun artması posta dağıtım işlerinin çoğalmasına karşın, özellikle  posta dağıtım işlerine bakan eleman sayısı  yeterli değil. Bir süre önce verilmesi gereken kadrolar daha sonra Danıştay’ca iptal edilmiş. Bugün mahalle ararında posta ürünleri dağıtım işlerinde üç kişinin yapacağı işi bir postacı üstleniyor.

     Özellikle,imza karşılığı verilen dağıtım  zarfları  postacıların işlerini daha da ağırlaştırıyor. Bazı gecikmesinde sakıncası olan zarfları yetiştirmede postacılar zorlanıyorlar.

   Devletimizce, başka alanlara gereğinden fazla verilen kadrolar her ne hikmetse PTT’den esirgeniyor, bunun faturasını da üç kişinin yapacağı hizmeti veren PTT dağıtıcıları çekiyor.

                            BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ?

                            İLK HAZİNE PULU  1880’DE BASILDI

 Türkiye’de ilk hazine pulu 1880 yılında çıkarıldı.

   Hazine pullarının ne zaman, ne için çıkarıldığı, nerelere kullanıldığı yasalarla belirtilir.

 İlk hazine  pulu “ Düyunu Umumiye’nin isteği ile bastırılmıştı.

 Meşrutiyet döneminde Hicaz demiryolunun yapılmasına yardım amacıyla  bir hazine pulu çıkarıldı.

  Pastada kullanılmadı. Postada kullanılan ve geliri hazineye  kalan pullar, 1915 yılında  Evladı Şüheda , 1937 yılında  Tayyare Müdafaa ve  1941 yılında  Milli Müdafaa  pullarıdır.

 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.