Ülkemizde başta siyasi partiler olmak üzere yeniden dizayn edilmeli.
 Her şeyin eskidiği  dejenere olduğu gibi siyasette ve demokratik kuruluş yönetimlerinde de yozlaşma oluyor.
 Bakıyoruz, bazı kurumların Ankara’daki üst yöneticileri  yıllardır koltuklarını koruyor göreve gelen hükümetlerle uyum içinde yaşamasını sürdürüyor.
Onlar için temsil ettiği kurumun sorunları ikinci planda kalıyor.
 Örneğin Bakkallar ve Tekel Bayileri Federasyonu Başkanı  bugün küçük esnafların bir dizi sorunu varken o ne ile meşgul,Siyasi partilerin koltuğu altına sığınıp  saltanatını sürdürüyor.
 Genel kurulları yaklaştığı zaman ülke genelinde bir tur atıp ardından Akdeniz bölgesinde  lüks otellerde  seminer adında bir toplantı yaparak saltanatını sürdürüyor.
Bu diğer odaların ve meslek kuruluşlarının üst yönetimleri için de geçerli.
 Tüm meslek kuruluşlarının taşra yöneticileri Ankara saltanatı için önlem almalı. 
Buraya seçilecek yöneticileri limit konulmalı.
 Diyelim iki dönem sonunda seçilmesi engellenmeli. 
Bakıyoruz odalarımızın,meslek kuruluşlarımızın üst yönetimlerinin kadrolarını değiştirmek mümkün değil,Bunların o görevde kalmaları kendi başarılarından çok yandaş  taşra kuruluşları ile sağlanıyor
.Bu durum o kişilerin uzun yıllar, o görevde kalmalarını sağlıyor
.Bu arada siyasi partilerin mevcut kadrolarının da yeniden dizayn edilmesi gerekir.
Eski yöntemlerle siyaset yapma dönemi kapanıyor.
 Günün koşullarını dikkate alarak bu kadrolara gençlerin ve kadınların da  büyük oranda katılımını sağlayıp düzenlenmesi gerekir.
 Klişeleşmiş sözler artık güncelliği kalmayan yöntemlerle siyaset yapmak inandırıcı olmuyor. 
Halkımız yıllardır gördüğü simaları ve bilinen kalıplaşmış sözleri dinlemekten bıktı usandı.
CHP Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce’nin sık sık vurguladığı gibi özellikle gençlerimizi geleceğe hazırlayan medeni dünyada yarışmayı sağlayacak  siyaset yolu izlenmeli.
Boş laflara, meydanlarda gerçekleşmeyecek vaatlere insanların karnı tok
. siyasilerimizin üst yönetimlerinin aynı yöntemle halkı kandırmak istediğini  siyasilerin toplantılarında görüyorsunuz.
 Siyasiler ne zaman halkın ilgisini çekecek kendilerini ekonomik ve siyasi olarak rahatlatacak vaatler söylendiğinde daha gür şekilde alkışlıyor. 
Özellikle gençlerimizin siyasi toplantılara katılmaları ülkemizin geleceği açısından çok önemli. Siyasette gençlerimizin önü açılmalı her alanda onların fikirleri alınmalı.
Yıllanmış politikacıların “ En iyisini biz biliriz” anlayışı son bulmalı . 
Zira,  ülkenin  geleceği gençlerimizle şekillenecek. 24 Haziranda yapılacak seçimler gençlerimizin geleceği için hayati önem taşıyor
.Gençlerin sessizliğine ilgisizliğine kimse aldanmasın.
Onlar ülkede ne olup bittiğini, nasıl bir yönetim tasarlandığını hepimizden daha iyi biliyor.
Oy sandığına gittiğinde kendi geleceğini düşünerek oyunu kullanacak,”babam sülalem şu partiye oy veriyor,ben onun yolundan giderim” anlayışı  geride kaldı.Genç kuşak çok  donanımlı bilgisayardan akıllı telefonlardan her zaman olayları izliyor. 
Sadece siyasilerin kalıplaşmış telkinlerine bakmıyor. Onun için bu seçim gençlerimiz ve kadınlarımız için hayati önemi olan bir seçim olacaktır. 
Gençlerin ve kadınlarımızın bu fırsatı iyi değerlendireceklerinin izlenimini alıyorum.  
SİYASİ PARTİLER OY VERMEDE HALKA YARDIMCI OLMALI
24 Haziranda yapılacak milletvekili ve cumhurbaşkanlığı seçiminde halkın nasıl oy kullanacağı konusunda kafası net değil.
 Bu konuda siyasi partilere önemli görevler düşüyor.seçim bürolarına bulunduracakları örnek  oy verme formları ile vatandaşlara nasıl oy verileceği konusunda bilgi vermeleri yararlı olur.
 Bu seçim oy verme açısından farklı özelliği olan bir seçim farklı yerlere mühür basılacak.
 Bunun halka iyi anlatılması gerekir.
 Bazı TV kanallarında bu konuda bilgi verilse de bu yeterli olmuyor. 
Siyasi parti yetkililerinin konuyu halkın anlayacağı şekilde vatandaşlara anlatmaları gerekir. Hatta siçim bürolarının önüne bunun örneğini asmalarında yarar var.
    
BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ,?
    MESİR ŞENLİĞİ 1939’DAN BERİ YAPILIYOR
     Türkiye’de Mesir Bayramı’nın ilk kutlanışı 15 Nisan 1539 günüdür.
    Manisa ilinde  her yıl 15 nisan günü  düzenlenen şenliklerde  kutlanan bu bayramın en önemli özelliği, “ mesir macunu” denilen tatlının Sultan  camisinin minaresinden halka atılmasıdır.
    Bu macun 41  çeşit maddenin karışımından yapılır.
    Merkez Efendi veya  Musa bin Müslihiddin bin Kılıç tarafından hasta iyileştirmede  kullanılmıştı.
    İlkin varlıklı kişilerin parayla edindikleri  macun sonraları büyük ilgi görünce, Manisa’da Sultan camisinin minaresinden  15 nisan 1539’da halka dağıtıldı.
    Bütün hastalıkları iyi ettiği inancı halkta yer etmiştir. O günden bu yana her yıl düzenli olarak Mesir Şenliği kutlanır.
    POSTACI MI ZANNETTİN?
Küçük Hans teyzesine gitmişti. Birkaç gün yanında kalacaktı. Kapıyı çaldı. Teyzesi kapıyı açınca hayretle:-     “ Ah Hans sen misin ben postacı sanmıştım” dedi
    Gece küçük Hans yavaşça teyzesinin yatağına girdi. Yalnız uyumaktan korkuyordu.
    Teyzesi uyku arasında.
“ Hans sen misin” diye sorunca  Hans cevap verdi:
-“ evet benim teyzeciğim yine postacı mı sandın? der
********************************************************************************
ÖZLÜ SÖZ
Geçmiş bir dert için  yakınmak, yeni dertler edinmektir.
SHOKESPEARE
 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.