Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş yıllarında , bundan bir asır önce nüfusu 10 milyon seviyesindeydi.Ülkenin dört bir yanı düşman işgali altındaydı.
Halkın tamamına yakın bölümü okumu yazma bilmiyordu.
Toplum sağlıksız insanlarımız hastalıklarıyla mücadele ediyordu.
Hastaneler yeterli değildi, ilaç yoktu insanlar hastalıktan kırılıyordu.
Genç nüfusu onlarca yıl süren savaşlarda ya şehit olmuş birçoğu ise gazi olarak geri dönmüştü.
Ülke toprakları işlenmiyordu tarlalar boştu ekim dikim olmadığı için halk açlıktan kıvranıyordu.
Savaşlar ülkeyi harabe haline getirmişti.
6 yüz yıllık imparatorluk halkı taba haline getirmişti.
Toplum sadece padişaha ittihat ediyordu. Halk dünyadaki gelişmelerden haberdar değildi.
Bu koşullarda yepyeni bir rejim olan Cumhuriyet ilkelerini halka benimsetmek çok zordu.
Kurtuluş savaşı için para, silah giyecek malzeme yoktu.
Halk uzun yıllar savaşta olduğu için döndüğünde bazıları malını ve eşine kavuşamadı.
Tarlaları işleyecek ne hayvan ne de insan vardı.
Düyun-u Umumiye ülkenin tüm kaynaklarına el koymuştu.
Böyle olumsuz koşullarda istiklal mücadelesi başladı.
Kurtuluş önderleri tüm imkansızlıkları yenerek bugün içinde huzur içinde yaşadığımız ülkeyi bize emanet etti. Onlara ne kadar şükretsek azdır.
------------------------------
GÜNÜMÜZE GELİNCE
Atatürk dönemi ve daha sonra geçen zor yıllarda demokrasimiz sek topal da olsa yürüdü.
Bazen sekteye uğradığı dönemler oldu.
Bu engellere rağmen halkımız birlik ve beraberliğini devam ettirdi.
Arasında husumet yaratmak isteyenlere itibar etmedi.
Ülkemiz her alanda, tarımda, sanayide eğitimde gelişip bölgenin en gelişmiş ülkesi konumuna geldi.
Bölgemizdeki İslam ülkelerine baktığımızda bu ülke halkları varlık içinde yokluk yaşıyor. Halkın özgürlüğü yok, sefalet içinde, birbirine hasım olarak yaşıyorlar.
Türkiye Cumhuriyeti bu ülkelerle aynı dine mensup insanlardan oluşmasına karşın bu ülkelerin totaliter rejimlerinden etkilenmedi.
Bunu Atatürk sayesinde sağladık, öyle devam ediyor.
Ülkemiz her türlü iç ve dış saldırılara rağmen, Türkiye bölgenin en istikrarlı ülkesi.Ülkemizde insanlar huzur ve mutluluk içinde yaşamlarını sürdürüyor.
Bölgemizde bizim gibi huzurlu mutlu insanları yaşadığı bir İslam ülkesi yok. Bir buçuk milyara yakın İslam topluluğu birbiriyle kavgalı.İslam dini barışı dostluğu emretmesine karşın İslam ülkeleri arasında bu kurallara uyan yok.
Ülkemizin üç yanı denizlerle çevrili, aynı anda dört mevsim yaşanıyor.
Ülkemiz binlerce yıllık tarih hazinesine sahip.
Dünyada kaç ülke bu zengin tarihe ve doğaya sahip.
Ülkemiz insanları hangi ırktan, dinden olursa olsun aralarında komşuluk ilişkilerini dostça sürdürüyor. Bazı çevrelerin tahriklerine itibar etmiyor.
Irk farkı gözetmeksizin halkımız kız alıp veriyor. Dostluklarını yaygınlaştırıyor.
Her bölgenin oyun havaları ve müziği ile ortak eğlenme mutlu olma alışkanlığımız artarak devam ediyor.
Ülke idaresinde hangi görüşten kadrolar olursa olsun, böyle birbiri ile kenetlenen halkımız olduğu sürece, ülke yönetimini başka yörelere çekmek isteyenlere fırsat tanımayacaktır.
Bunu dikkate almayanlara milletimiz bugüne kadar gereken dersi vermiştir.
Kısaca böyle dinamik halkımız, dostça geçinebilen, dış etkenlerden etkilenmeyen toplumumuz oldukça ülkemizin geleceğinden kimse endişe etmemeli.
Gençlerimiz de bu güzelliklerin bekçisi olacaktır.
EKONOMİ COŞUYOR ESNAF KEPENK KAPATIYOR
Ülkeyi yönetenlerin Türkiye’de ekonominin coştuğu bu konuda hiçbir sıkıntının olmadığı yolunda iddialara karşın bakıyoruz esnaflardan kepenk kapatanların sayısı çığ gibi büyüyor. Hayak pahalılığı artıyor
Bu nasıl ekonomik büyüme hem ekonominin düzlüğe çıktığı gelecek konusunda bir sıkıntının olmadığı ifade edilirken nasıl esnaflar kepenk kapatmak zorunda kalıyor. Ülkede icra dosyaları çığ gibi büyüyor. Bu işin tabiatına ters düşmüyor mu?
Bugün sokağa çıkıp ülkede ekonominin iyiye gittiğini söyleyenlere halkın ne diyeceğini düşünenler bir denesin nasıl sözlerle karşılaşacaklar ne tepki görecekler.
Kimse kendini aldatmasın piyasada iğneden ipliğe yüksek oranda zam geldi. Bazen %20 bazı ürünlerde %50’ye varan zamlarla nasıl ekonomik refahtan bahsedilir.
Kim ne derse desin ekonomide manzara bu . çarşı pazar bunun en en çarpıcı göstergesidir. Ekonominin uçup uçmadığını orada görürsünüz. Bir de halka sorduğunuzda daha iyi anlarsınız.
BU KADAR
Bir gece toplantısında davetlilerden biri, yanında oturanın kulağına eğilip ancak duyabileceği hafif bir sesle:
-“ Bu şarkıyı söyleyen hanımın sesi ne kadar berbat.
Kim bu hanı biliyor musunuz,?”
-Karım”
-“Ah, affedersiniz. Şey.. Tabii canım, burada fena olan kadının sesi değil. Okuduğu şarkılar çok kötü. Şarkıyı kim besteledi acaba bu münasebetsiz şeyleri kim yazdı?
İnsanın kulağına hiç hoş gelmiyor.”
-“Ben!”
----------------------------
ÖZLÜ SÖZ
Kendilerine yardım etmeyen insanlara yardım etmeğe çalışmak faydasızdır.
CONFUÇLUS
--------------------------------------------------------------------------------------
BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ?
1-2011 yılında ülkemizde 171752 çiftçi 2 milyon 938 dekarda pancar ekip 16 milyon 126 bin ton pancarı üretildiğini:
2- 2016 yılında ise 105 bin 500 çiftçi 3.milyon 220 bin dekar alanda ekim yapıp 19.milyon 600 bin ton pancar elde edildiğini.
3-2001-2002 yıllarında pancar üreticisi sayısının 500.000 adetken kota ve ÇKS sistemi uygulamasıyla bu sayının 200. Bine indiğini
4- Türkiye’de Şeker Şirketinde 25(bugün bir kısmı satıldı) özel sektörde ise 8 şeker fabrikası olduğunu:
5- 2016-2017 pazarlama yılında belirlenen şeker miktarının 2 milyon 650 bin tondan kota olarak tanınan %10 oranı olan 265 bin tonluk bölümü nişasta bazlı şekerden kalan 2 milyon 385 bin tonu şeker pancarı olarak planlandığını.(son açıklama ile %5 olarak belirlendi)
6-Şeker pancarı, tarım hayvancılık sektöründe yem olarak, taşımacılıkta, etil alkol yapımında kullanıldığını:
7- Şeker pancarının hava kirliliğine karşı atmosfere en fazla oksijen veren bir ürünü olduğunu:
8- Deniz seviyesinden yüksek alanlarda ekilen şeker pancarının şeker oranın daha yüksek olduğunu biliyor musunuz.?