Ben, sık sık köşe yazılarımda “Ümitsiz olmayın ümit siz olun” sözcüklerimi kullanırım.

Umutsuzluk insan yaşamını kısaltan bir duygudur. Yaşamımızda koşullar ne kadar zor ve çetin olursa olsun her zaman o zorlukları yenme çabasında olmalıyız.

Sağlıklı yaşamımız için geleceğe umutla yaklaşmak huzurumuz  için de  en büyük gıdadır. Bu sıkıntılı zamanımızda yaşamımızdan umudu   eksik etmemeliyiz . Karamsarlık,  gelecek korkusunu  kafamızdan silip atmalıyız.

Bilindiği gibi, karanlığın en yoğun olduğu zaman aydınlığın yaklaştığının belirtisidir.Onu hiçbir zaman göz ardı edemeyiz.Tarihte çok örnekleri vardır.  O zamanlarda da böyle karamsarlığın yoğun olduğu günlerin sonunda insanlar mutluluğa erişmiştir.

Aslında, böyle zor geçen  günleri görerek sağlığın huzurun daha çok kıymetini öğrenmiş oluyoruz.Niye  demişler “bir serencam bin nasihatten iyidir” diye.

Onun için insan yaşamının her anında umut eksik olmamalı. Onu yitirdiğimizde ömrümüzü de yitirme noktasına geliriz.

Zor da olsa bu sıkıntılı ,cefalı günler de geçecek.Biraz tahribat yapıp çok can alsa da bir gün son bulacaktır.

-------------------

HAZAN MEVSİMİNDE EVLERE KAPANMAK

İçende bulunduğumuz sonbahar ayları her zaman hüzünlü,  havanın bir açılıp kapandığı doğadaki güzelliklerin azaldığı ağaçların yapraklarını döktüğü, park ve bahçelerde çiçeklerin  solduğu,  yeşilin yerini çevrede sarı görüntülere terk ettiği anlardır.

Bu günlerde evlerinde mahsur kalan yaşlı ve gençler evlerinin balkonlarından bu hüzünlü manzarayı seyrederek zaman geçirecek. Çevrede doklaşan canlıları onlar sedece izlemekle yetinecek.

Özellikle gençlerimiz için bu çok  daha zorluk yaratacak.Sokakta gezip oynayacakları, arkadaşlarıyla hoş vakit geçireceği, okullarında geleceğe hazırlanacağı bir dönemde evlere kapanmak  gençler için katlanılması zor zamanlar.

Aileleri ile geçen bu zaman onları zorluklar yenmede  bir imkan oluşturmalı.  Gelecekleri konusunda daha gerçekçi yaklaşmalarını  sağlamalı.

Geleceğin zor koşullarına hazırlıklı olmalarını, düşünme  imkanı yaratmalı.

Evde kaldıkları süreyi gereksiz uğraşı  yerine, istikballerini güvence altına getirecek   bilgilerden yararlanma imkanı  sağlamaları  için kafa yorulmalı.

İnternet ve gelişmiş telefonlarını bu amaca yönlendirmeleri gelecekleri için yararlı olur

------------------------

YAŞLILAR İÇİN MONOTON HAYATA DEVAM

Yaşamlarını son evresini geçiren 65 yaş üzeri vatandaşlarımız için bu kısıtlama çok  daha büyük sorun yaratmış olsa da yaşamları süresinde birçok sıkıntıyı göğüsleyerek  bu günlere erişen yaşlılarımız bu sıkıntıları da metanetle sabırla karşılamayı bilir.

Bir yanda sağlık sorunları ile uğraşırken diğer taraftan bu ölümcül mikrobun hedefi olmamak için her türlü kısıtlamaya  göğüs germeyi sabırla karşılarlar. Onlar için her saat her  dakika mutlu ve huzurlu ve sağlıklı geçmesi gerekir.

Yaşamın son evresinde olan yaşlılarımız için üzüntü ve  ülkede olan olumsuz gelişmelerden etkilenmek, onlara da kafa yormak kısa ömürlerinin daha da azalmasına neden olur.

Bir daha ulaşıp ulaşmayacağı belli, olmayan bu hazan mevsiminde yaşlılarımız evlerinin balkonlarından hüzünle bakma  yerine geçici de olsa umutla seyreder. Geçirdikleri uzun yılların deneyimi onlara  her cefanın sonunda umudun olabileceği duygusunu  kafalarında oluşturmuştur.

Bunu dışında başka da beklentileri yoktur. Bu sisli hava ve kasvetli günlerde  umutsuzluk yerine umut yaratmaya çalışırlar.Çevrelerine de bu duyguları aşılama ve umut dağıtma çabası içinde olurlar.Çocuklarına ve torunlarına “bu günler de son bulacak sabırlı olun” diye moral  verirler.

----------------------

BİRAZ OLSUN NEŞELENMEK HAKKIMIZ

Bu sıkıntının yoğun olduğu günlerde insanların içini karartacak haberlerin yerine biraz olsun moral verecek, üzüntüsünü azaltacak  fıkralara,  bazı köşe yazılarında olduğu gibi  ben de köşe yazımda yer veriyorum.

Bu durumun okuyucularım tarafından olumlu karşılanması beni mutlu ediyor.

Gazetemizin herkese ulaşması mümkün olmasa da internet sayfasından gazetenin ismi yazılarak okumak mümkün. Teknolojik gelişme halkımıza bu imkanı sağlıyor.

-----------------------

FIKRA

AÇ FARE VE BAZI  RÜŞVET YİYİCİLER

Aç bir fare kıt kanaat yaşarken talih önüne mısır  dulu bir sepet çıkarır.

Sepetteki küçük delikten içeri giren fare sevincinden çıldıracak hale gelmiş.

Gözü o kadar açmış ki çevresindeki mısır taneleri içinde, doğduğundan bu yana hiçbir şey yememiş gibi, boğazına kadar gömüldüğü mısırlarla karnını iyice şişirmiş.

Sonunda karnı ile birlikte gözü de doyan fare evine dönmek istediği vakit sepete girdiği küçük delikten çıkamayacağını anlamış.

Mısır sepeti içinde bu kötü halini küsüp ağlarken. farenin sesini duyan bir sansar,sepetin yanına gelmiş.

Durumu öğrenince  fareye şu öğütte bulunmuş:

“Fare arkadaş; şimdi yapacağın şey çok basit.

Delikten girdiğin hale dönünceye kadar hiçbir şey yememek ”demiş.

Kıssadan hisse! bu rüşvetle suçlananlara ders olur mu  acaba.?

---------------

BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ.?

İLK BEDEN EĞİTİMİ GÖSTERİLERİ FENERBEHÇE’DE YAPILDI.

Ülkemizde ilk beden eğitimi gösterileri İstanbul’da 16 Mayıs 1919 günü  şimdiki Fenerbahçe Futbol Sahasının bulunduğu yerde yapıldı.     Gösteriyi düzenleyen Erkek Öğretmen Okulu  öğrenicileriydi.

Bu gösteriler her yıl mayıs ayında yapılmaya başlandı.Böylelikle yurdun her yerine yayıldı.

19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı adıyla 1938 yılında çıkarılan bir yasayla kesinleşince. beden eğitimi gösterileri bu bayram gününe alındı. “Dağ başını Duman Almış” marşı da  ilk gençlik marşı olarak kabul edildi.

  

 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.