2000 yılıydı Edirne'ye geldiğinde.Mehmet Canseven gibi bir Valinin ardından Edirne’ye atandığında herkes; acemi ve ilk kez valilik yapacak birinin atanmasına tepkiliydi sanki.Basın mensupları olarak biz bile aramızda çok konuşup tartışmıştık bu durumu.Her ne kadar Mehmet Canseven çok sert bir Vali olmasına rağmen tecrübeli bir Vali oluşu sanki kendini aratacak izlemini verdi daha yeni gelen Valiyi tanımadan.
Valilik bahçesinde yapılan resmi karşılama töreninde heyecanlıydı.Boncuk gibi mavi gözleri ile herkesi süzerken zeki biri olduğunu da hissettiriyordu orada bulunanlara.Makama geçip basın mensupları ile bir araya geldiğinde cebinden çıkardığı kağıttan birkaç cümlelik kısa bir konuşma yaptı titrek sesle.İlerleyen günlerde neden bu kadar kısa konuşmayı kağıda bakarak yaptınız dediğimde; hatırda kalmaz ama satırda kalır hocam? demişti.
Öyle bir başladı ki işe herkes şaşırdı adeta.Eksiklik ve aksaklık gördüğü her konuda girişim başlattı hemen.Şansıda vardı bir bakıma çünkü Canseven Vali, sınır ticaretinden o günün parasıyla 8 trilyon para biriktirmiş ve rahmetli Vali ye harcama kalemi olmuştu bu para."Gecelik faizlerin ve repoların her an değiştiği o günlerde Sayın Canseven bu parayı her gece bir başka bankaya aktarmak suretiyle çoğaltmıştı" denilen paraydı bu para.
Ama hizmete dönüştürmek kendisine değil yerine atanan genç Vali Fahri Yücel'e nasip olmuştu.Keşan Koru dağlarında çıkan yangın ilk karşılaştığı olumsuz durum olmuştu yeni ve genç Valinin.Trakya Televizyonunda görev yaptığım dönemdi ve hemen TV aracıyla oraya ulaşmış ve kendisini yangının için de ateş söndürmeye ve itfaiyeyi yönlendirmeye çalışırken bulmuştum.Kendisi ile ilk röportajımı o zaman yapmıştım.
Çok rahat konuşan biri değildi kendisi.Bilgili ve dopdolu olmasına rağmen mikrofon fobisi vardı sanki.Daha önceki yazılarımın birinde yazdığım gibi konuk olduğu Yüz yüze programımda heyecanlandığını reklam arasında ifade etmiş ve "az kalsın duruyordum heyecandan hocam"demişti.
O kadar önemli izler bıraktı ki geride, onu hala anıp hatırlamamıza yetiyor şimdi bile.Programıma katıldığında Edirne'ye bir kez İpsalalı bir arkadaşı ile geldiğini ama bu şehrin bu şekilde olmaması gerektiğini söylemiş ve yapılacak çok iş var demişti.
Turizm onun için çok önemliydi ve Edirne'nin kalkınmasının da bu yoldan olacağını o zaman söylemişti.Mesai mefhumu yoktu onun için, çünkü sürekli geziler ile ilçelerde bir şeyler yapma gayreti içinde oldu. Edirne'nin tarihi ve Kültürel değerlerinin başında gelen sivil mimari örneği tarihi yapıları onarmak suretiyle ayağa kaldırmaya çalıştı ve bunun turizm açısından çok önemli olduğunu vurguladı.
Biz Gazeteciler başta olmak üzere birçok sivil toplum kuruluşuna bu binaları vererek ayakta kalmalarını hedefledi.Arkeolojik kazılara hız verdi ve birçok tarihi dokuyu gün yüzüne çıkardı.Yöresel el sanatları ile ilgili o kadar önemli çalışmalar sergiledi ki, eşi Perihan hanımında öncülüğünde gerçekleşen mini atölyeler ile şu anda bile para kazanan küçük aile işletmeleri tesis etmişti.Eğitimde gerçekleştirdiği hamleler ile Edirne deki Eğitim öğretim seviyesini en üst seviyelere çıkarmıştı.Fiziki anlamda eksikliklerin tümünü tamamlayarak tekli öğretime geçişi sağlamıştı.Lise ve Üniversite sınavlarındaki Edirne başarısı onun döneminde başladı.
Kırsal Kalkınma projesi kapsamında hala köylerimizde geçim kaynağı durumunda olan meyvecilik, seracılık, arıcılık, bağcılık konularında önemli atılımlar gerçekleştirdi.Özel İdare ve Köylere Hizmet Götürme Birliği aracılığı ile köylerin alt yapıya kavuşmasına öncülük etti.İşte bu kadar önemli işlere imza atmış ve Edirne'nin önünü açma başarısı göstermiş olan Rahmetli Valimizin aramızdan ayrılışının 17.yılını idrak ediyoruz.
Ruhu şad mekânı cennet olsun inşallah.
