Tarih boyunca insanlar kendi haklarını savunmak yurttaş, vatandaş olabilmek için mücadele vermiştir.
Otoriter rejimlerin hiç biri insanların bireysel haklarının kazanılmasına izin vermez ve vermemiştir.
Ülke yönetiminde olanlar böyle bir girişim olduğunda, vatandaşlık haklarını arama girişiminde bulunulmasına yurttaşlık haklarına sahip olmalarına izin vermemiştir.
Şeyh Bedrettinler, Pir Sultan Abdal’lar Köroğlu, Dadaloğlu ve bunlar gibi niceleri vatandaşlık haklarına, hürriyetlerine sahip çıkmak için mücadele vermişlerdir.
Bunların çoğu bu çabalarını canlarıyla ödemişlerdir.Bu uğurda yapılan yurttaşlık mücadelesinde Avrupa’da binlerce insan yaşamını yitirmiş, bazıları giyotinde can vermiştir.
Ülkelerde hakimiyetini kuranlar hiç bir zaman kişisel hürriyetlere, vatandaşların haklarının kazanımı mücadelesine sıcak bakmamış bu girişimlerin otoriter rejimlerine, saltanatlarına zarar vereceği gerekçesiyle bu hak arama olaylarını genellikle kanlı şekilde bastırmıştır.
Bu uğurda Vatandaşlık haklarını kazanmak için canlarını veren ve mücadele edenlerin isimleri, anıları tarih boyunca yaşadığı halde Kuyucu Mustafa Paşa ve yurttaşlık haklarının kazanımı uğruna mücadele veren insanları katlederek bastıranlar nefretle anılmaktadır.
Yurttaşlık vatandaşlık hakları insanların en doğal ve vazgeçilmez haklarıdır.
Dinimiz de bunu emreder. Bu hak birinin hakkının bittiği yerde diğerinin başladığı anlayışının kabulü demektir.
BİR İNSAN ÖMRÜNÜ AŞAN ZAMAN
Böyle önemli bir isme sahip olan Edirne’nin en eski mahalli yayın organı “VATANDAŞ” Gazetesi İkinci Dünya Savaşı sonrası dünyanın iki kutuplu hale geldiği bir zamanda, bundan 70 yıl önce 1948 yılında kurulmuş.
O yıllar 2. Dünya savaşından galip çıkan Amerika Birleşik Devletlerinin ülkemize adım atma girişimlerinin yaşandığı ülkemizde Amerika sevdalılarının çoğaldığı, Amerikan ürünlerinin okullarımıza kadar yaygınlaştığı yıllara rastlıyor.
İşte böyle bunalımlı, ülkemizde ekonomik sıkıntıların yaşandığı, Demokrat Partinin iktidara hazırlandığı yıllarda vatandaş gazetemiz yayın hayatına başlamış.
Gazetemiz zor geçen bu dönemde kıt imkanlarla ayakta kalmayı başardı ve bugüne ulaştı.
İlimizin en köklü ve eski mahalli gazetesi VATANDAŞ adıyla da toplumlarda demokrasinin kazanımı için bir yöntemin birey olmanın ismini anımsatıyor.
Tarih sayfalarına göz atanlar, yurttaşlık, vatandaşlık haklarının kazanımı, bireysel hürriyetler uğruna ne fedakarlıkların yapıldığına tanık olurlar.
Gazetemiz de bu hakların merkezindeki ismi taşıyor.
Ülkemizin zor koşullarında bir mahalli basını bu kadar uzun süre yaşamasını sağlamak gerçekten çok zor, bunu başaranları kutlamak gerekir. Bu çok özveri ile yapılabilir. VATANDAŞ gazetesi tüm bu zorlukları aşmış ve bugüne ulaşmış bir mahalli gazetedir.
BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ,/
İLK PETROL RAFİNERİSİ RAMAN’DA KURULDU
Ülkemizde il rafineri Raman’da 1945 yılında kuruldu.Ham petrolü işlenmiş ürün durumuna dönüştüren ve adına tasfiyehane ya da rafineri denilen bu kuruluşların ilki Raman’da petrol bulunmasından sonra Raman’ın Maymune Boğazında, deneme niteliğinde işletmeye açıldı.
Gemi kazanlarından yararlanarak yapılan bu rafineri önceleri az miktarda petrol arıtıyordu. Bölgenin çeşitli yerlerinde de petrol bulunması üzerine rafinerinin işe yarar parçaları 1948 yılında Batman’a götürülerek yılda 200.000 ton petrol arıtan yeni rafineri kuruldu.
********************************************************************************************************************
ÖZLÜ SÖZ
Meziyet yalnız kalmaz , daima komşu bulur
KONFUÇYUS
FIKRA
Sınıfa yeni gelen küçük bir afacan öğrenci,öğretmenin ev ödevi verdiğinin ikinci günü öğretmenine sordu:
-“ öğretmenim siz hiç yapmadığı bir şey için öğrencilerinizi cezalandırır mısınız?”
Öğretmen:
-“ Hayır elbette cezalandırmam” diye cevap verdi.
-“ Memnun oldum öğretmenim. Çünkü ben ev ödevimi yapmamıştım da..”
TÜRKÜLERİM
Bu dünyada yiyip içtiklerimin
Gezip gördüklerimin:
Görüp işittiklerimin:
Dokunduklarımın:
,Anladıklarımın:
Hiç biri ama hiç biri bahtiyar etmedi beni :
Türkülerim kadar.
Nazım HİKMET
BUNU BİLİYOR MUSUNUZ?
KAKAVA ÇAĞRISI
Cumhuriyetin ilk yıllarında Kakava şenliklerinin daha etkin olması için Konsolosluk katiplerinden Şadi Bey, Atatürk’e Kakava davetiyesi gönderir.
Atatürk davetiyeyi okuduğunda canı sıkılır.” Bu ne kepazelik” der. Bu konu kendisine anlatıldığında ise gülümser.
KAKAVA ÇAĞRISI
Osmanlı döneminde Kakava daveti Mut Baronlarına diye başlıyor. Daha sonra şöyle devam ediyor “ Ey Milliti Muazzamaydı Kıptiyan Kakavanın yevmi sabahı, Hıdrellez sabahı beş dakika üç saniye Tunca ve Meriç nehirlerinde yıkanmak bayram namazı yerine geçer… zatı devletlerinizi Kakavaya bekleriz” deniliyordu