Uzunköprü CHP İlçe Başkanı Özlem Becan, belediye başkanlığı için aday adayı olmuş.
Bunun için işi bağlamak adına Ankara’yı mesken tutmuş.
Orada görüştüğü parti üst yöneticilerine şu an kendi partisinden belediye Başkanı olan Enis İşbilen’i karalayarak emeline ulaşmak istiyormuş.
Milletvekili seçimlerinde Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nu desteklemesini belediye seçiminde koz olarak kullanacakmış.
Bu arada kendisine sormak gerekir. Bir belediye başkanı aday adayı partisinin yöneticilerini şikayet ederek başkanlığı kazanabilir mi?
Sonra kendisine sormazlar mı siz birbirinizi karalıyorsunuz , geçinemiyorsunuz,senin ondan iyi olacağını kim garanti edebilir?
Kim ne derse desin, İşbilen, Uzunköprü gibi sağ seçmeni çoğunlukta olan bir ilçede partisinin oylarını arttırdı. İlde en çok oy alan belediye başkanı oldu.
Hiç kimse bunu yok sayamaz. Hal böyleyken, başarılı bir belediye başkanının icraatını kötüleyerek onun yerine gelmeye çalışanların ben aklına şaşarım.
Hele sen bir süre daha partide görev yap, daha yeni ilçe başkanı oldun biraz piş.
Hemen ,ben belediye başkanı olacağım diye bu görevi soyunman doğru değil .
Özellikle başarılı bir belediye başkanı görev yaparken bu göreve talip olman sana başarı getirmeyeceği gibi partinin oylarının da azalmasına neden olur.
Eğer aday adayı olmak istiyorsan bunu kendi partini üst makamlara şikayet ederek değil, yapacaklarını anlatarak ve rakip partilerin politikalarının eleştirerek bu görevi yapmalısın.
Onun için diyorum ki,Özlem kardeşim yanlış yoldasın bu kararını yeniden gözden geçir. Kaş yapayım derken göz çıkarmaya çalışmak sana yarar sağlamayacağı gibi partine büyük zarar getirir. Benden hatırlatması.
ÖĞRETMENLER VE VELİLER DE UYARMALI
Emekli bir eğitimcimiz bana iletti.Gençlerin yaşlılara hürmetinin az olduğundan yakındı.
Bunun için gerekçesi şu.
Minibüslerle seyahat eden yaşlılar, bazen gençler ellerinde telefonları bir yerlere mesaj iletirken yaşlı ve güçsüz insanlar ayakta yolculuk yapmasını gençlerin kendilerine yer vermemesini yadırgadığını belirtti.
Hocamız bunda haksız da sayılmaz.
Gerçekten bazı gençlerimiz yaşlı insanlarımıza saygıda kusur etmezken bazıları ise yaşlılara karşı hürmette gereken duyarlılığı göstermiyor.
Çok yaşlı ayakta duramayacak durumda olan insanlar ayakta yolculuk ederken onlara yerini vermeyen gençlerimizin olması toplumun bugüne kadar devam eden yaşlılara saygı anlayışı ile bağdaşmıyor.
Emikli öğretmen arkadaşım . Bunun için ailelerin ve öğretmenlerin bu konuda gençleri uyarmaları gerektiğini söyledi.
Edirne’de yolculuk kısa mesafeli. Gençler için ayakta yolculuk etmeleri sorun yaratmaz.Yaşlılar hasta olanlar bu yolculuk anında zahmet çekebilirler.
Onun için, bugünün gençleri yarın kendilerinin de yaşlı olacağını dikkate alarak şehir içi yolculukta yaşlılara yer vermeleri, onların saygınlığını ve sevgisini arttırır.
Ailelerin ve öğretmenlerin de bu yönde uyarıcı olmaları yararlı olur.
LALAPAŞA ÇİMENTO FABRİKASI FIRINIÇALIŞMIYOR
Bölgemizin en önemli sanayi kuruluşu olan Lalapaşa Çimento Fabrikasının çimento üretiminde merkezini oluşturan çimentonun meydana gelmesini sağlayan fırını durdurulmuş.
Ellerindeki stokları eritmeye çalışıyorlarmış. Piyasaya istikrar gelinceye kadar fırının çalıştırılmayacağı söyleniyor.
Bunan neden olarak da piyasadaki durgunluk , çimento tüketiminde azalma gösteriliyormuş.
Bu da gösteriyor ki ülkede işler iyi gitmiyor.
Ülkemizde bazıları ülke ekonomisinin durumunu toz pembe gösterip bu istikrarsız göstergeleri göz ardı etmek isteyenler olsa da ülkemizdeki hayat pahalılığı dayanılmaz boyutta.
Bunun en çok zahmetini çarşı pazara giden kadınlarımız çekiyor.
Alışveriş için gittiklerinde daha önce harcadıkları paranın iki katı para harcamak zorunda kalmaları, bazı ihtiyaçlarının gideremeyecek duruma düşmeleri kış öncesinde dar gelirli aileleri kara kara düşündürüyor.
Kış ayları masraflı oluyor.
Özellikle yakıta yapılan yüksek zam, diğer girdilerin fiyatlarının yüksek olması kış aylarının zor geçeceğinin habercisi oluyor.
Dileğimiz o ki, devletimiz ve onu yönetenler bir de bu kapıdan piyasayı değerlendirip fakir fukaranın derdine çare olabilecek önlemleri alırlar.
FIKRA
HIRSIZI GÖREN KÖPEK HAVLAR
Bir toplantı anında kürsüye çıkan bir hatip konuşma yapıyor.
Kendisini dinleyenler arasında kısa sürede gayri meşru yollardan zengin olan büyük servet sahibi olan bir siyasetçi de var.
Konuşmacı bu tür kişileri eleştiriyor.
Herkes hatibin konuşmasını can kulağı ile izlerken, onu çekemeyen, konuşmasına tepkg gösteren siyasetçi ayağa kalkıp konuşmacıya:
"Ne havlayıp duruyorsun be adam” diye bağırır.
Hatip hiç istifini bozmadan :
-“ Ne yapayım, hırsızı gören köpek havlar” diye yanıt verir.
GÜME GİTMEK
Boş yere ceza alan, harcananlar için “ Güme gitti” sözü kullanılır.
Bu sözlerin hikayesi şöyle:
Bir zamanlar İstanbul’un asayiş düzenini sağlayan yeniçeriler, çarşı Pazar dolaşıp uygunsuz davranışlarda bulunanları toplar, kışlaya götürür, bir odaya hapsederlermiş.
Suçlu buldukları adamları kapatırken de” Hooop…gümmm” diya bağırmayı adet haline getirmişler.
Suçlu diye toplananların arasında “Kurunun yanında yaş da yanar” sözünde olduğu gibi zaman zaman masumlar da olurmuş.
Halk bunlar için “ Günahsız olmasına rağmen hapse götürülüyor” anlamında “ Adam güme gitti, yazık oldu” derlermiş.